Dikkat dikkat La Nina geliyor! Eski günler geride kalacak
El Nino döneminin sona ermesiyle birlikte yeni hava sistemi merak edilir oldu. Meteoroloji Uzmanı Dr. Güven Özdemir bu yıl La Nina’nın getireceği hava koşullarını anlattı ve ekledi, “Artık güz mevsiminin bol ve devamlı yağışlarını unutmalıyız”
Hürriyet Gazetesi’nden İsmail Sarı’nın haberine göre, bu yıl eylül ayının sonlarına gelmiş olmamıza rağmen beklenen yağışlar pek gerçekleşmedi. Özellikle dünya genelinde La Nina dönemine geçilirken sıcaklıklarda beklenen düşüş bir türlü ortaya çıkmadı. Bu durum, iklim dinamiklerinin karmaşık ve öngörülemez yapısını bir kez daha gözler önüne serdi.
İNSAN FAALİYETLERİ KRİTİK ÖNEMDE
Pasifik Okyanusu’nda meydana gelen El Nino, okyanus kıyısındaki bölgelerden başlayarak dünya genelinde sıcaklık artışına neden olurken, onun zıttı olan La Nina ise daha soğuk hava koşullarını işaret ediyor. El Nino ve La Nina olayları genellikle 9 ila 12 ay sürüyor ve bazı yıllarda bu süre uzayabiliyor. Her 2 ila 7 yılda bir ortaya çıkan El Nino, geçen yılın haziran ayında başlamış ve bu yıl nisan ayında sona ermişti. Bu yıl La Nina’ya geçilmiş olmasına rağmen sıcaklıkların neden düşmediğini İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Meteoroloji Uzmanı Dr. Güven Özdemir’e danıştığımda, “İnsan faaliyetleri sonucu artan sera gazı emisyonları, hava sıcaklık dalgalarının etkisini artırıyor ve bu dalgaların yayılımı geniş alanları kapsıyor” dedi ve ekledi:
“Çevre ekosisteminde gözlemlenen değişimler, deniz yüzey sıcaklıklarının son 40 yılda küresel ortalamanın üzerinde hızlı bir şekilde arttığını bizlere gösteriyor. Ayrıca, hava basınç alanlarındaki değişiklikler tropikal siklonların yıkıcı etkilerini de yükseltiyor ve aşırı sıcaklık, kuraklık ve ani yağışlar gibi olayları gündeme getiriyor. Sanayi devriminden önce başlayan sera gazı emisyonlarındaki artış, günümüzde çevre, yaşam ve ekosistem üzerinde geri dönülemez olumsuz etkilere yol açıyor.”
‘LA NİNA'NIN ÜLKEMİZE DOĞRUDAN ETKİSİ OLMAZ ANCAK…’
“La Nina, Pasifik Okyanusu’nda ticaret rüzgârlarının kuvvetlenmesi ile kendini gösteriyor” diyen Dr. Güven Özdemir, “Hâlâ o bölgede kuvvetli bir La Nina etkisi yaşanmıyor. La Nina’nın ülkemize doğrudan etkisi olamaz. Ancak kelebek etkisi dediğimiz yani dolaylı olarak etkisi görülebilir” ifadelerini kullandı.
DİKKAT! İSTANBUL VE ÇEVRESİNE BALKANLARDAN SOĞUK HAVA GELİYOR
Önümüzdeki üç-dört gün havanın nasıl olacağına da değinen Dr. Güven Özdemir, “Yaz boyunca Afrika atakları ve azor yüksek basıncı etkili oldu. Ancak artık sonbahar mevsimi başladı. Günler kısalıyor ve güneşlenme süresi azalıyor. Bu sonbahar, önceki yıllardan farklı olacak” dedi ve şu bilgilerin altını çizdi:
“Eylül ayı alışıldık yağış düzeninden sapma gösteriyor; bölgesel ve yerel şiddetli yağışlar ile gök gürültülü fırtınaların etkisi artıyor. Önümüzdeki günlerde İstanbul ve çevresinde, Balkanlar üzerindeki alçak basıncın etkisiyle soğuk hava gelmesi bekleniyor. Trakya, Marmara, İç Anadolu’nun kuzey kesimleri, Karadeniz ve Ege’nin iç kesimlerinde, ayrıca Doğu Anadolu’nun kuzeyinde aralıklı yağışlar ve hava sıcaklıklarında düşüş görülecek.”
EKİM AYINDA HAVA NASIL OLACAK?
“Artık güz mevsiminin bol ve devamlı yağışlarını unutmalıyız” diyen Dr. Güven Özdemir, “Bunun yerine aralıklı bölgesel yağışlar yerini alıyor. Sonbahar başladı ama güz mevsimi tadında değil. Bundan sonra da olmayacak gibi görünüyor. Ekim ayı da eylülden pek farklı olmayacak gibi duruyor. Zaman zaman mevsim normallerinde zaman zaman da mevsim normallerinin üzerinde olacağına kesin gözüyle bakabiliriz” şeklinde konuştu.
DENİZ SUYU SICAKLIKLARI DA KORKUTUYOR
Ülkemizde deniz suyu sıcaklıkları da küresel ortalamaya benzer şekilde seyrediyor. Bu durum hava koşullarını nasıl etkiliyor?
Bu soruma Dr. Güven Özdemir “İnsan faaliyetleri, atmosferdeki itici etkilerin artmasına ve hızla yayılmasına yol açarak okyanus ve denizlerin ısınmasına ve asitlenmesine neden oluyor. Bu ısınma, hava akımlarında sıcaklık, rüzgâr, yağış ve basınç değişikliklerine yol açıyor” cevabını verdi.
Dr. Güven Özdemir, şöyle devam etti:
“Ekosistemdeki değişimler, balık rekoltesinde azalmaya, ekosistemin kuzeye kaymasına ve tropikal iklimlerden gelen canlıların yerleşmesine neden oluyor. Ayrıca ormansızlaşma ve kuraklık, geri dönüşü olmayan bir sürecin başladığını gösteriyor. Sonuç olarak, meteorolojik kuraklık devam ediyor ve bu durum hidrolik kuraklığın da belirtilerini ortaya çıkarıyor. Maalesef göl, gölet, baraj ve nehirlerdeki su seviyeleri azalıyor, yeraltı suları kayboluyor ve obruklar meydana geliyor.”