Fenerbahçe – Galatasaray derbisi hakkında

Fatih Kurtoğlu

Fatih Kurtoğlu

Tüm Yazıları

Derbiler sadece sahadaki iyi oyun ile kazanılmaz… Derbide sakin kalmak, maç öncesi, maç içi atmosfer, doğru strateji ve organizasyon kazananı belirler.

Geçen hafta Jose Mourinho sorulan soruya kendince alaycı ve küçümseyici bir cevap vererek, Galatasaray cephesini 1 hafta öncesinden kışkırtmaya başladı.

Bunu yaparken “Burası Türkiye, rakibimiz her zaman kaostan beslenir, bu durum onları kenetler” diye kimse uyarmadı.

Gelelim maça… İlk 10 dakika Fenerbahçe Saint Maximin tarafından etkili başladı. Bir de Szymanski ile yay üzerinde bir şut pozisyonu yakalandı. Buradaki incelik kademeye Sara’nın girmesiydi. Bu futbolcu rakip önünde set oldu ve Sebastian’ın rahat plase yapmasını engelledi.

O dakikadan sonra Galatasaray oyunu daha çok kontrol altına alarak Fenerbahçe’yi 3. bölgede fazla adamla zorlamaya başladı.

Gabriel Sara ve Torreira ile rakip sahada 8 kişi ile çok organize geldiler.

Sara karşı karşıya pozisyonda topa vurdu, Livakoviç çıkardı.

Sonrasındaki taç organizasyonunda Abdülkerim topu kafayla ceza sahasına indirdi, Osimhen ve sonrasında Yunus düşen topu zorladı, İsmail Yüksek’in kafasından seken topa nefis bir şutla Torerira fileleri buldu. “0-1”

Bu pozisyon da şunu gösterdi… Tüm boş toplarda Galatasaraylı futbolcular doğru pozisyon aldı ve ön bölgede devamlı aktif kaldı.

MERTENS FARKI

Golden sonra orta sahada Mertens top kaybı yaptı, Fenerbahçe hızlı atakta Galatasaray defansını demarke pozisyonda yakaladı. Szymanski’nin ara pasında Oosterwolde harika bir koşuyla Muslera ile karşı karşıya kaldı ancak Muslera kritik bir kurtarış yaptı.

Yine 3. bölgede bu kez Yunus, Osimhen’e ceza sahası içinde net bir pas verdi. Osimhen ile Mertens çok iyi bir ikili oyun yaptı. Osimhen’in göğsüyle verdiği pas Mettens’e geldi. Mertens de bu ikramı geri çevirmedi ve ağları bulurken, Osimhen’e asist yazılmasına sağladı.

Bir başka pozisyonda Mertens orta sahada topa dokunur gibi yapıp topu Osimhen’e bıraktı ve savunma arkasına koşu yaptı. Osimhen bu kez ayakla pas verdi, Mertens çok akıllıca bir aşırtma vuruş yaptı, top çerçeveyi bulamadı.

Fenerbahçe bir pozisyonda yine çıkarken hata yaptı, rakibin stoperleri arasına Dzeko ile sarktı. Dzeko topu soluna değil de önünde doğru alsa, ya Muslera ile karşı karşıya kalacak gol atacak, ya da kırmızı kart aldıracaktı. Ama topu merkezin dışına dürtünce Abdülkerim de kademeye girdi.

Fenerbahçe – Galatasaray derbisi hakkında - Resim : 1

ORTA SAHAN KADAR KONUŞURSUN

İlk yarı 2-0 sona erdi. İkinci devreye Fenerbahçe İsmail Yüksek’in yerine, Sofian Amrabat’ı oyuna alarak başladı.

Fenerbahçe kadro yapısından dolayı önde presi ve baskıyı yapabilecek durumda değil.

2 farkla gerideysen artık baya risk alarak önde baskı yapman lazım.

Ancak devreden sonra açıkçası Galatasaray sanki iki farkla önde değil de maçı kazanmak için gole ihtiyacı varmış gibi oynadı.

Bunun kanıtı da attıkları üçüncü goldü. Sara üçüncü bölgede, çaprazda, Fred gibi savunma gücü yüksek bir oyuncuya çalım atıyor, 4 rakibi arasına giriyor, risk alıyor, ceza sahası içinde Torreira kendisine duvar oluyor, Sara soluna çekiyor ve köşeye şık bir vuruşla sağdan topu üçüncü kez filelere gönderiyor.

Galatasaray orta sahası tüm ataklarda Fenerbahçe ceza sahasının ya içinde ya da yayın üzerindeydi. Aslında maçın tüm ana teması burada.

Sara, Torreira ve Mertens her pozisyonda varlar. Tabii ki gol atmasa da defansın ilgi odağındaki Osimhen ligimiz için biçilmiş kaftan. Çok zeki, savaşçı, havadan, yerden iyi, sırtı dönük oyunu çok iyi biliyor, inanılmaz iştahlı, bir o kadar da mütevazı.

Maçın devamında sonrasında Fenerbahçe penaltıdan bir gol buldu. Ancak penaltı ile hiçbir alakası yoktu. Maçın hakemi Atilla Karaoğlu her şey kendisi için iyi giderken bir çuval inciri berbat etti. Dua etsin Galatasaray kazandı, aksi durumda baya bir dinlendirilirdi.

OKAN BURUK ÜSTÜNLÜĞÜ!

Maçın son bölümlerinde Galatasaray Yunus ile karşı karşıya gol kaçırdı, dönen topu Osimhen dışarı attı.

90+3’te El Nesyri akıl alma bir gol kaçırdı. Açıkçası şaşırdık kaldık. 20 milyon Euro’luk futbolcu ne kafa vurabildi ne de 3 metreden topu kaleye gönderebildi. Muhtemelen an itibari ile Fenerbahçe taraftarı büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor.

Maç 3-1bitti.

Şu kesinki maça Okan Buruk meslektaşı Jose Mourinho’dan çok daha iyi hazırlanmış.

Hafta boyunca zaten Morinho rakibini öyle motive etti ki Okan hocanın soyunma odasında Mourinho’nun söylediklerini oyuncularına dinletmesi yeterli olmuştur.

Mourinho yakışmayacak tavırlar ve söylemler içerisinde kalmaya devam ediyor.

İlk geldiğinde “Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük transferi” dedim ancak her geçen gün bana şunu inandırmaya başladı. Türkiye ligi başka, diğer ligler başka. Bu tarzı devam ederse tribündeki kredisi bitecek, maç sonu kibirli tavırlarından rahatsız olan birçok taraftar tepki gösterecek.

İlk kez maçın bir hakemi hakkında büyük bir çoğunluk, eski hakemler de dahil olmak üzere olumlu konuştu. Zaten hakemler oynatmaya yönelik bir tavır içinde olursa kamuoyu tarafından çabuk benimsenir ve ligimiz de güzelleşir. Dediğim gibi, penaltı pozisyonu hariç hakemler iyi bir maç geçirdi.

GALATASARAY İÇİN KEYİFLİ BİR MAÇTI

Maç sonunda bazı yorumlar ilgimi çekti. Maçı izlemesek ve o yorumlara baksak, sonra maçı izlesek, ya başka maçı yorumlamışlar, ya da bize başka maçı izlettiler deriz.

Zaten ülkemizde futbol, siyaset gibi konular sosyal medya ve televizyonlarda algıyla yönetildiği için gerçekçi bir yaklaşım görmemiz mümkün değil.

Sahsen bana göre dünyanın en önemli 3 derbisinden biri, yöneticilerin tüm kaos söylemlerine, tüm baskıya rağmen oldukça keyifliydi.

Geçen sezon Fenerbahçe rakibini deplasmanda yendi. Bu sezon ise Galatasaray yendi. Bizden sonra da bu şekilde devam edecek. Bu maçta keyiflenen takım Galatasaray oldu.

Bir sanatçı sanatını icra ederken en güzel hünerlerini gösterir. Seyirci de o sanatı hayranlıkla izler.

Futbolda da sanatını, hünerlerini en güzel şekilde sergileyeni hep beraber alkışlarsak o zaman hem ülkemiz, hem de statlarımız güzelleşir.

Bir gün bu günleri görmek bizlere nasip olur İNŞALLAH!