Filistinliler topraklarını İsrail’e sattı mı?

Siyonist lobiler, Filistin topraklarına ilişkin iddialarda bulunurken "boş arazi" olduğunu ve Filistinlilerin topraklarını sattığını ileri sürüyorlar. Ancak, günümüzdeki gerçekler, bu iddiaları yalanlıyor. Filistin topraklarında, hem içinde hem dışında toplam 8,5 milyon Filistinli yaşıyor ve birçoğu mülteci statüsünde bulunuyor. Toprakların bir bölümü hala kullanılmamış durumda ve ihya edilmeye uygun değil. Nüfus yoğunluğu hesaplandığında, Filistin topraklarının km2 başına 300 kişi düşmesi gerektiği görülüyor ki bu, Türkiye'deki nüfus yoğunluğunun dört katıdır. Siyonistlerin iddialarına rağmen, Filistin toprakları boş değil ve Filistinlilerin nüfusu oldukça yoğundur, ayrıca mülteci kamplarındaki Filistinli sayıları da bu iddiaları çürütüyor.
İşgalci Siyonistler, Filistinlilerin arazilerini sattıklarını iddia ederken, bu toprakları sattıkları iddia edilen kişilerin başka ülkelerde mülk edinip daha iyi bir yaşam sürdüğü düşünülür. Ancak, gerçek bu iddiayı çürütüyor. Çünkü bu kişiler mülteci kamplarında sefalete mahkûm bir yaşam sürmektedirler ve uluslararası yardım kuruluşlarının yardımına muhtaç durumdadırlar. Bir kişinin kendi öz mülkünü satıp sefaleti tercih etmesi mantıklı değildir. Bu durum, bu insanların topraklarını zorla terk etmek zorunda kaldıklarının somut bir kanıtıdır.
İsrail bugün mülteci durumundaki Filistinlilerin geriye dönme haklarını red konusunda oldukça ısrarlı davranıyor. “Yol Haritası” planını kabul edebilmek için de mültecilerin vatanlarına dönüş haklarının reddini şart koştu. Peki, neden bu insanların yurtlarına dönme haklarını red konusunda bu kadar ısrarlı davranıyor? Eğer o insanların topraklarını parayla satın almış olsalardı, ellerindeki satış belgelerini ve tapuları gösterir, geriye dönen mültecileri de bir yerlere istif ederlerdi. Ama öyle değil. Göçe zorlanan insanların arazilerine “terk edilmiş arazilerle ilgili kanun” yoluyla el koyduklarından mülteciler yurtlarına döndüklerinde o terk edilmiş arazilerin gerçek sahipleri ortaya çıkacak ve işgalcilerin buralara satın alma yoluyla değil de gasp yoluyla sahip oldukları anlaşılacak. İşte bütün mesele bu. Sadece bu gerçek bile Siyonistlerin “Filistinliler topraklarını sattılar” iddialarını yalanlamaya yetebilir.
İsrail, mülteci durumundaki Filistinlilerin geri dönme haklarını reddetmek konusunda ısrarlı davranıyor. Ancak, bu insanların topraklarını satmış olsalardı, ellerinde satış belgeleri ve tapuları olurdu ve geri dönen mültecileri başka bir yere yerleştirebilirdi. Ancak gerçek böyle değil. Göçe zorlanan insanların arazilerine "terk edilmiş arazilerle ilgili kanun" ile el konuldu ve mülteciler geri döndüklerinde gerçek sahipleriyle karşılaşacaklar. Bu, işgalcilerin bu toprakları satın almak yerine zor kullanarak ele geçirdiklerini gösterir. Bu gerçek, Siyonistlerin "Filistinliler topraklarını sattılar" iddialarını yalanlar.
Yahudilerin Filistin topraklarında mülk edinmelerinin tarihine bakıldığında, Filistin topraklarının sadece %7'sine sahip oldukları görülüyor. Bu toprakların %0,9'unu Filistinlilerden satın almışlardır. Filistin halkının en az %99'u, arazi satmama kararlılığını sürdürmüştür. Göçmen Yahudilere rağmen toplam arazi miktarı binde dokuzda kalmıştır. Bu, Filistin halkının dayanışma, kararlılık ve mücadele azmini gösterir. Ancak Filistin halkı bu konuda iftiraya uğramıştır ve gerçekte Yahudi göçmenlerin toprak kazanma yöntemi işgal, gasp ve göçe zorlamadır.
Filistinlilerin arazilerini satmaları iddiasını kullananlar, bu kişilerin Filistin topraklarını terk ettiklerini itiraf etmişlerdir. Bu insanlar, ya paralarını başka yerlerde mülk edinmek istemişlerdir ya da Filistin topraklarında şiddetli tepkilerle karşılaşmışlardır. Dolayısıyla Filistin topraklarında yaşamaya devam edip İslami kimliği savunanlar, toprak satanlar veya onların çocukları değildir. Bu iddianın, Allah'ın adaletine iftira olduğu söylenebilir.
Siyonistlerin bu iddiayı kullanma amacı, Müslüman toplumların Filistin davasına ilgisini zayıflatmaktır. Ne yazık ki, bu tür iddialar, İslam dünyasında bu ilginin azalmasına neden olmuştur. Ancak İslam, tüm Müslümanları kardeş olarak kabul eder ve bir kimsenin hatası nedeniyle kardeşini canavarın önüne atmaz.
Siyonizm'in Filistin halkına uyguladığı zulüm, canavarca bir davranıştır. Bu nedenle bu insanların mağduriyetlerine ve zulme uğramalarına sebep olan bu iddianın, Müslümanların bu davaya ilgi göstermemelerini gerekçe yapabilmesi mümkün müdür?
Filistin davası, sadece bir toprak meselesi değildir. Tüm İslam ümmetini ilgilendiren bir davadır ve inançla bağlantılıdır. Bu nedenle Filistinlilerin davayla ilgilerini kesmeleri durumunda bile, İslam ümmeti Filistin davasını sahiplenmeli ve Siyonist işgale karşı mücadele etmelidir.
Bugün Filistinli mülteciler, Siyonistlerin "Filistinliler topraklarını sattılar" iddialarının tamamen iftira olduğunu gösteren canlı belgelerdir. Filistinlilerin sayısı 8.5 milyonu bulurken, sadece 3.5 milyonu Filistin toprakları içinde yaşamaktadır. Geri kalan 5 milyon Filistinli mülteci kamplarında yaşamaktadır ve çoğu zorla yerlerinden edilmiştir. Bu, Siyonist işgalin Filistinlileri tehcir ettiği gerçeğini yansıtmaktadır. Bu insanlar topraklarını satmama konusundaki kararlılıklarından dolayı göçe zorlandılar, aksi takdirde büyük paralar alarak başka yerlerde yaşayabilirdiler.
Filistin topraklarında yaşayan Yahudilerin %78'i işgalcilerin kurduğu şehirlerde yaşamaktadır ve bu yerleşim alanları Filistin topraklarının %15'ini oluşturur. Kalan %22'lik Yahudi nüfusu, Filistin topraklarının %85'ine yayılmıştır ve bu topraklar, sahiplerinin tehcire zorlanması sonucu işgalcilerin eline geçmiştir.
Filistinlilerin göçe zorlanması, topraklarını satma konusundaki kararlılıklarından kaynaklanıyordu. Siyonist işgal devleti, göçe zorlanan Filistinlilerin geriye dönme haklarını engellemeye çalışmaktadır. Mülteci kamplarında yaşayan Filistinliler, yurtlarına dönme haklarından vazgeçmemekte ısrarlıdırlar. Bu, topraklarını satmadıklarının en büyük kanıtıdır.
Filistinli mülteciler, vatanlarına geri dönme haklarından vazgeçmeyi tercih etmişlerdir ve Siyonist işgalcilerin buna engel olma çabalarına rağmen bu haklarını savunmaya devam etmektedirler. Bu, Filistinlilerin topraklarını satmadıklarının bir göstergesidir.
Bu bilgiler, Filistin topraklarının Yahudilere satılmadığını doğrulamaktadır. Siyonistlerin topraklara sahip olmalarının tarihi ile ilgili olarak arazi satışları gerçekleşmiş olabilir, ancak bu satışlar Filistin toplumu içinde ihanet eden kişiler tarafından gerçekleştirilmiştir ve Filistinliler tarafından sert bir şekilde reddedilmiştir. Özellikle toprak satan veya aracılık yapan kişiler Filistin topluluğu tarafından dışlanmış ve cezalandırılmıştır.
Filistin direnişi ve mücadelesi içinde olanlar, toprak satışına her zaman karşı çıkmışlar ve toprak satanları ve aracıları cezalandırmışlardır. Eski Kudüs müftüsü Emin el-Huseyni'nin verdiği bilgilere göre, Filistinliler, topraklarını satanların küfür işlediğine ve Müslüman toplumla ilişkilerinin kesildiğine hükmetmişlerdir. Bu tür kişiler öldüklerinde Müslüman mezarlıklarına gömülmemiştir.
Bu nedenle Filistin topraklarının Siyonistlerin kontrolüne geçmesi, toprakların özgürce satılmış olmasıyla değil, çoğunlukla Filistinlilere ait olmayan yollarla ve sık sık ihanet eden kişiler aracılığıyla gerçekleşmiştir. Bu durum, Filistin topluluğunun topraklarını satmak konusundaki kararlılığını ve topraklarını koruma isteğini yansıtmaktadır.
(Ahmet Varol'un verdiği bilgilerden özetlenmiştir.)
Değerli NoktaGazetesi.com.tr okurları,
NoktaGazetesi.com.tr ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da NoktaGazetesi.com.tr sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar NoktaGazetesi.com.tr yorum alanında paylaşılamaz.
NoktaGazetesi.com.tr yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, NoktaGazetesi.com.tr bu sorumluluğu üstlenmez.
NoktaGazetesi.com.tr'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.