Gıybet ve iftira haramdır
Gıybet ve iftira haramdır
Yüce dinimiz İslam; sosyal ilişkilere, ahlâkî davranışlara, kişilik haklarının korunmasına, güven, huzur ve barış ortamını yok edecek, kavga, tartışma ve dargınlıklara sebep olacak davranışlardan kaçınılmasına büyük önem vermiştir. Gıybet ve iftira bu davranışlar arasında yer almaktadır.
Gıybet; bir insanı gıyabında eleştirmek, çekiştirmek ve hoşlanmayacağı sözler söylemektir. Halk arasında buna “dedi-kodu”da denir. Kişinin bedeni, nesebi, ahlâkı, işi, dini, elbisesi, evi, bineği ve benzeri şeyler dedikodu konusu olabilir. Gözün şaşılığı, saçların döküklüğü, uzun veya kısa boylu, siyah veya sarı renkte olmak gibi nitelikler hakkında alaylı bir şekilde bahsedilmesi gıybet olur.
İftira ise; bir kimsenin işlemediği bir suçu yapmış gibi anlatmak, onda bulunmayan bir kötülüğü varmış gibi göstermektir. Kişinin sorumluluğunu unutarak isteklerine ulaşmak amacıyla insanlara iftira etmesi bir hastalıktır. İftiranın gayesi; hoşlanmadığı kişileri yıpratmaktır. Bu bakımdan her söze, her habere inanmamak, onu iyice araştırmak gerekir.
Gıybet ve iftira ile aynı kategoride yer alan kötü fiillerden bazıları da koğuculuk, yalan söylemek ve yalancı şahitliktir. Burada kısaca bu kavramlara da değinmek yerinde olacaktır. Koğuculuk, insanlar arasında söz taşımak anlamına gelip, dinimizin yasak ettiği ve büyük günah olarak saydığı ahlak dışı kötü davranışlardan biridir. Koğuculuk yapan kimseler, Peygamber Efendimizin hadislerinde “nemmâm” ve “kattât” olarak isimlendirilmiş ve bu kimselerin (cezalarını çekmeden) cennete giremeyecekleri bildirilmiştir. Yalan söylemek; gerçek dışı ve aslı olmayan beyanlarda bulunmaktır. Yalan İslam'ın şiddetle yasak kıldığı ve büyük günah saydığı davranışlardan olup, münafıklık alâmetidir. Yalancılık, ailelerin yıkılmasına, toplumun fesadına, işlerin dağılmasına neden olabilir. Yalan söyleyen kimse insanların gözünden düşüp, sözüne itibar edilmez hale gelir. “Yalan söyleyenin evi yanmış, buna kimse inanmamış” atasözü, yalancının sonunun nasıl hüsran olduğunu belirtmektedir. Yine atalarımız; “yalancının mumu yatsıya kadar yanar”, “şehrin yukarısında bir yalan söyledim, aşağıda kendim de inandım”, “yalan söyle, tutmazsa izi kalır” sözleriyle yalanın toplum hayatındaki olumsuz etkisine dikkati çekmişlerdir. Yalancı şahitlik ise; insanların ruhuna zarar veren, hakkını zayi eden, anarşiyi yayan bir şey olup, toplumsal kötülüklerin en tehlikelisi ve en çirkinidir. Yüce Allah "Rahmanın kulları" diye övdüğü ve cennete koyacağını bildirdiği müminlerin özellikleri arasında yalancı şahitlik yapmamayı da zikretmiştir. Yalancı şahitlik yapmak hem yalan söylemek hem de dolaylı olarak iftira etmektir. Yalancı şahitlik ile kul hakkının ihlal edilmesine ve zulüm yapılmasına sebep olunmuş olur. Bu büyük günahlardan biridir.
Gıybet eden insan ahlakından taviz vermiş, kul hakkı yüklenmiş ve büyük günah işlemiş olur. Gıybet; zayıf, zelil, manen ve ahlâken aşağı mertebede olan insanların yapabileceği bir davranıştır. Gıybet; kişi, aile, toplum hatta bir milletin bütün mensuplarını rencide edebilir. Bu; kişiler, aileler ve toplumlar arasında huzursuzluk, kırgınlık hatta kavgaya bile sebebiyet verebilir. Bu sebeple yüce Rabbimiz ve sevgili Peygamberimiz gıybet etmeyi şiddetle yasaklamışlar, büyük günah olduğunu bildirmişledir. Gıybet, müminin “fâsık” ve “âsî” olmasına sebep olur. Gıybeti yapılan kimse hakkını helal etmedikçe kişi gıybetin günahından kurtulamaz. Çünkü gıybet etmek kul hakkı yüklenmektir. Kul hakkını ise Allah bağışlamaz. Bunun yanında söylediği söz, yaptığı fiil ve sergilediği davranış ile her türlü günahı ve kötülüğü işleyen, fert ve topluma zararlı olan, sözgelimi, hırsızlık ve iftira eden, ırz ve namus düşmanlığı yapan bir kimsenin bu ahlak dışı niteliği zararından korunması için bir başkasına söylenebilir. Bu gıybet değildir. Gıybet, söz dışında, yazı ve fiil ile yani el, kol, göz, kaş işaretleri ile de yapılabilir. Gıybeti yapılan kimse, bundan haberdar olmuşsa, ben de onun gıybetini yapayım dememelidir. Bu takdirde kendisi de gıybet eden kişinin konumuna düşmüş, büyük günah işlemiş olur. Öyle ise ne yapması gerekir? Söz konusu edilen gıybet yanlış bilgiden kaynaklanıyorsa, gıybete eden uygun bir üslup ile durumu anlatabilir. Sabırlı olmak, hiç duymamış gibi davranmak en isabetli olanıdır. Gıybeti yapılan kimse gıybet sebebiyle zarara uğramış veya zarara uğraması söz konusu ise duruma müdahale edebilir, ilgili mercilere şikâyet edebilir. Bunun yanında gıybeti yapılan kimsenin hiçbir şey söylemeden gıybeti dinlemesi ahlâkî bir davranış değildir. Böyle bir durumla karşılaşan kişi, ya sözlü olarak müdahale eder; bunun doğru olmadığını, gıybet etmenin haram ve büyük günah olduğunu söyler ki bu müminin iyiliği emretme ve kötülükten sakındırma görevidir ya da sözlü olarak gıybetin yapılmasına engel olamayacaksa yapılan gıybete ortak olmamak ve gıybet sözlerini dinlememek için gıybet yapılan ortamı terk eder.
Gıybet etmenin ayet ve hadislerde dünyada uygulanacak bir müeyyidesi bildirilmemiştir. Ancak tövbe edilmediği veya affedilmediği takdirde ahirette cezasını çeker. Onun için mümin gıybet etmemelidir. Şayet böyle bir davranışta bulunduysa tövbe etmeli, gıybet ettiği kimseden af ve helallik dilemelidir. Aksi takdirde ahirette “müflis”durumuna düşecek sevaplarından gıybet ettiği kimseye vermek durumunda kalacaktır. (Tirmizî,2 (IV, 613)
İftiranın müeyyidesine gelince; Yüce Allah, Kur’an’da, namuslu bir erkek ve kadına iftira eden kimsenin cezası bunu dört âdil şahit ile ispat edemeyen müfterîlerin cezalarının seksen sopa vurulması olduğunu ve bunların tanıklıklarının ebedî olarak kabul edilmemesi gerektiğini bildirmektedir. (Nur, 40) Bu ceza, iftiranın ne kadar büyük günah olduğunu ifade etmektedir.
Değerli NoktaGazetesi.com.tr okurları,
NoktaGazetesi.com.tr ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da NoktaGazetesi.com.tr sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar NoktaGazetesi.com.tr yorum alanında paylaşılamaz.
NoktaGazetesi.com.tr yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, NoktaGazetesi.com.tr bu sorumluluğu üstlenmez.
NoktaGazetesi.com.tr'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.