Hainliğin sınırı yok

Cengizhan Göksu

Cengizhan Göksu

Tüm Yazıları

Size ODTÜ sayfasından yayınlanmış bir paylaşımı olduğu gibi aktaracağım sevgili okurlarım. Ama önce bir kaç kelam etmek farz oldu.

Toplumu ahlaksızlığa, inançsızlığa, vatan sevgisinden, örften, adetten uzaklaştırmaya gayret eden bu tip zihniyetler.

Bakın altını çizerek söylüyorum "emperyalizmin ve siyonizmin uşaklarıdır."

Atalarımız bu ülkeyi inançlarıyla, vatan sevgisiyle, canlarını vererek bize emanet bıraktı.

Bu ne idüğü belirsiz kişiliklerden evlatlarınızı uzak tutun. Ülke gerçekten yılan ini gibi.

Bunlar özgürlükçülük, humanistlik, lgbtelilik, dünyada sınırlar kalksın insanlar eşit olsun felsefelerinin altına sığınıp toplumları parçalayıp emperyalistlerin ve siyonistlerin önüne yem eden kuklalardır.

Oyuna gelmeyin..

Her vatansever veya her bozkurt yapan bir birey herhangi bir siyasi partiyi savunacak diye bir kural veya bir kaide yoktur.

Ne zaman toplum bir araya gelse kenetlenmeye başlasa bu hainler ortaya çıkar ve ayrıştırıcı rollerini oynarlar..

Bunlar ülkenize saldırı olsa oturun izleyin diyebilecek kadar gamsızdırlar veya şey demeliyiz haindirler.

İşte yazdıkları paylaşım altta olduğu gibi paylaşıyorum...

Soru1- Günlük kazancı sizin yıllık kazancınızdan bile daha fazla olan futbolcuların oluşturduğu takımın yoksulluk sınırı altında yaşayan milyonlarca insanı temsil etmeyi nasıl başarır?

Cevap1- Başına “milli” takısı ekleyerek. Hele ki maça çıkmadan mehter marşı dinlediğini söylerseler, gol sevinci olarak nazi selamının Türk versiyonu olan bozkurt işareti yaparsalar. Çünkü milliyetçilik de tıpkı dincilik gibi kitlelerde bir afyon etkisi gösterir.

Soru2- Futbol maçı kitlelerde nasıl bir afyon etkisi gösterir?

Cevap2- Gündelik yaşamlarındaki boşluğu doldurarak, temel ihtiyaçlarını bile gidermekte zorlanan milyonlarca kitlenin esas gündemini çarpıtarak, hayatındaki başarısızlığı veya zaafı taraftar olarak büyük bir organizasyonun bir parçası olduğu sanısı yaratarak. Faşist Salazar Portekiz’i 36 yıl boyunca totaliter rejimle nasıl yönettiği sorusuna “3F” diyerek cevap vermiştir. Eğlence, futbol, din.

Soru3-Peki temsil mümkün müdür?

Cevap3- Hayır. Bir futbolcunun yaşam tarzı ile televizyon karşısında veya stadyumda maçı izleyen bir kimsenin yaşam tarzı neredeyse birbirine zıttır. Temsil yanılsamasını yaratan şey kullanılan ortak semboller ve takımın kazanmasıyla birlikte taşkın sevinç gösterilerinin kitlelerin hayatlarında ne kadar eziklik, zaaf, başarısızlık varsa tüm bunları kısa süreliğine gizlemeyi başarması, üstelik gurur gibi duyguyu yaratmasından dolayıdır.

Soru4- Gurur duymak neyin nesidir?

Cevap4- Gurur da tıpkı temsil gibi bir yanılsamadır. Gurur kelime anlamıyla zayıf düşmüş bir kimsenin güçlü taklidi yapmasıdır. Bir başkasının başarısından gurur duymak da başarıyı kutlamaktan ziyade o başarıyı sahiplenerek kendi başarısızlıklarının üstünü örterek kendine bir gurur kaynağı yaratmasıdır. Ülkesinde yaşanmakta olan mezhepsel, ulusal, sınıfsal ve cinsiyete bağlı problemler devam ederken ülkenin futbol takımının attığı golle hem bu problemlerin üstünü kapatmakta hem de kendi yaşantısındaki derin çukurun üzerini milli sosla süslemektedir. Kendi yaptıklarından değil bir başkasının yaptıklarından gurur duymak…

Soru5- Taraftar olmanın arkasında ne yatmaktadır?

Cevap5- Hayatının öznesi olamayanlar daima bir şeylerin taraftarı olarak varoluşlarına anlam katmaya çalışırlar. Bir futbolcu olmak ile bir futbol takımının taraftarı olmak arasında ciddi bir varoluş farkı vardır. Bu fark bir kitap yazarı ile okuru olmak arasındaki fark gibi değildir, çünkü bu farklar birbirini tamamlayan ve üretkenliği yaratan farklardır. Pek çok kimsenin kendisini Galatasaraylı ya da fenerli diye ifade etmesinin nedeni çocukluk döneminde yaşadığı aile veya yakınlarının bir dayatması dolayısıyladır. Çünkü eğer o takımı tuttuğunu söyleyemezse o çocuk kendini bir boşlukta hissedecek, zayıf düşecektir. Tıpkı artık yetişkin olsa da bir şeyin taraftarı olmadığını söylediğinde garipsenerek kendisine duyumsatılacak boşluk gibi. Bir kimse hayatının ne kadar az öznesi ise o kadar çok nesnesidir. Aktif değil pasif bir varoluştur ve daima tepkiseldir ve bu tür kimselerin yönetilip idare edilmesi iktidarlar tarafından daima daha kolaydır, yeter ki onlarda birkaç haz ve gurur kaynağı yaratsın, gerisi kolaydır. Pek çok kimsenin özellikle bugünlerde futbolla yatıp kalkmasının en önemli nedenlerinden biri de hayatlarında yapabilecek daha iyi bir şeyin olmamasından dolayıdır."

Aynen böyle demiş salyangozcular.

Elbette ülkemizde ekonomik sıkıntılar var, insanlar geçinmekte zorlanıyor. Elbette bir çok sorunumuz var. Eleştirmek gerek. Doğrular yapılana kadar.

Ama bu eleştirileri yaparken toplumun ince çizgilerine de saygı duymak gerek. Hitlerin kendisi için uydurduğu bir selamı binlerce yıllık tarihi olan Türk dünyasının sembolü olan bozkurtla bir tutmak kötü niyettir.

Otuz küsür milletten oluşan bu ülkenin manevi değerlerine dil uzatmak ancak haçlı zihniyetindekilere yakışır..

Sevgiyle kalın sevgili okurlarım.