Hayal kırıklığının diğer adı… İTALYA!
Avrupa Futbol Şampiyonası tüm hızı ile sürüyor.
Hakan Yakın’ın çalıştırdığı İsviçre’nin İtalya karşısındaki 2-0’lık galibiyetini biraz anlatmak istiyorum.
Açıkçası bu yaşıma kadar izlediğim İtalya Milli Takımını hiç bu kadar kötü ve kopuk görmedim.
İsviçre maça önde baskıyla başladı. 3 – 4 – 2 - 1 gibi yazılsa da 3-4-3 şeklindeydiler.
Geriden oyun kurmaya çalışan, 3-5-2 formatında oynayan İtalyan devine adeta nefes aldırmadılar.
İsviçre özellikle Xhaka’nın (Çaka) önderliğinde kazandıkları tüm topları ve geriden organize geldikleri tüm ataklarla İtalya kalecisi Donnaruma ile burun buruna kaldılar.
Maçı izlerken hislerim aynen şöyleydi…
İtalya sıradan bir takım, İsviçre ise büyük takım gibi oynuyordu.
İsviçre haklı bir galibiyetle son 8’e kaldı.
Her zaman üstüne basa basa söylüyorum…
Oyun gücü olan takımlar şampiyonluk kazanır, bireysel yetenekler sizi bir yere kadar taşıyabilir.
İsviçre’nin bir teknik direktör takımı olduğu her haliyle belliydi.
Dünya ve son Avrupa şampiyonu İtalya ise en büyük hayal kırıklığıydı.
Şöyle ki, kalede Donnaruma olmasa tarihi fark bile yiyebilirlerdi.
Tüm turnuva boyunca İtalyan takımı için kaleci dışında tek bir oyuncusu için olumlu bir şey demek imkansız.
İsviçre bu oyununu bir diğer dev İngiltere karşısında bakalım sergileyebilecek mi?
JUDE BELLINGHAM HEM ÜLKEYİ HEM DE SOURHGATE’Yİ İPTEN ALDI
Açıkçası bir turnuvada ilk kez şuna şahit oldum.
Bir takımın taraftarı geriye düştükten sonra yan ile geriye pas yapmaya devam eden takımı ıslıklayarak ve yuhalayarak geriye oynamaktan resmen men etti.
İngiliz taraftarlar, Southgate’yi dinlemedi ve direkt oyuna müdahale etti.
O ana kadar ceza sahasında tehlikeli tek bir atağı dahi olmayan İngilizler, seyircisinin verdiği özgüvenle futbol oynamaya başladı.
İlk yarı Slovakya’nın 1-0 üstünlüğü ile sona erdi.
İkinci devre doğal olarak İngilizler baskı kurdular, maçın son anına kadar taraftar oyunun içinde kaldı.
Dediğim gibi 12. adam takımın hem geriye oynamasına müsaade etmedi hem de o kadar isteksiz oyuncu varken devrede tek bir değişiklik yapmayan Southgate’yi topa tuttu.
Özellikle Col Palmer’ı oyuna girsin diye neler yaptılar neler.
Kısacası İngilizlerin hocası Southgate değil, taraftardı.
Toney, Watkins gibi geniş ve etkili forvetlerden en azından birini dahi cesaret edip oyuna atamayan Southgate 90+4’te vakit geçirircesine Toney’i oyuna soktu.
Maç bitti, İngilizler veda ediyor derken taş atışında Guehi kafasıyla topu aşırdı, Bellingham ise harika bir röveşata golü ile hem takımı, hem de Southgate’yi ipten aldı.
An itibari ile turnuvanın en güzel golleri arasında ilk 3’e bu gol girdi. Değeri açısından ise kesinlikle 1 numara!
Maç uzatmalara gitti ve uzatmaların ilk dakikasında Harry Kane ile bir gol daha bulan İngiltere skoru korudu ve maçı 2-1 kazanarak çeyrek finalde İsviçre’nin rakibi oldu.
Slovakları, özellikle ilk devredeki önde baskıları ve cesur oyunları için tebrik etmek lazım.
Tabii ki hakemlikteki gururumuz Halil Umut Meler’i de harika yönetiminden ötürü kutluyorum.
O’na bir yarı final çok yakışacaktır.
BOĞALAR ÇOK SAĞLAM
İspanya – Gürcistan maçında da görüldü ki, İspanyolların bileğini bükmek hiç de kolay olmayacak.
Gürcüler öne geçse de 4 gole engel olamadı.
Gerçekten bu Boğalar çok sağlam.
Takımlar artık güçlendi, makaslar daraldı.
Her takım taktiksel olarak iyi hazırlanır, doğru oyun ve doğru oyuncu kadrosuyla favori tüm takımları yenebilir.
Umarım sürprizi biz yaparız!
Nede olmasın?
Türkiye’mize Avusturya karşısında yürekten başarılar.