Her şeyde Birlik-Her Yerde Faaliyet

Dr. Hikmet Erbıyık

Dr. Hikmet Erbıyık

Tüm Yazıları

Kâinatta her türlü hareket ve faaliyet yakından incelenirse birlik özelliği ve mührü göze çarpar. Her yanda her köşede sürekli bir faaliyet müşahede edilir.

Biz bulunduğumuz yerden teleskoplarımızı uzaya çevirdiğimizde, âşinâ olduğumuz şeylerle karşılaşırız: gezegenler, yıldızlar, nebulalar, galaksiler... Bütün bunlardan bize haber getiren, her zaman etrafımızda gördüğümüz ışıktan veya yine onun kadar senli benli olduğumuz diğer dalga boylarındaki radyasyondan başkası değildir. Biz oralara bakarken, “Sakın ışık olarak gördü-ğümüz bu şėy, bizim bildiğimiz ışıktan başka bir şey olmasın” gibi vehimlere kapılmayız.

İki milyar ışık yılı uzaktaki bir galaksinin tayfını incelerken gördüğümüz helyum çizgisi, bize bu elementin orada da bulunduğunu bildirir.

Galaksinin kütlesiyle yahut bizden uzaklaşma hızıyla ilgili olarak yaptığımız hesaplar, yine bizim buralarda geçerli olan kanunlara göre yapılan hesaplardır. Çünkü, bizden uzaklığı ne olursa olsun, bu kâinattaki herhangi bir varlıkla aynı “ülkeyi” paylaştığımızı ve aynı kanunlara tâbi olduğumuzu peşin peşin kabul etmişizdir.

Aynı birliği, yeryüzünde daha açık şekilde görürüz. Maddenin yapıtaşları, her yerde tâbi olduğu kanunların hükmü altında, bu dünyanın karalarında, denizlerinde, üstünde, altında, sayısız bitki ve hayvanların, canlı ve cansız varlıkların bedenlerinde karşımıza çıkar. Göklerde galaksiler kuran elementler burada amino asitler, proteinler, organeller, hücreler, dokular kurmakta, renk renk çiçekler açmakta, okyanuslarda yüzüp havada kanat çırpmaktadır. Mercan kayalıkları, tavus kuşunun tüyleri, Düden Şelâlesinin suyu, Büyük Sahranın kumu, kutup ayısının gözbebeği, balarısının peteği, yanardağların lâvları, birbirlerinden ne kadar farklı bir yapıya sahip olsalar, yapıtaşları ve tâbi oldukları kanunlar itibarıyla o kadar da birlik ve benzerlik sergilerler.

Bundan başka, dünya üzerinde, birbirinden çok farklı ihtiyaçlara sahip sayısız canlı türlerinin paylaştığı hava birliği, su birliği, enerji birliği, ışık birliği, güneş birliği gibi iç içe geçmiş pek çok “birlik”ler daha karşımıza çıkar.

Öyleyse, şimdilik herhangi bir itirazla karşılaşacağına ihtimal vermediğimiz bu gözlemimizi bir kenara not ederek diğer gözlemlerimize geçelim:

Kâinatta birlik var.

Yine mikroskop-altı âlemlerden teleskop-üstü âlemlere kadar kâinatın neresine bakacak olsak, karşılaşacağımız şey, baş döndürücü bir faaliyettir. En tembel insanın beden hücreleri de dahil olmak üzere, bu kâinatta durgun halde hiçbir şey görülmez. Odanızdaki havanın molekülleri, o sakin görünüş ardında, her saniye bir duvardan diğerine ortalama beş yüz sefer yapmaktadır. Atom altı parçacıklar âleminde ise, o bir saniye içinde binlerce nesil gelip geçebilir. O saniye içinde yeryüzünün denizlerinden tonlarca su buharlaşıp havaya karışır, bir o kadarı bulutlardan yere iner. Yerin her köşesini dolduran tahminen 50 milyon tür canlının sayısız fertlerinin bedenlerinde ve birbirleri arasında o saniyede olup bitenleri akıllar kuşatmaktan, kâinatın saniyeleri de saymaktan âciz kalır.

Aynı saniye içinde biz, ayağımızın altındaki yerle birlikte, uzayda yüzlerce kilometre yol almışızdır. Tabii, Dünyamız ve Güneş Sistemi ile beraber, bir muhteşem galaksinin merkezi etrafında yüz milyarlarca yıldızın da benzer hızlarla dönüş halinde olduğunu ve bu dönüşün milyarlarca senedir sürmekte olduğunu unutmamamız gerekir. Bu arada, galaksi kümesi içindeki galaksiler de, tıpkı kendi içindeki yıldızların dönüşüne benzer bir şekilde, ortak bir çekim merkezi etrafında dönmekte ve bu işlem, kâinattaki kim bilir kaç milyar galaksi kümesi içinde tekrarlanmaktadır. Bir de, kâinatın genel manevrası içinde galaksilerin birbirine göre hareketleri var ki, uzaklığa bağlı olarak bu hız, saniyede binlerce, on binlerce kilometreye varabilmektedir.

Aslına bakılırsa, kâinatta şu anda olup bitenler hakkında bir bilgimiz olmadığı gibi, tahminde bulunma şansımız da pek var sayılmaz. Çünkü tahminlerimizin sonucunu öğrenmek için milyarlarca sene beklememiz gerekebilir. Bize kâinatın başka köşelerinden en hızlı şekilde haber ulaştıran vasıta, elektromanyetik radyasyondur ve onun hızı da saniyede 300 bin kilometrelik ışık hızıdır. Biz Sürey-ya'ya baktığımızda onun beş asır önceki halini, Andromeda'ya baktığımızda 2,2 milyon yıl öncesini görürüz. 2 milyon ışık yılı ötedeki bir galaksi ise, bizim kapı komşumuz sayılır. Asıl galaksi nüfusu bundan çok daha ötelerdedir. Bununla birlikte, gökyüzünde seyretmekte olduğumuz mazi kesitleri, kâinatı sadece mekân değil, aynı zamanda zaman boyutuyla da gözlerimizin önüne sermekte ve gerek birlik, gerekse faaliyet yönünden not ettiğimiz gözlemlerimizi, bu açıdan da desteklemektedir.

Bundan da ikinci gözlemimizi çıkarabiliriz:

Kâinatın her köşesi her an faal haldedir. (1)

Ben ve O, Ümit Şimşek, Zafer Yayınları, sayfa 32-35. Istanbul-2000.