Heysel faciası
Dünyada “Holigan” kelimesini duyan herkesin aklında İngiliz taraftarlar canlanır.
2005 yapımı “Yeşil Sokak Holiganları” filmi tüm dünyada sevilerek izlenmişti.
Birçokları için tüm zamanların en iyi taraftar filmidir.
İngiliz holiganlarını anlatan filmi kesinlikle öneriyorum.
Manchester United’ın küme düştüğü 1972-1973 sezonunda neredeyse tüm maçları olaylı geçiyordu.
Maçları birçok taraftarın yaralanmasına neden olmuştu.
Yine o sezon oynanan Bolton – Blackpool maçında bir Blackpool taraftar bıçaklanarak öldürülmüştü.
Stadyumlara tel örgü çekilmesi ve deplasman tribününün ayrılması bu olaydan sonra başlamıştı.
1985 yılının Mart ayında Luton Town – Milwall arasında oynanan FA Cup maçını 1-0 kaybeden Milwall taraftarı sahaya girerek büyük taşkınlık çıkarttı.
Çoğu polis olmak üzere birçok insanın yaralandığı, sahaya ilk kez koltukların sökülüp atıldığı, golf sopalarının havada uçtuğu, sahanın savaş alanına döndüğü karanlık bir gece yaşanmıştı.
Aynı yıl, 29 Mayıs günü Liverpool – Juventus arasında Belçika’da oynanacak olan Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası Finali öncesinde Liverpool taraftarlarının İtalyanlara saldırması sonucu Heysel Faciası yaşandı.
Bir duvarın çökmesi sonucunda tel örgülerin arasına sıkışan ve duvarların altında kalan 600 dolayında kişi yaralanırken 39 futbolsever ne yazık ki hayatını kaybetti.
Maç öncesinde de Brüksel sokaklarında birçok olay çıkartan İngiliz holiganlar hem İtalyan taraftarlarla hem de Belçika polisiyle kavgalara karışıp olaylar çıkartmıştı.
Yaşanan bu büyük faciadan sonra Liverpool’un efsane isimlerinden Kenny Daglish’in başını çektiği bazı oyuncular maça çıkmak istemese de maç oynandı ve Platini’nin penaltı golüyle Juventus kupayı kazandı.
Bunca kaybın yanında hiçbir anlamı olmasa da…
DEMİR LADY!
Maçtan sonra dönemin başbakanı “Demir Lady” lakaplı Margaret Thatcher namının hakkını vererek dik bir duruş sergiledi.
İlk başta Liverpool’un Avrupa’dan ömür boyu men edilmesini istese de UEFA, İngiliz takımlarına 5, Liverpool’a 6 yıl men cezası verdi.
Demir Lady UEFA’yı eğer cezada indirim yapılırsa İngiltere ile FIFA ve UEFA arasındaki tüm protokolleri iptal etmekle tehdit bile etti.
“Önce holiganizmi temizlememiz ve futbolumuzu bu insanlardan arındırmamız gerekiyor.
Eğer bunu başarırsak yeniden Avrupa’da oynamaya devam edebiliriz” sözleriyle de kararlılığını bir kez daha gösterdi.
Belki de İngiliz futbolunun en önemli devrimlerinden birinin ilk meşalesini yaktı.
LORD PETER TAYLOR
15 Nisan 1989’da “Hillsborough Faciası” olarak bilinen ve 750 futbolseverin yaralandığı ve 97 Liverpool taraftarının ezilerek feci şekilde can verdiği büyük bir acı yaşandı.
Sahaya kontrolsüz giriş yapmaya çalışan binlerce seyirci tıklım tıklım dolu olan stada daha önce giren seyircileri farkında olmadan ön tarafta baskıladılar.
Ezilme tehlikesi yaşayan ve nefes almakta zorlanan seyirciler arasında hayatını kaybedenler oldu.
Kurtulmaya çalışan bazı taraftarlar küçük bir delikten sahaya girince durum fark edilse de müdahale için oldukça geç kalınmıştı.
Büyük güvenlik zafiyetlerinin de yaşanması felaketin boyutunu üst düzeye çıkarttı.
Bu olaydan sonra Lord Peter Taylor hem problemi, hem çözümü barındıran bir rapor hazırladı. Raporda güvenlik sorunlarının önemli bir eksiklik olduğunun yanı sıra kulüplerin görevlerini eksik yapmaları ve taraftarlara karşı davranışların ana sorun olduğunu belirtti.
Daha insancıl yaklaşılması gerektiğini bu şekilde onlarında buna olumlu karşılık vereceğini düşünüyordu.
Taraftara nasıl davranırsanız onlardan öyle karşılık bulursunuz diye de ekledi…
HOLİGANLARIN STADYUMLARDAN TEMİZLENMESİ
İngiltere’de birçok yeni kural ve önlem futbolun güneş gibi parlayıp saha dışı olayların ve holiganizmin gece gibi kararmasını sağladı.
Saha dışı olaylarla sürekli gündeme gelen ve holiganizmin ana ülkesi olarak anılan İngiliz futbolu adeta kabuk değiştirdi.
İlk olarak taraftarların ayakta maç izlemesi yasaklandı.
Tel örgülerin zorunluluğu kuralı kaldırılarak stadyumlardan söküldü.
Tabi bu kararda Hillsborough Faciası’nında etkisi büyüktü.
Maç biletlerinin fiyatlarına zamlar yapıldı.
Holiganlık yapanlara taşkınlık çıkartanlara ağır ve caydırıcı cezalar uygulandı.
Herkes tarafından bilinen tribün terörünü köpürten holiganların listeleri polislere verildi.
Maç saatlerinde bu insanlar evlerinden alındı ve stadyumlardan uzak polis merkezlerinde gözetim altında tutuldu.
Çocukların ve kadınların maçlara gelişi teşvik edilerek stadyumlarda kadın ve çocuk sayısında ciddi artış sağlandı.
Ortam daha da güvenli hale geldikçe insanlar eşleri ve çocuklarıyla maçlara gelmeye başladılar.
Güvenlik boyutu öyle hal aldı ki deplasman tribünü için daha fazla yer ayırdılar. Hem de kale arkalarında kendi içlerinde. Bazen de köşe bayraklarının arkalarında, alt tribünde.
Rakip takım taraftarlarıyla aralarında sadece 3 metrelik mesafe oluyor.
Tel örgü ya da duvar olmadan birer sıra güvenlik görevlileri oturup set yapıyorlar.
Taraftarlar arası temaslı müdahale olmuyor.
DÜNYANIN EN ÇOK İZLENEN LİGİ OLDULAR
Problemli taraftarları statlardan ve futbol organizasyonlarından ömür boyu uzaklaştırdılar.
Tribünlerin tanınan bilinen insanları da olsalar tribün gruplarının liderleri de olsalar onları stadyumlardan ayırarak yerlerine daha olgun düşünen daha sağduyulu insanların getirilmelerini destekledir.
Çıkardıkları caydırıcı kanunlarla bütün kanser profilleri temizleyerek tribünlere yayılmalarına engel oldular.
Bir taraftar ne kadar fanatik olursa olsun yapacağı taşkınlığın bir suç olduğunu ve sonucunda kendisini nelerin beklediğini biliyor.
Ayrıca federasyonda görev yapan herkesin tuttuğu bir takım var ve bunu gizlemiyorlar.
Hatta taraftar olarak maçlarına gidiyorlar. Gittikleri maçlarda takımları, bazen hakem hatasıyla da kaybedebiliyor ama bunun için kimseyi suçlamıyorlar.
Kulüp yöneticileri maçlardan sonra kendi beceriksizliklerini örtmek için kendi taraftarlarını, rakiplerine ve federasyona karşı kışkırtmıyor.
İngiliz taraftarların ortak noktaları aslında futbola olan tutkuları.
Takımlarının her maçı kazanmaları yada her sezon şampiyon olmaları gibi ütopik beklentileri yok.
Sadece o anı yaşıyorlar.
Bazen kendi sahalarında kaybettikleri maçta rakip takımı ayakta alkışlıyorlar bazen de kaybeden kendi takımlarını…
Kısacası olaylara bambaşka pencereden bakıyorlar.
Bugün gelinen noktada en fazla yayın gelirine sahip, en fazla tribün doluluk oranlarına sahip, Avrupa’da kupalar kazanan, finaller oynayan takımlara sahip, futbolun beşiği olan bir ülke haline geldiler.
İngiliz futbolu en dipten en tepeye çıkışın hikayesini yazdı.
“Okuyup biz de yapabilir miyiz?” demek yerine “Güzel hikayeymiş” demek ülke futbolumuz büyük talihsizlik…