İki ilçe iki kriz
İyi Parti Kocaeli İl Teşkilatlarını şimdilik bekleyen iki kriz var. Bunların ilki Körfez diğeri de Gebze ilçesinde yaşanacak, hatta yaşanıyor.
Körfez’den başlayalım dilerseniz.
Azmi Cihat Hatipoğlu, iki hafta önce MHP’den istifa etti. 2019 yerel seçimleri öncesinde Hatipoğlu, MHP’nin Körfez adayı olarak lanse edilmişti. Ancak Cumhur İttifakı Kocaeli’de tüm adaylarını AK Partili isimlerden seçince, Hatipoğlu aday olamadı.
Kriz çıkarmadı, ses etmedi, yoluna devam etti.
Hatipoğlu, Körfez’de saygın bir isim. Kocaeli’de de tanınıyor, seviliyor.
Ve Hatipoğlu aniden MHP’den istifa ederek, İyi Parti’ye katıldı. Üstelik Hatipoğlu’na rozeti Genel Başkan Meral Akşener taktı. Ankara’daki o törene İl Başkanı Nusret Acur, GİK üyesi Cumali Durmuş ve Körfez İlçe Başkanı Mehmet Candemir de katıldı.
Hal böyle olunca siyasi okuma yapan isimler Hatipoğlu’nun Körfez adayı olacağını düşünmeye başladı. Hatta neredeyse kesin gözüyle baktı.
Zaten Azmi Cihat Hatipoğlu da Nokta Gazetesine verdiği demeçte, kendisinin aday adayı olmayacağını ifade ederek mesajı net bir şekilde verdi.
Peki bu bir kriz mi? Kriz.
Çünkü Körfez’de bir de İyi Parti Körfez İlçe Teşkilatının kurucu ilçe başkanı İbrahim Ömer Toyran gerçeği var.
Toyran, partisi için çok çalıştı, çok emek harcadı. Parasını verdi, zamanını verdi.
İyi Parti’nin kurulma dönemindeki krizler ve ekipleşmeler nedeniyle, 2018 yılında bir ara istifa etti ancak partisine geri döndü.
İlçe başkanlığı için yarıştı. Genel seçimlerde çalıştı.
Öyle ki, Lütfü Türkkan’ın, Toyran’ın bugüne kadar gösterdiği çabadan dolayı Körfez Belediye Başkan adayı gösterilmesini istediği parti içinde çok konuşuluyor.
Bunun yanı sıra Körfez’de Gelecek Partisinin kurucu ilçe başkanı, daha sonra İyi Parti’ye Fırat Türker’de proje bile hazırlamaya başladı. Adaylığı istiyor. Aday adayı olmayı planlayan başka isimler de var.
Hatipoğlu, İyi Parti’ye boşu boşuna üye yapılmadı. Rozetini bile Akşener taktı.
Dolayısıyla açıklanmasa dahi, muhakkak konuşulmuş bir adaylık meselesi vardır.
“Ben aday adayı olmam” derken de yaptığı göndermenin bu olduğunu düşünüyorum.
Diğer tarafta da İbrahim Ömer Toyran var. Aday adaylığını düşünen İyi Partililer var.
Fakat kamuoyunda, Hatipoğlu adına bitmiş bir adaylık görüntüsü de var. E kendisi de karizmayı çizdirmek zaten istemez.
Yani görünen o ki, İyi Parti Körfez aday adaylık meseleleri ısındıkça kriz yaşamaya gebe.
İyi Parti’nin kriz yaşadığı ve ilerleyen süreçte krizin derinleşeceğini düşündüğüm bir diğer ilçe Gebze.
Gebze’de bir isim var. Özhan Öztürk. İyi Parti İl Başkanı Nusret Acur’un kurucusu olduğu Gebze İlçe Teşkilatında başkan yardımcısıydı.
Daha sonra ilçe başkanı oldu. Rahmetli Şanbaz Yıldız döneminde il yönetimine girdi. İl Başkan Vekilliği görevini üstlendi.
Aynı zamanda Gebze Ticaret Odası Meclis üyesi. Geçmiş dönemde Gebze Mimarlar Odası Şube Başkanlığı görevini yaptı. Saygın ve tanınan bir isim.
Veeee… Kendisi İyi Parti İl Başkanı Nusret Acur’un da içinde bulunduğu Rotasızlar arkadaş grubunun sağlam bir üyesi.
Sosyal medyasına bir iki gün önce şöyle şeyler yazdı:
“Yolun neresinden dönersen dön, Adama dönek derler. Selam olsun sözünden dönmeyenlere…”
“Kim benimle birlikte arkadaşlar Ben şimdi teşkilatı sorguluyorum Ya bu siyaset tabandan tavana yapılacak… Yada birileri üstten siyaset yapıp her şeye karar verecek. Bana bir elbise dikiyorlar, o elbise bana bol geliyor Benim terziye ihtiyacım yok.”
Bunlar hayli dikkat çeken mesajlar. Özhan Öztürk’ün bu sitem dolu mesajlarını İyi Parti İl Başkan Yardımcısı Bahadır Yaşar, Buğra Yiğit Kılıç, Gölcük İlçe Başkanı İsmail Aynacı, Karamürsel İlçe Başkanı Orhan Kılınçsoy gibi isimler de beğenmiş.
Özhan Öztürk, partisinin Gebze Belediye Başkan adayı olmak istiyordu.
Fakat Gebze’de de bir Sadık Güvenç meselesi var. Lütfü Türkkan’ın kaçak olduğu gerekçesiyle çiftliği yıkılırken, o dönem AK Partili bir meclis üyesi olan Sadık Güvenç, Türkkan’a sahip çıkmış ve AK Parti’den istifa ederek ilerleyen süreçte İyi Parti saflarına katılmıştı.
Lütfü Türkkan’ın da buradan bir gönül borcu olduğu Sadık Güvenç’in Gebze Belediye Başkan Adayı olmasını istediği konuşuluyor.
Her iki ilçede de İyi Parti İl Başkanı Nusret Acur’un seçenekler arasında sıkıştığı, zorlandığı gözüküyor.
Görünen o ki, Körfez’de de Gebze’de de partinin büyükleri birbirine karşı diş geçirmeye çalışacak.
Bakalım kazanan kim olacak…
Kılıçdaroğlu’nun hamlelerindeki mantık hatası
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kontrolünü kaybetti. Seçim öncesinde de kaybetmişti. Özellikle ikinci turdaki haleti ruhiyesi, söylemleri, katıldığı canlı yayın programları, psikolojik durumuyla ilgili de net işaretler veriyordu.
Kılıçdaroğlu dün Kocaeli’deydi. Yerel Yönetimler Çalıştayına katıldı. Çalıştay da Mustafa Sarıgül liderliğinde, Genel Merkez uhdesinde yapıldı.
Programı yerinde takip edemedim ancak muhabirimiz Serhat Güneş her konuşmayı haberleştirdi. Kılıçdaroğlu delegeden bahsediyor, yapı değişecek diyor. Tüzük değişecek diyor. Seçilmiş bir genel başkan gibi konuşuyor.
Ama en çok takıldığım detaylardan biri milletvekilleri için 3 dönem kuralı.
Sayın Kılıçdaroğlu’na sormak istiyorum: 3 dönemin ardından vekillerin değişmesi gerektiğine kanaat getirmişseniz, siz üç dönemi aşkın bir süredir bu partinin başındasınız. Eğer bu hamleniz yarın için doğru olacaksa, doğru ve gerçek buysa, bu durumda sizin de koltuktan feragat etmeniz gerekmez mi? Partinin önünü açıp, yenilenmeyi ve değişimi filizlendirmeniz gerekmez mi? Nasıl oluyor da siyasi başarısızlığa giden yollardaki tüm eksikliklerden siz bir şekilde muaf tutuluyorsunuz?
Bir diğer mesele, Sayın Kılıçdaroğlu’nun tehditvari dili.
Kılıçdaroğlu toplantıda, “Kongrelerden sonra partiyi televizyonlarda tartışır hale getiren olursa, kimse kusura bakmasın, göndereceğim” dedi. Bu söz İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’e söylenmiş gibi algılansa da ben, programın da hitap ettiği zümreyi göz önünde bulundurarak daha genel kapsamlı bir tehdit olduğunu düşünüyorum.
Sayın Kılıçdaroğlu, siz ve CHP aynı şey değilsiniz. Partilileriniz, sizin diktatörvari duruşunuz ve yanlış parti politikalarınız nedeniyle sizi eleştiriyor. CHP’yi tartışmaya açan yok. CHP’nin götürülmek istediği yönle ilgili bir sıkıntı var. İtiraz edilen nokta da bu.
Siz bunu görüyorsunuz ancak kendi koltuğunuz için net bir şekilde totaliter bir tutum sergilemeyi tercih ediyorsunuz.
Elbet birileri karşınıza geçip bu gerçekleri günün birinde yüzünüze vuracak. Bende o günü bekliyor olacağım.
Mustafa Sarıgül’ün acemiliği
CHP’nin Yerel Yönetimler Çalıştayına katılan ve eski belediye başkanı olan isim eski İzmit Büyükşehir Belediye Başkanı Sefa Sirmen’di.
Programı CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül tertipledi. Anlaşılan o ki, kurultayda Mustafa Sarıgül çok etkin bir göreve yazılacak. Muhtemeldir, MYK’da yer alacak.
Sarıgül, Sirmen’le olan dostluğuna binaen kendisini alıp doğrudan programa getirmiş.
İl Örgütünün burada bir etkisi yok.
Fakat Sarıgül, örgütçülük anlayışı adına ciddi bir hata yaptı. Erenkaya, Toker, Köse ve daha birçok belediye başkanı var CHP’nin. Bu isimler kendini ötelenmiş hissetti, tepki de gösterdi.
Eğer programın formatında eski isimler yer almayacaksa, Mustafa Sarıgül oluşabilecek bu negatif durumu öngörüp, Sirmen’i salona getirmemeliydi.
Dünden bu yana CHP kulisleri, “Neden sadece Sirmen geldi?” diye sorguluyor ve birçok iddia gündeme geliyor.
Ya Sirmen’i de getirmeyecektin, ya da partinin diğer belediye başkanlarını da formata aykırı olsa bile onore edecektin. Sirmen’e helal olan Erenkaya’ya haram mı?
Neyse, Mustafa Sarıgül’ün acemiliği diyelim.
Dış güçler
Dış güçler, dış güçler.
Bugüne dek defalarca hükümetin tiye alındığı ‘dış güçler’ meselesinin ne kadar ciddi olduğu günlerin içinden geçiyoruz.
Akdeniz’de sanki hiç yer yokmuş gibi, ABD’nin en büyük nükleer uçak gemisi USS Gerald R. Ford, doğalgaz sondaj gemimiz Abdülhamid Han Sondaj Gemimizin birkaç mil ötesine demirliyor.
Bu hamlenin ardından Türkiye Navtex ilan ediyor ve 16-20 Ekim tarihleri arasında Doğu Akdeniz’de tatbikat yapacağını duyurarak kibir abidesi ABD’ye meydan okuyor.
Yani bu dış güçler meselesine gülüp geçmeyin.
Kafayı kaldırın, dış basın taramaları yapın, devlet doktrinlerine göz atın ve analizinizi öyle yapın ve fikrinizi okuyarak oluşturun.
Gerisi kahvehane sohbetinden öteye gitmez. Millet de artık bunu yemiyor.
İpucu
Türk Milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı var olmalarını yegane koşulu olarak kabul etmiş, cesur insanların torunlarıdır. Bu millet hiçbir zaman hür olmadan yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk