Kandıra’daki asıl kriz
Kocaeli’ye yeni bir çöp tesisi yapılması uzun yıllara dayanan bir konu.
Hatırlıyorum; Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın göreve ilk seçildiği günlerde bir basın buluşması yapmış, İZAYDAŞ’ta 6 aylık çöp depolama alanı kaldığını ifade etmişti.
Bu nedenle de acele edilmesi gerektiğini, bir an önce kente bir çöp tesisinin kazandırılmasının ivediliğinin altını çizmişti.
Gelişen süreçte Büyükşehir, İZAYDAŞ üzerinden yeni formüller üreterek süreci krize dönüştürmeden, başarılı bir şekilde yürüttü.
KESİNLİKLE LAZIM
Bir kere şunu kimse inkar etmiyor: Bu kentin yeni bir çöp tesisine ihtiyacı var.
Zaten Büyükakın başkanlığında geçen 6 yılda da bu konular üzerine çalışmalar yapıldı.
Bildiğim kadarıyla Kocaeli Akademik Odalar Birliği de Dilovası ve Gebze’de ayrı iki yer önerdi.
Bugün en sonunda son dönemlerin ‘muhalif’ AK Partilisi Metin Külünk bile topa girdi.
“Önce Dilovası dediniz, sonra Körfez dediniz, peşine İzmit dediniz vazgeçtiniz. Şimdi de Kandıra diyorsunuz.”
Metin Külünk söyledi bunu.
Fakat Kandıra, zaten 6 yıllık bir hikaye.
6 yıldır çöp tesisinin yeri için Kandıra’nın seçeneklerden biri olduğu konuşuluyor.
NEDEN VAZGEÇİLDİ?
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin Kandıra özelinde art niyetli davrandığını düşünmüyorum. Ancak çöp tesisinin yapılması gündeme gelen diğer bölgelere neden yapılmadığı, neden Kandıra’nın seçildiğinin insanlara anlatılması lazım.
Örneğin AK Partili şehir plancısı Talha Kös’ün sosyal medya hesabından yaptığı açıklama var.
Talha Kös’ün aniden bu topa girmesini dikkat çekici bir gelişme olarak yorumluyorum. Bu ayrı bir konu.
Ancak Kös, bir bilgilendirme yapmış. Projeyi anlatmış.
Talha Kös’ün nezdinde birçok insan bugün meseleyi konuşuyor.
Konuşması gerekenler bu zamana kadar doğru düzgün konuşmadı.
Asıl kentin aktörleri, Kös’ün anlattıklarını anlatması gerekmez miydi?
İktidar neden yapılması gerektiğini, muhalefette de sorunları konuşması gerekirdi.
Ne iktidar ne de muhalefet konuşmayı beceremedi.
Mesela bugüne dek konuşması gereken en önemli, bilgili ve donanımlı isim; İZAYDAŞ Genel Müdürü Muhammed Saraç neden bilgi vermedi ya da bilgi verilmesine müsaade edilmedi?
ASIL KRİZ
Asıl kriz ise tam da bu: Anlatmak, konuşmak, bilgilendirme yapmak.
Kandıra’nın ve bölgenin insanı diyor ki;
6 yıldır bize tek bir bilgilendirme yapılmadı.
6 yıldır bize bir proje anlatılmadı.
6 yıldır muhtarlara elle tutulur bir bilgi verilmedi, onlar da kendilerine sorana anlatamadı.
Kandıra’nın insanı işte en çok buna alınıyor, buna güceniyor.
Çünkü kaale alınmadığını düşünüyor.
AK Parti’ye tulum çıkaran köyler, “Neden bizim yüzümüze bakan yok?” diye sorguluyor.
Sadece Büyükşehir Belediyesi de değil…
AK Parti de ilçe belediyesi de insanına bir şey anlatmıyor.
Geçtiğimiz dönemde bu adımlar atılsaydı ne olurdu?
Belki yine pazar günkü eylem olurdu.
Ancak bu kadar kalabalık olmazdı belki de.
İnsanlar tutunacak bir dal bulurdu.
Şimdi ise 12 Ağustos Pazartesi günü Namazgah Kültür Merkezi’nde ÇED toplantısı var.
Bakalım nasıl manzaralara şahit olacağız…
MEDYANIN SINAVI
Sosyal medyamda da yazdım, aynısını buraya da yazıyorum:
“Dürüst olmak gerekirse...
Pazar günü saat 17:30'da Kandıra Akçakese'deki çöp tesisi eylemi; bu kent için bir gazetecilik sınavıydı.
Nokta Gazetesi ve Nokta TV olarak biz de iki arkadaşımızla birlikte oradaydık.
Toplam 8 gazeteci ve 5 kurum bu haberi takip etti.
Yani demem o ki; bu kentteki kapitalist tatlı su solcularının gazetecilik naralarına, gazetecilik deyince mangalda kül bırakmayan kartondan kaplanların sözlerine aldanmayın.
Onlar kendini pazarlar, biz işimizi.”
GAZETEYİ BİZ YÖNETİYORUZ
Son olarak ise.
Nokta Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni benim.
Allah nasip etti, hasbelkader çalışıyoruz.
Birçok haberi gazetenin mutfağındaki arkadaşlarımızla konuşuyoruz.
Gündemimizi kendimiz belirliyoruz.
Nokta Gazetesi’nin sürmanşetine de manşetine de Cezmi Çiçek karışmıyor.
Bize bir gündem vermiyor.
Haber girdirip, çıkartmıyor.
Yönetim bende ve ekip arkadaşlarımda.
Bu hatırlatmayı yapmak istedim.
Kudüs Paktı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bir Kudüs ittifakından bahsetti.
Bahçeli, İslam ülkelerinin ittifakıyla ilgili bugüne dek çok fazla beyanatta bulunmamıştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta, “İsrail’e de gireriz” şeklindeki açıklamasının paralelinde Bahçeli’nin Kudüs Paktı vurgusu hayli dikkat çekici.
Mesele sadece İsrail ile Filistin meselesi değil.
Mesele tüm Orda Doğu’yu ilgilendiriyor. Çünkü yeni bir paylaşım planı yapıyorlar.
Bir kez daha Haçlıların Orta Doğu’ya egemen olunması isteniyor.
Çok büyük bir plan yapıldı. Ve o plan adım adım uygulanıyor.
İsrail’in Dışfitne Bakanı farkındaysanız Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yatıp, onunla kalkıyor.
Ve Türkiye bu paylaşım ve savaşın Orta Doğu ile sınırlı kalmayacağını, en nihayetinde bizim coğrafyamızın hedef olduğunun fazlasıyla farkında.
Tam da bu nedenle içimizdeki İsraillilerin sesi her zamankinden fazla çıkıyor.
Yazacak çok şey var.
Sadece izliyor ve görüyoruz.
Tarafımız belli.
Biz fitnecilerden değil, devletimizden yanayız.
İpucu
İkiyüzlü insanın dilinde tat, kalbinde fesat gizlidir.
Hz. Ali (r.a)