Kim bu teröristler?
...
Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, dün yine bir video yayınladı. “Kürtler” notuyla paylaşılan videoda, özetle, sosyal medyada kendisini hedef alan iktidara yakın hesapların, Kürtlere terörist muamelesi yaptığını söyledi.
İktidarın uzun süredir kullandığı “Altılı Masa’nın görünmeyen ortaklarının HDP ve PKK olduğu” propagandasının toplumda karşılığı da var ne yazık ki.
Sokak röportajlarında açıkça dile getirilen bu söylemin, çevremizde de benimsendiğini görebiliyoruz. Üstelik bunları dile getirenler sadece iktidar partilerinin seçmenleri değil. İktidara asla oy vermeyeceğini söyleyen çok sayıda seçmen de, bu propagandadan ciddi biçimde etkileniyor. Bunlar ya Muharrem İnce’ye oy vereceklerini ya da sandığa gitmeyeceklerini beyan ediyor.
Muhalefet çevrelerinde son zamanlarda “Ekonomideki bu kötü gidişata rağmen iktidar nasıl oluyor da hala yüzde 40’larda görünüyor?” sorusunun yanıtı aranıyor. Gazeteciler siyasetçilere, araştırma şirketi yöneticilerine, akademisyenlere bu soruyu mutlaka yönlendiriyor.
Sosyal yardım adı altında yoksullara yapılan ödemelerin kesileceği korkusundan tutun da, kamu ihalelerinden faydalanan yandaş iş çevrelerinin rant hesabına kadar çeşitli ekonomik gerekçelerden bahsediliyor.
AK Parti’nin 21 yıllık iktidarında milli ve dini değerler üzerinden beka korkusu yaratarak oluşturduğu ideolojik seçmenin sadakatinden dem vuruluyor.
Medyanın kontrol altına alındığı, haberleri hala televizyondan takip eden geniş kitlerinin alternatif sesleri duyamadığı anlatılıyor. Seçmenin zamanla devletle iktidarı bir ve aynı şeymiş gibi görmeye başladığı tespitleri yapılıyor.
İktidarın 21 yıldır aralıksız sürdürdüğü karalama kampanyası ile CHP’yi şeytanlaştırdığı, bu nedenle seçmenin CHP’nin içinde bulunduğu bir ittifaka oy vermeyeceği söyleniyor.
Devletin geçmişteki resmi ideolojisinin dindarlara yasaklar getirdiği, muhafazakarları devlet yönetiminden, bürokrasisinden uzak tuttuğu, dindar kitleleri yoksul bıraktığı, CHP’nin de bu resmi ideolojinin partisi gibi yansıtıldığı analizi yapılıyor.
Bunlar bir çırpıda saydıklarımız. Muhalefet, bu kitleleri anlamaya ve ikna etmeye çalışıyor.
Karşı tarafta ise muhalif seçmeni anlamaya, şikayetlerini dinlemeye, endişelerini, beklentilerini öğrenmeye dair hiçbir çaba yok.
Seçimi kendi saflarını sıklaştırarak ve EYT gibi, 3600 ek gösterge gibi, maaş zamları gibi, mülakatın kaldırılması gibi temelde ekonomik olan beklentileri karşılayarak kazanmaya çalışıyorlar. Yüzde 40’lardaki sadık seçmenlerine, bu tür manevralarla, rasyonel seçmenden yüzde 10 ekleyip ipi göğüslemeyi planlıyorlar.
İktidar muhalif seçmeni gözden çıkardığı için, onları teröristlerle iş tutan bir ittifaka oy verecek hainler gibi algılayıp, algılatmaktan da çekinmiyor.
Kılıçdaroğlu, Kürtlere terörist muamelesi yapıldığını söylüyor ama aslında Millet İttifakı’na oy verecek seçmene de aynı muamele reva görülüyor. Eğer bu seçmen, iddia edildiği gibi “PKK ile işbirliği içinde olan” bu partilere oy verecekse, ya haindir ya da bu ittifakı göremeyecek kadar olan bitenden bihaberdir.
Muhalif seçmenin kör cahil ya da terör destekçisi olduğuna mı inanıyoruz yani günün sonunda?
Yoksa buna inananlar mı cahil ya da inanmadığı halde bunu iddia edenler mi haindir?
Bugün Türkiye’de iktidara oy vermeyecek, doğal olarak muhalefet partilerinden birine oy verecekler, seçmenin en az yarısını oluşturuyor. Eğer vatandaşlarının en az yarısı bilerek ya da bilmeyerek terör destekçisi ise kapatalım bu ülkeyi gidelim.