67 yıldır dinmeyen acı… İnsanların Körfez’e koştuğu o günü anlattı
Cumhuriyet tarihinin en büyük deniz kazalarından biri olan "Üsküdar Vapuru faciası," Nuray Dinçer Büyükarman için hâlâ taze bir yara olarak duruyor. Büyükarman, babasını ve ablasını bu kazada kaybetmenin acısını, üzerinden 67 yıl geçmesine rağmen hâlâ hissediyor.

İzmit Tekel Başmüdürü olan Babası Şadan Dinçer, Annesi Ceyhan, ablası Zeynep ve ailenin evlatlığı Emine Gümüş ile birlikte, acı kazanın olduğu gün Üsküdar Vapuru'nda seyahat ediyorlardı. 1 Mart 1958'de, şiddetli lodosa yakalanan Üsküdar Vapuru, İzmit Körfezi'nde battı ve çoğu lise öğrencisi olmak üzere yaklaşık 400 kişi hayatını kaybetti.
HASTA OLDUĞU İÇİN VAPURA BİNMEDİ
O gün hasta olduğu için babaannesiyle evde kalan Nuray Dinçer babasını ve ablasını kazada kaybetti. Annesi ise körfezin soğuk sularında dört saatlik zorlu bir mücadele vererek hayatta kalmayı başardı. Büyükarman, vapurun battığı gün babası, annesi ve ablasının yazlık evlerinin bulunduğu Ulaşlı’ya gitmek için evden çıktığını belirtti. Kendisi rahatsız olduğu için babaannesiyle evde kaldığını ve ağabeyinin de basketbol antrenmanı nedeniyle yazlığa gitmediğini anlattı.
“İNSANLARIN DENİZE KOŞTUĞUNU GÖRDÜM”
O yıllarda deniz ulaşımının kara ulaşımından daha rahat olduğunu ancak vapurlar için tehlikeli boyutlarda olduğunu ifade eden Nuray Büyükarman, deniz ulaşımının tercih edildiğini ifade etti. Oldukça eski olan Üsküdar Vapurun değiştirilmesi için başta babası olmak üzere birçok kişinin şikayet dilekçesi yazdığını aktaran Büyükarman, “İnsanlar o dönem eşyalarını da vapur ile taşıyordu. O gün hasta olduğum için beni götürmemişlerdi. Ecel çekmemiş demek ki. O gün hava gayet sıcaktı. İzmit’te bugün yürüyüş yolu olan eski demiryolunun üzerinde tekel baş müdürlüğü lojmanında oturuyorduk. O gün ailem el salladı ve ayrıldık. Bir süre sonra bazı gürültüler çıkmaya başladı. Balkona çıktığım zaman koşan insanları gördük. İnsanlar o kadar kalabalık ki, deniz tarafına doğru koşuyorlardı. Fısıldaşmalar duydum ama ne olduğunu kimse söylemiyordu” dedi.
“ÇOCUKLARDAN ÖĞRENDİM”
Kazanın olduğu yıl 11 yaşında olan Nuray Büyükarman, kaza haberini arkadaşlarından öğrendiği ifade etti. Büyükarman, “Çocuk ağzında tutmaz. Vapur batmış annen baban içindeymiş diye arkadaşlarım bana söyledi. O zaman henüz akıbetleri belli değildi. O esnada İstanbul’da da radyo haberleri vermeye başlayınca telefonların ardı arkası kesilmedi. Birçok insan yola çıkarak geldi. Ablam ve babamın denizde öldüğünü öğrendik ama boğulma değil. İzmit Askeri hastanesine götürmüşler. Annem hala ortada yok. Annemden haber yok. Bari annem kalsın diye istekte bulunuyorum. Sabaha karşı 4 gibi kimse uyumuyor.
“KURTARAN GEMİSİNE RASTLIYOR”
Ceyhan bulunmuş diye büyükannemin feryadını duydum. Annemi Derince açıklarında donanmaya ait Kurtaran Gemisi kurtarıyor. Gemiye annem kendisi rastlıyor. Annemi dalgalar o tarafa atınca silüet şeklinde hatırlıyor. Dar koridorlardan geçiyor, sonrasını hatırlamıyor. Uyandığı zaman her bir parmağını bir bahriyelinin ovduğunu söylerdi annem. Müthiş derecede su yutmuş. Bütün suları çıkarmışlar. Sular yerden paspas ile alınıyormuş. Vücudunda çok sayıda cam çiziği varmış” dedi.
“HEM BABAMLA ABLAMA ÜZÜLDÜK HEM ANNEME SEVİNDİK”
Annesinin kazada yaşadığı olayları aktaran Büyükarman, “Denizin üzerinde vahşet bir durum vardı diyordu. Çok kişi anneme tutunmaya çalışmış. Artık çare yok. Beni çekiyorlardı diyordu. Bir kadının bilezikleri annemin her tarafını çizmiş. Uzun bir süre hastanede kaldı annem. O gün hem babam ve ablama üzülürken bir yandan da anneme sevindik.
“UZUN YILLAR KAZANIN İZLERİ DURDU”
Annem 3 çeşit şey yaşadığını söyledi. Büyük bir mücadele. Annemin en hatırladığı nokta kaptan Mehmet Aşçı. Rahmetli Kaptan annemi tanıyordu. Devamlı gidip geldikleri için tanışıyorlardı. Ailecek de görüşüyorlardı. Kaptan annemin yanına gelip Ceyhan Hanım çok büyük bir sıkıntı var. Dümen kopuk yanaşamıyorum dalgalara bıraktım demiş. Bir sen bir ben kaldım demiş. Onu duyunca annem paltosunu giyip hazırlık yapıyor. Uzun boylu bir kadındı. Çok iyi bir yüzücüydü. Kaptan annemin yanından ayrılıp kaptan köşküne gidince o alanın gemiden kopup denize düştüğünü görüyor. Balıkların arasında çıkmış kaptan. Kaptan köprüsüne ben atlayacaktım diyor. Gemi sular altında kalınca bulunduğu yerin camını dirsekleri ile kırmaya çalışıyor annem. Uzun yıllar kollarındaki izler durdu.
“ABLAMIN GÖZLERİ CAM GİBİ OLMUŞ”
O esnada babam insanlara can simidi dağıtmak için annemin yanından ayrılıyor. Babam gidince ablam da arkasından yürümüş. Annemin babamı gemide son görüşü o zaman. Suyun çok büyük bir enerjisi varmış. Allah yardım ediyor annem suyun üzerine çıkıyor gemi battıktan sonra. O manzaran çok kötüydü diyor. Donarak ölenleri gözlerinden anlıyor. En çok da su üzerinde okul şapkası yer alıyormuş. Babamla ablamın seslendiğini görüyor. Daha sonra yanlarına gidiyor. Bir simidin etrafında kalıyorlar. O esnada bir uçak geçiyor. Uçağın geçtiğini görünce babam anneme merak etme kurtarılacağız keşif yapıyorlar demiş. Daha sonra annem ablamın öldüğünü anlıyor. Gözleri cam gibiydi derdi. Babam da durumu anlayınca Zeynep’i kaybettik demiş. O sırada gelen kaba bir dalga annemle babamı ayırıyor. Daha sonra gemiden kopan bir kapı annemin önünde duruyor. O kapı annemi kurtarıyor. Kapının üzerine yüzükoyun yatıyor. Uzun bir süre suda kalıyor. Şans eseri kurtaran gemisine rastlıyor.
“MENDERES PEK SICAK KARŞILANMADI”
Kazanın sorumluları için halkta bir galeyan oldu. Buna tahammül edemeyip travma yaşayan çok insan oldu. Kaza sonrası herkes kaptanın üzerine gitti. Annem en çok da kaptan ailesine üzüldü. Kaza 1 Mart’ta oldu cenaze 3 Mart’a askeri tören ile oldu. Adnan Menderes de geldi. Pek sıcak karşılanmamıştı” ifadelerini kullandı.
Değerli NoktaGazetesi.com.tr okurları,
NoktaGazetesi.com.tr ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da NoktaGazetesi.com.tr sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar NoktaGazetesi.com.tr yorum alanında paylaşılamaz.
NoktaGazetesi.com.tr yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, NoktaGazetesi.com.tr bu sorumluluğu üstlenmez.
NoktaGazetesi.com.tr'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.