Arzu Erkan: Tüm sendikalar grev yasağının karşısında tutum almalı

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Arzu Erkan, iktidar tarafından getirilen grev yasakları konusunda görüşlerini dile getirdi. Erkan, “Tüm sendikaların yasağın karşısında tutum alması gerekiyor” dedi.

Arzu Erkan: Tüm sendikalar grev yasağının karşısında tutum almalı

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Arzu Erkan Nokta TV ekranlarında yayınlanan Şehrin İçinden programına konuk oldu. Nokta Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Cansu Kızılkaya’nın sorularını cevaplayan Erkan, grev yasakları konusunda değerlendirmede bulundu.

22 YILDA 21 TANE GREV...

İşte Erkan’ın konuşmasından satır başları: “AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana 22 yılda çeşitli iş kollarında 21 tane grev yasaklandı. Ve grev yasaklarından zarar gören 200 bin işçi var. Adına erteleme diyorlar. “60 gün süreyle ertelendi” deniyor. Ama herkes biliyorki 60 günün ardından maalesef ki sendikalara yüksek hakem kurulu dayatılıyor. O yüksek hakem kurulundanda nasıl kararlar çıktığını biz TÜPRAŞ örneğinden biliyoruz. Bakın TÜPRAŞ’ta sanıyorum 2010 toplu sözleşmesiydi. Toplu sözleşme yüksek hakem kuruluna gitmek zorunda kalmıştı ve yüksek hakem kurulundan KOÇ’un verdiği teklifin bile gerisinde gerçekten bir sefalet örneği 3 yıllık bir sözleşme çıkmıştı.

“YOKSULLUĞUN KUCAĞINA İTTİNİZ”

Şunu yapıyolar aslında. Bu iktidar aslında ne yapacağını gizleyen bir iktidar değil. Ama mesela şu. Bizim işçi dostlarımıza, işçi kardeşlerimize yeniden bir şeyi göstermeye ihtiyacımız var. Bu iktidar ve onun Hazine ve Maliye Bakanı Orta Vadeli Programı ile aslında şunu söyledi. 2025 bütçesinde de bu yerli yerine oturtuldu. Çeşitli bakanlıklar ve bunlara ayrılan kaynak açısından söylüyorum. Ne dediler? “Enflasyonun kaynağı ücret artışları. Ücretler artmazsa enflasyon artmaz.” Ne oldu? 2024 yılında siz asgari ücrete zam yapmadınız. Ama enflasyon artmaya devam ediyor. Emekçileri yoksulluğun kucağına ittiniz. Sefaletin kucağına ittiniz. Ama enflasyon artmaya devam etti. Bakın biz o dönem şunu söylemiştik. Dedik ki “enflasyonun kaynağı ücretler değil.” Hatta sadece bizde söylemiyoruz.

“GREV YASAKLARININ NEDENİ BU...”

IMF ‘enflasyonun artışında işçilik maliyetleri yüzde 1 bile değil’ diyor. O zaman enflasyonun artışının bir kaynağı olması lazım. Bu kaynak ne? Şirketlerin astronomik karları. Şimdi siz şirketlerin astronomik karlarına müdahale etmeyeceksiniz. Bakın grev yasaklarının tam nedeni de bu. Ne demişti 2018’de TÜSİAD patronlarının karşısına çıktığında Recep Tayyip Erdoğan. “Biz OHAL’den istifade grevlere izin vermiyoruz” demişti. Doğru söylüyor. Ama sadece OHAL’de grevlere müdahale etmediler. İktidarları döneminde 22 yılda 21 tane greve müdahale ederek aslına bakarsanız işçilerin özgür toplu pazarlık haklarını ellerinden aldılar. Türkiye’deki ücret ortalamasının asgari ücret seviyesine inmesini sağladılar.

“TÜPRAŞ’TA ORTALAMA ÜCRET 60 BİN LİRA”

Bu kentteki emekçiler bilir. Neye öykünürdü güvencesiz asgari ücretlere çalışan işçi kardeşlerim. “Bir şans bulsam da ben bir kamu işletmesine kapağı atsam.” Mesela askeri tersane, sınavlarına girip kazanma hayalleri, iş başı yapma hayalleri. Ya da neye öykünürdü TÜPRAŞ’ta çalışmaya öykünürdü. Bakın önümüzdeki günlerde kamu toplu iş görüşmeleri başlayacak. 800 bin işçiyi ilgilendiriyor. Kamu işçileri yoksulluk sınırının yarısı kadar bile ücret almıyorlar. Peki girmek için bütün emekçilerin birbiriyle yarıştığı TÜPRAŞ’ta ortalama ücretin kaç olduğunu biliyor musunuz? Ortalama ücret brüt 60 bin lira. Bakın bunlar brüt rakamlar. Korkunç bir durum aslında. Bu şeyi gösteriyor. Türkiye’nin en çok kar eden en büyük işletmesinde bile ücret seviyesinin bu olmasının tek bir sebebi var.

“SENDİKALAR YASAĞIN KARŞISINDA TUTUM ALMALI”

O da bu iktidarın patronlar lehine her toplu iş sözleşmesine müdahale etmesi. Ücretleri baskılaması. Biz ilk andan itibaren bu grev yasaklarının karşısında tutum alan bu yasak Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırıdır, Anayasa’ya aykırıdır diyen Birleşik Metal-İş Sendikası ve üyesi işçilerin yanında yer aldık. Sadece biz değil. Bütün sendikaların bu yasağın karşısında tutum alması gerekiyor. Bu yasak sadece metal işçilerine ve Birleşik Metal-İş Sendikası’na değil. Bütün iş kollarında ücretler bu seviyeye gelmişse eğer işçiler artık özgür toplu pazarlık yapamıyorsa eğer işçiler insanca yaşayacakları ücretleri elde edemiyorlarsa insanca yaşayacak çalışma koşulları sağlayamıyorlarsa bunun nedeni toplu iş sözleşmelerine yapılan müdahalelerdir.

“METAL İŞÇİSİ KAZANIRSA...”

Bu kentteki ve bu ülkedeki bütün işçilere seslenmek istiyorum. Eğer düşük ücretlere mahkum edilmek istenmiyorsak eğer asgari ücretin ve tüm ücretlerin yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını istiyorsak eğer vergide adalet istiyorsak eğer kamu işçisi biz yoksulluğun yarısı kadar bile ücretlere mahkum olmak istemiyoruz diyorsa Petrol-İş Sendikası TÜPRAŞ dahil 68 iş yerinde toplu iş sözleşmeye oturacak. Bunların 15 tanesi bizim ilimizde. O zaman Petrol İş dahil olmak üzere sendikalar, sendikalı işçiler sendika ayrımı yapmadan metal grevine sahip çıkmak zorunda. Metal grevinin etrafında kenetlenmek zorunda. Metal işçisi kazanırsa Gölcük Donanma işçisi kazanacak. Metal işçisi kazanırsa TÜPRAŞ işçisi kazanır. Metal grevleri ile dayanışmak bütün konfederasyonların görevidir. Bütün işçi sınıfının görevidir.”

Kaynak: Gülşah Yücel Ay
Arzu Erkan TÜPRAŞ Recep Tayyip Erdoğan