Çanakkale cephesindeki “hoşaf” yalanı!

Çanakkale Savaşı’nda Mehmetçiğin açlığı mahkum edildiği ve kuru ekmek ve hoşafla savaşmak zorunda kaldığı hurafesi kocaman bir yalandan ibaret. İşte Mehmetçiğin o günlerdeki durumu…

Mehmetçik, 18 Mart 1915’te Çanakkale’yi geçmeye kalkan dünyanın en güçlü donanmasını boğaza gömdü. Binlerce şehidin kanıyla yazılan zafer, dünya tarihinin dönüm noktası oldu. Cumhuriyete giden yolda atılan ilk adımlarından biri, 110 yıl önce, "Çanakkale geçilmez" diyen Mehmetçiğin verdiği büyük savaş. Başta Mustafa Kemal olmak üzere, o kahramanlarımız olmasa tarihin nasıl şekil alacağını kestirmek güç. Çanakkale savaşı sadece bu ülkenin tarihini değil, pek çok ülkenin tarihinde de çok önemli bir dönüm noktası.

Çanakkale cephesindeki “hoşaf” yalanı! - Resim : 1

Çanakkale Savaşının önemini anlatmaya benim ne dimağım yeter, ne de bu ekranın süresi… Ama ne hikmetse biz bu kahramanlık destanının için boşaltmak için elimizden geleni yapıyoruz. Türlü türlü hurafeler, saçma sapan anlatımlar, olmayan bir sürü şeyi sanki olmuş gibi göstermeler, daha neler neler…

Nerden çıktı, kim uydurdu bilmiyorum ama şu Çanakkale Savaşı’ndaki o meşhur menü var ya, işte saçmalık dediğim bu, hatta saçmalığın dik alası… Çanakkale’de Mehmetçik açlığa mahkum olmuş, kuru ekmek, çorba, hoşafla beslenmiş ya…

O malum yemek listesini hepiniz biliyorsunuzdur. Listeyi okuyunca hepimizin için cız ediyor, pek çok öğün boş geçiliyor. Kuru ekmek ve üzüm hoşafından ibaret bu “ibretlik” liste, hepimizin yüreğini acıtıyor.

Çanakkale cephesindeki “hoşaf” yalanı! - Resim : 2Bizlerde her yıl Çanakkale şahitlerinin anısına kuru ekmek yiyip, hoşaf içiyoruz. Şehitlerimizi anmak elbette güzel, ebette çok onurlu ama böyle saçmalıklar olmaz.

O çok meşhur yemek listesi koskocaman bir yalan, uydurma. Çanakkale Savaşında hiçbir asker açlık çekmedi. Hiçbir birlik erzak sıkıntısı çekmedi.

Askeri arşivlerde Çanakkale Savaşı ile ilgili tonlarca belge var. O belgeler içinde askerin nasıl giydirildiğine, silahına ve iaşesine kadar her bilgi mevcut. Ama hiçbir belgede o uyduruk liste yok.

Hoşaf içtiği söylenen 43. Alay 1. Piyade Taburu 1. Bölük var ya, aslında o da yok. Çanakkale Savaşı’nda böyle bir birlik bile yok. Birde tarih olarak 1917 yılında bahsederler. İşin acı tarafı ise Çanakkale Savaşı 1915 yılını Aralık ayı sonlarında bitmişti.

Çanakkale Savaşı'nda askerlerimiz hiç açlık çekmediği gibi, onlara sık sık etli yemek verilmekteydi. Savaş şartları altında öğün atlamış birliklerimiz dışında, yemek sıkıntısı hiç çekilmedi.

Dönemin önemli gazetelerinden İkdam gazetesi 16 Temmuz 1915 tarihli sayısında bakın Çanakkale cephesini nasıl tarif ediyor;

“Bugün İstanbul’dan hareket eden bir zat, savaş alanının hangisine gidecek olursa olsun, güzergâhında çok sayıda erzak ambarları ve bu ambarların dâhilinde, sundurmalarında, civarında yığılmış erzak çuvallarının, yağ tenekeleri ile fıçılarının âdeta birer tepe teşkil ettiğini görür. Seyahatine devam ettikçe gece gündüz yollarda kıtalara çay, ayran, ekmek veren askerî çayhanelere, erzak kafilelerine rast gelir. Arabalarla, develerle taşınan, hiçbir zaman arkası kesilmeyen erzak kafileleri tamamen orduya gider. Bu yüksek himmetler sayesinde ordumuz muharebede iaşe hususunda zerre kadar sıkıntı çekmemektedir.”

Çanakkale cephesindeki “hoşaf” yalanı! - Resim : 3Erzak ve gıda maddeleri cephe gerisine kadar getirilmiş ve her gün düzenli olarak belirlenen miktarda malzemenin dağıtımı gerçekleştirilmişti. Çanakkale’de bir askere ortalama şu miktarlarda erzak verilmişti: 900 gram ekmek, 250 gram et, 150 gram bulgur, 20 gram zeytinyağı, 20 gram tuz, 9 gram sabun.

Osmanlı Genelkurmayı da Çanakkale Cephesi’nde iaşe durumunun gayet iyi olduğunu, hatta birinci siperde muharebe eden nefere kahve ikramı bile yapıldığını resmi yazıyla bildirmişti.

Cephedeki tek sorun aslında yemek kıtlığı değil, var olan yemeklerin soğuması ve dökülmesi sorunuydu.

Düşmana açık hedef olmamak için fırınlar mümkün olduğu kadar cephe gerisine, vadilerin içine kurulmuştu. Burada pişen yemeğin karavana ile cepheye taşınması esnasında soğuması, dökülmesi veya top atışlarından dolayı içlerine çerçöp ya da toz kaçması sorundu.

Çanakkale cephesindeki “hoşaf” yalanı! - Resim : 4Şartlar elverdiğince askere günde en az iki öğün olarak iki üç çeşit yemek dağıtılıyor; çay, kahve ve sigara eksik olmuyordu. Kuru üzüm ve kuru fındık gibi çerezlerin dağıtıldığını da yine askeri kayıtlarda mevcut.

Size illa bir yemek listesi lazımsa hemen onu da vereyim.

Çanakkale Cephesi’nde teğmen rütbesiyle katılan ve şehit olan İbrahim Naci’nin günlüğünde askere verilen yemekleri yazmış. Bakın o listede neler var;

“1 Haziran 1915: İaşe pek mükemmeldi. Bazen asker günde üç defa yemek yiyordu.

14 Haziran 1915: Akşam 6.35’te askere fasulye yemeği dağıttırdım. Bu yemek pek leziz olmuştu.

16 Haziran 1915: Öğle yemeğini fasulye, papara hoşaf olarak yedim. (…) Akşam yemeğini fasulye, pilav ve hoşaf olarak yedim.

19 Haziran 1915: Öğle yemeği semizotu, ciğer yahnisinden ibaretti.”

Evet hoşaf var ama sadece hoşaf değil…

Çanakkale cephesindeki “hoşaf” yalanı! - Resim : 5

Bunun yanında yine savaştan kalan pek çok günlükte benzer listeler, yemeklerle ilgili çok sayıda bilgi mevcut.

Maalesef dedikodu tarihçiliğin çok alıştırıldık. Birilerinin uydurduklarını tarihi gerçeklik diye öğrendik, öğretildik. Merak edip iki kitap okumaktan yoksun kalınca cahilliğimize yenildik.

Tarihimiz en önemli savaşlarından biri olan Çanakkale Savaşı şehitlerimizi anmak için hoşafa ihtiyacımız yok. Mehmetçik, tarihin en şanlı ve mukaddes zaferlerinden birini armağan etmişti ülkesine. Bunun gurur yeter bize.

Ruhları şad olsun…

Kaynak: Hüseyin Davutoğlu
Çanakkale Savaşı Mustafa Kemal Atatürk Kocaeli
Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız