Prof. Dr. Mustafa Sarı: 40 yıl hiçbir şey yapmazsanız, bir yılda yapalım derseniz temizleyemezsiniz

Kocaeli Haber - Marmara Denizi son yıllarda belirli aralıklarla müsilaj sorunuyla karşı karşıya kalıyor. Marmara Denizi’ne kıyısı bulunan şehirler arasında ise müsilaj sorununun sorumluluğuna dair tartışmalar yaşanıyor.

MARMARA’YI TAKİP EDİYOR

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı bu süreçte Marmara Denizi’ni yakından takip eden ve yerinde açıklamalarıyla soruna dikkat çekmeye çalışan bir akademisyen. Hem olabilecekleri önceden söylüyor hem de yapılması gerekenleri. Prof. Dr. Mustafa Sarı, Nokta Gazetesi’ne Marmara Denizi’nin durumunu, müsilajın nedenlerini ve yapılması gerekenleri anlattı.

“DENİZE BAKTIĞIMDA DENİZ TAM TERSİNİ SÖYLÜYOR”

Prof. Dr. Mustafa Sarı, siyasi tartışmaların gereksiz olduğunu ve herkesin ne yaptığının kolayca tespit edilebileceğini dile getirdi. Sarı, “Bir kere bu tartışmaların dışındayım, hangi belediye başkanı kim ne demiş, bunlarla ilgilenmiyorum. Ben tartışmanın dışında denize bakıyorum, herkes atıklarını mükemmel arıttığını iddia ediyor ama ben denize baktığımda deniz tam tersini söylüyor. X belediyesi C Belediyesi değil burada sorun, belediyecilik anlayışı değişmesi gerekli. 7 il var çevrede, ev atığının ancak 51.7’sini arıtıyoruz. 2 kişiden 1’inin atığı arıtılmıyor demek bu. Herkes kendi kayıtlarına baksın, çağırsın su işleri müdürü ne kadarı ön arıtmadan geçiyor ne kadar ayrıştırılıyor baksın kendi şartlarına oradan kontrol etsin.

“TEK BİR ŞEYİ KONTROL EDEBİLİRİZ: KİRLİLİK YÜKÜ”

Müsilajın nedenlerine ve mücadele yöntemlerine vurgu yapan Sarı, “Müsilaj; deniz sıcaklıklarındaki artış, Marmara’nın orijinal yapısıyla ilgili durağanlık ve kirlilik, bu durumu üçlü felakete dönüştürüyor. Deniz sıcaklıklarını kontrol edemeyiz, durağanlığı değiştiremiyoruz. Tek bir şeyi kontrol edebiliriz o da kirlilik yükü. Kirlilik yükünü azaltmadığımız sürece mücadele edemeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

“AKLIM ALMIYOR”

Kamuoyunda müsilaj sorununa çağdışı bakan yöneticiler olduğunu dile getiren Sarı, “Birbirimize suç atmaktan vazgeçelim, bunun bir yararı yok. Bazı belediyeler hala derin deşarjı savunuyor. Yani arıtmaya gücünüz yetmemiş olabilir ama Marmara’da arıtılmadan suları denize verelim, alttaki akıntılar Karadeniz’e götürsün demek aklımın alamadığı bir şey benim. Belediye bunu savunuyorsa partisinin önemi yok, bizim ta 1940’lara dönüp ekoloji nedir doğa nedir dememiz gerekiyor.” dedi.

“TERCİH MESELESİ BU”

Arıtma tesislerinin maliyetinin belediyeler için yüksek olup olmadığı sorusunu yanıtlayan Sarı, “Belediyelerin yaptığı hangi hizmet maliyetsiz? Parklar, sosyal donatılar yapmak maliyetsiz mi? Çevre düzenlemesi de maliyet, park yapmak da maliyet, köprü de maliyet. Burada mesele tercih meselesi, biz hala denizin kirleneceğine inanmıyoruz. Yok ya temizler kendini diyoruz, bu çağdışı bir anlayış halen şu anki anlayış bu üzgünüm ki böyle. Önceliklendirmeyle ilgili bu tamamen.” tespitinde bulundu.

“40 YILDIR PARAYI NEREYE HARCADIYSANIZ ŞİMDİ BURAYA HARCAYACAKSINIZ”

Müsilajın bugün oluşmuş bir sorun olmadığını, geçmişten bugüne biriken yanlışların sonucu olduğunu belirten Sarı, “Tabi siz 40 yıl hiçbir şey yapmazsanız, bir yılda yapalım derseniz temizleyemezsiniz. 40 yıldır Marmara’yı foseptik gibi kullanırsanız Marmara da sizinle yaşayamıyorum derse yapacak ne var? 40 yıldır nereye para harcadıysanız şimdi buraya harcayacaksınız. Kamuoyundan yüksek derecede bilgi sahibi olmasını bekleyemiyoruz ama görevliler bunun farkında olmalı.” dedi.

“DİPTE OKSİJEN KALMADI”

Müsilajın Marmara Denizi’ndeki canlı hayatına etkisini anlatan Sarı, “Müsilaj arttıkça şu anda bu kirlilik yükü yüzünden dipte oksijen kalmadı, bu canlılar nasıl yaşayacaklar? Müsilajın binde biri yüzeye çıkıyor, çoğu dibe çöküyor. Dipte deniz çayırları, midyeleri, süngerlerin üzerini battaniye gibi örtüyor.” diyerek durumun vahametini ortaya koydu.

“BURALARA KİM GİDECEK?”

Son olarak ise müsilajın Marmara Denizi’ne kıyısı olan şehirlerin ekonomisine vereceği zarardan bahseden Sarı, “En büyük zarar orada ama onun dışında deniz sektörü var. Ağ atıyorlar bir şey alamıyorlar, çoğu iç turizme hizmet eden oteller, pansiyonlar eğlence merkezleri bunlara kim gidecek? Bunlar için şimdiden tedbir alınmalı.” diyerek açıklamaları sonlandırdı.