Zeynep Aydın Sudan’dan Tahir Büyükakın ve Ekrem İmamoğlu tartışmasına yorum!
DEVA Partisi Kadın Çalışmalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Aydın Sudan gazetemize yaptığı ziyarette son günlerde siyasette yeniden alevlenen “ahmak davası” tartışmlarına cevap verdi.
Siyasette zaman zaman tartışılan “ahmak davası” tartışması geçtiğimiz haftalarda boyut atladı. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu arasında da polemiğe neden olan süreç kapsamında DEVA Partisi Kadın Çalışmalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Aydın Sudan açıklamalarda bulundu. Nokta Gazetesi’ne yaptığı özel açıklamada siyasetin dilinin ve üslubunun değişmesi gerektiğini ifade eden Sudan, “bir siyasetçi olarak Ekrem İmamoğlu, ahmak kelimesi ile gündeme gelmemesi gereken bir siyasetçi. Tahir Büyükakın’ın da kalkıp bir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak ona aynı hatayla cevap vermesi vahim tecrübe olmuş” dedi.
“GENEL BAŞKANIMIZ KOCAELİ’YE OLAN TEVECCÜHÜNÜ GÖSTERDİ”
Gerçekleşen ziyaret kapsamında açıklamalarda bulunan Sudan şu ifadelere yer verdi: “Genel başkanımız sağ olsun Kocaeli’ye olan teveccühünü gösterdi. 2 MKYK üyemiz var. Seçim sürecinde de Kocaeli’ye çok sık geldi. Bir yıl içerisinde yaklaşık 5 defa geldi. Bu Kocaeli’ye verdiği önemi gösteriyor. MKYK’ya da kuruculardan birini layık görmesi bizleri onurlandırdı. Kocaeli teşkilatlarına vermiş olduğu değeri somut bir şekilde gösteriyor. Biz de bilgi, birikim ve çalışmalarımız doğrultusunda başkanlarımız ve teşkilatlarımız ile elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz.
“ANKARA SİYASETİ VE YEREL SİYASET FARKLI”
Üç haftadır Ankara’dayım. Ankara siyaseti ve yerel siyaset tabi ki farklı. Ben zaten genelden yerele gelmiştim. Tekrar yerelden genele giden biriyim. Dolayısıyla Ankara benim çok yabancı olduğum bir yer değil ama bürokrasi kısmında yabancı olmadığım bir yer. Siyaset kısmında tabi ki yabancı olduğum bir yer. Şu an için çok büyük farklılıklar görmedim. Ama bazı yorumlamaların farklılıkları tabi ki var. Biraz daha doğusu ile batısındaki, güneyi ile kuzeyi arasındaki dengeyi sağlayarak, bütünleyici ve kapsayıcı bir şekilde gitmek gerekiyor Ankara siyasetinde. Ona özen göstermeye çalışıyoruz. Zaten parti politikalarımız da bunun üzerine kurulmuş. Tamamen ülkenin dil, din, ırk, mezhep farklılığı ve cinsiyet farklılığı gözetmeksizin bir bütün halinde çalışmaya odaklandı partimiz.
“BÜTÜN BUNLARIN ÖNGÖRÜSÜNÜ 4 YIL ÖNCE DİLE GETİRDİK”
Geldiğimiz noktada tüm siyasi partilerin bizim 4 yıl önce söylediklerimizi geriye alması da çok enteresan. Kayyum meselelerinden tutun, sosyal politikalara, Sayın Bahçeli’nin çıkışına kadar tutun bunların öngörüsünü zaten biz 4 yıl önce dile getirmiş, bununla ilgili de 22 tane eylem planı gerçekleştirmiştik. Bu eylem planlarında başta Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm bakanlıklara, bakan yardımcılarına, muhalefet partlerine, herkese gönderdik. ‘Çalışmayı yaptık, bizde kalsın’ demedik. Bunlar ülkenin menfaatine olan şeyler. Biz ülke için var olmuş bir partiyiz. Bunu her seferinde dile getirdik, gösterdik.
“AMELİ İLE NİYETİ BİR OLAN TEK PARTİYİZ”
Eylem ve söylemi ile bir olan başka bir parti görmüyorum. Söylemi başka, eylemleri başka oluyor. Buna örnek mesela Bahçeli’nin çıkışı. Bir kere dış politiyla yorumlamak lazım. Çevredeki komşularla olan ilişkilerimize bir bütün olarak bakmak lazım. Dünya siyasetini de içine katarak yorumlamak lazım. Dolayısı ile buna topyekün bir bütün olarak bakmak gerekiyor. Ülke anlamında bazı noktalarda sıkışmışlık var. Bu da bizim jeopolitik konumumuzdan dolayı bizi doğrudan etkiyelen bir faktör. Sayın Bahçeli’nin çıkışını anlamış değiliz. Bunu anlatacak kişi de kendileri. Çünkü yaptıkları ile söylemleri tezat. Şu an partilerin çoğunun ameli ile niyeti farklı. Ameli ile niyeti bir olan tek partiyiz şu an. Bu konuda altına da imzamızı atarız.
“İFTİRALAR ATTILAR, MONTAJ VİDEOLAR İLE ÇALIŞMALAR YAPTILAR”
Biz ülkenin dil, din, ırk ve mezhep ayrımı yapılmadan yönetilmesi, temel haklar ve özgürlükler çerçevesinde bir bütün olarak bir araya gelmesini savunurken bizi soyut, hiç görmedikleri somutlaştıramadıkları bir şekilde vurmaya çalıştılar. İftiralar attılar, montaj videolar ile birtakım çalışmalar yaptılar. Bunu yapanların şimdi kalkıp da ötekileştirdikleri, terörist olarak ilan ettikleri kişiyi meclise çağırmaları, onları muhatap almalarının resmi kanıtıdır. Artık benim muhatabım diyemez. O kapıyı kapattı. DEM Parti bize göre siyasi temsiliyeti olan, seçilmiş, milletvekilleri olan bir siyasi parti. Korkularınız, kaygılarınız varsa meclise sokmayacaktınız. Soktuysanız da ona göre hamlelerinizi yapacaksınız. Biz böyle düşünen ve hareket eden bir partiyiz.
“CUMHURBAŞKANININ SOMUT BİR AÇIKLAMA YAPMAMIŞ OLMASI SORU İŞARETİ”
Ötekileştiren ve kabul etmeyen Milliyetçi Hareket Partisi, DEM Parti’yi de meşrulaştırarak, ‘DEM Parti grubunda gelsin konuşsun’ dedi. Bahçeli burada ne yaptı? Öcalan’ı muhatap alıyorum, umut hakkı verilsin dedi. Bunu Bahçeli’ye yaptıran ne? Onu sormak lazım. İktidar ortağı bunu söylerken cumhurbaşkanının hala somut bir açıklama yapmamış olması büyük bir soru işareti. Ülkenin güvenliği ile ilgili konular alelade yorum yapılmaması gereken noktalar. Ülkeyi ve ülke vatandaşlarını doğru bilgilendirmek adına bazı açıklamaları biraz daha fazla yapmaları gerekiyor. Cumhurbaşkanından hala Bahçeli’nin söylemlerine bir cevap gelmedi. Bizde de bir soru işareti oluşuyor, ‘Cumhurbaşkanı ile Bahçeli arasında bir problem mi var?’
“BİZİM VEKİLLERİMİZ SAYESİNDE GERİ ÇEKİLDİ”
Erken seçim ülkenin menfaatine ise DEVA Partisi her zaman ülkenin menfaatinin yanında olacaktır. Şu an ülkede hadsafhada vatandaşından, siyasetçisine, kamuoyuna, bürokratlarına, iç ve dış yatırımcılarına kadar güvensizlik almış başını gitmiş durumda. Etki ajanlığı çok tehlikeli bir şeydi. Bizim çalışkan vekillerimiz sayesinde geri çekildi. Ben bizim vekillerimizi sınıfın çalışkan öğrencileri olarak adlediyorum. Bulundukları yerin gerçekten hakkını veriyorlar. Bu etki ajanlığı tüm partilerin gözünden kaçmış. AK Parti, torba yasa içinde bunu sıkıştırmış. ‘Senin, benim yaptığım eleştiri devlete karşı suç unsuru teşkil ederse ben seni içeri atarım. Seni vatan hainliğinden yargılarım’ diyor. Ne kadar ucu açık bir şey.
“SİYASETTE KADIN OLURSA SİYASETİN DİLİ VE ÜSLUBU DEĞİŞİYOR”
Biliyorsunuz Kadın Politikaları Başkanlığı bana verildi. O alan ile ilgili yapılabilecek yıllık planlamaları ve teşkilatların yapısını oluşturuyoruz. Bölge koordinatörlerimizi yapıyoruz. Normalde 7 bölgeydi ben 15 bölgeye çıkardım. Biraz daha farklı bir yol izledim. Tamamen yeni bir stil ortaya koymaya çalışıyoruz. Bizim kadınlarımız 2-3 saattir mesafede hareket edebiliyorlar. Yemekti, çocuktu bazı sorumlulukları var. İster istemez Türkiye şartlarına göre siyasetin zeminini de hazırlamak lazım ki kadınlarımızı da siyasete çekelim. Biz onlara göre uyarlamazsak, onlar bizim sistemimize uysun diye beklersek olmuyor. Siyasette ne kadar çok kadın olursa siyasetin dili ve üslubu da o kadar çok değişiyor.”
“BÜYÜKAKIN’IN İMAMOĞLU’NA AYNI HATAYLA CEVAP VERMESİ VAHİM”
Son zamanlarda siyasette yeniden gündeme gelen, “ahmak davası” tartışmaları hakkında da konuşan Sudan, “Biz iktidarıyla, muhalefetiyle biz siyasetin dilini ve üslubunu değiştirmesinden yanayız. Düzgün bir siyasi üsluptan yanayız. Bu ana muhalefet partisinde de olsa iktidarda da olsa yanlışsa yanlıştır. Siyasetçiler rol model oluyor ve kamuya açık eleştirilebiliyor olma hakkı var. Türkiye’nin gündemine oturmuş bir siyasetçi olarak Ekrem İmamoğlu, ahmak kelimesi ile gündeme gelmemesi gereken bir siyasetçi. Tahir Büyükakın’ın da kalkıp bir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak ona aynı hatayla cevap vermesi vahim tecrübe olmuş” diye konuştu.
“DEVLET O ÇOCUKLARA BAKMAKLA YÜKÜMLÜ”
İzmir’de elektrikli sobanın devrilmesi sonucu çıkan yangında hayatını kaybeden 5 kardeşin ardından açıklama yapan AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin hakkında da konuşan Sudan, “5 çocuk, eşi cezaevinde, sosyal politikalar kapsamında eşi cezaevinde olan kadınlarımıza hükümlü yardımı yapılır. Çocuk başına para ödenir. Ama bunun yanı sıra devletin anneyi işe sokma, çocuklara bakma, ücretsiz kreş eğitimi vermek gibi sosyal politikalar kapsamında yükümlülüğü de vardır. ‘Anneye 18 kez gidilmiş, anne vermemiş’ deniyor. Devlet olarak istemediğimiz yerlerde yaptırım uyguluyorsunuz. Sizin sosyal yetkilileriniz 18 kez bu çocukları alamamışsa memurlarınızı sorgulamanız gerekiyor. Yapamıyorsa gündüz bakım kreşlerini alır. Anneyi güzel bir işe yerleştirmesi gerekir ya da verdiği sosyal yardımı artırması gerekir, ücretsiz kira yardımı yapar. Yapmak isterse her şeyi yapar. Devlet o çocuklara bakmakla yükümlü.
“5 ÇOCUK YANARAK ÖLDÜ, SORUŞTURMA BAŞLATILMADI”
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde bir parkta çukur kazılmıştı. Çocuk suya düşmüştü. Hemen soruşturma başlatıldı. Burada 5 çocuk yanarak öldü, soruşturma başlatılmadı. Bazı alanlarda özellikle dezavantajlı bireylerde siyaset üstü bir çalışma uygulamamız gerekiyor. 5 tane çocuğu aynı anda yanarak ölen o kadının psikolojik durumunu, sosyal hayata uyum sürecini hiç düşünemiyorum. Eğer o kadın iyi bir şekilde rehabilitasyon sürecine tabi tutulmazsa, devlet orada da görevini yerine getiremezse toplumun içine atılmış canlı bombadır o. Biz hasarları tamir edemiyor ve o insanları toplumun içine atıyorsak bu insanlar canlı bombadır. Başka bir şey değildir. Bizim onları rehabilite ediyor, yanlarında duruyor, bağı koparmıyor olmamız lazım. İlerleyen süreçlerde de bakılmadığını da göreceğiz” dedi.
“EN İYİ EKONOMİSTLER BİZDE”
Son olarak DEVA Partisi’nin asgari ücret konusundaki görüşleri hakkında konuşan Sudan, “DEVA Partisi’nin sadece ekonomide değil birçok alanda önerisi var. Ama hükümet bu önerileri ne kadar dikkate alır onu bilmiyoruz. Ekonomide zirve yapmış ve dünya çapında etiketi olan bir genel başkana sahibiz. Bu konuyla ilgili çalışma yapmama ihtimali sıfır olan bir partiyiz. Dolayısı ile en iyi ekonomistler bizde diye ben tweet atmıştım. Gerçekten de çok kıymetli ve alanında uzman kadrolar var. Bununla ilgili 5-10 yıllık kalkınma planları da hazırlamışlar ama uygulayan yok. Sayın genel başkanın da dediği gibi, ‘Hukuk ve adaleti sağladığınız anda bir yılda stabil hale gelir. Bir yılın sonunda da yavaş yavaş artış göstermeye başlar.’ Yapay zekaya göre bile asgari ücret açlık sınırının altında. Nasıl bir iyileştirme yapacaklarına bakacağız” ifadelerine yer verdi.