Kocaeli’den Ankara’ya boşuna yürümüyorlar! Savunma işçileri perişan…
Türk Harb İş Sendikası Kocaeli Şubesi yöneticileri, 8 Ocak Pazartesi günü yürüyüşe başladı. Profesyonel yöneticiler, Ankara’ya kadar yürüyerek savunma işçilerinin şartlarına dikkat çekmek istiyor
Türk Harb İş Sendikası Kocaeli Şubesi önünde 8 Ocak Pazartesi günü yürüyüş başladı. Sendikanın İstanbul, Sakarya, Eskişehir ve Ankara şubeleri de yürüyüşe katıldı. Yürüyüşün amacı ise profesyonel yöneticilerin, savunma işçilerinin günden güne yok olan haklarına ve maaşlarına dikkat çekmek. Bugüne dek savunma sanayi işçilerinin yaşadıkları sorunları Türk Harb İş Sendikası Kocaeli Şube Başkanı Şakir Akçer Nokta Gazetesine anlattı.
HEPSİ SENDİKA ÜYESİ
Başkan Şakir Akçer yaşanan sorunlarla ilgili şu ifadelere kullandı:
“Faaliyette bulunduğumuz işkolu, Milli Savunma ile İçişleri Bakanlığına bağlı askeri işyerleri, özel güvenlik görevlileri ve yabancı askeri işyerlerini kapsayan bir işkoludur. Bu ülkenin tankını yürüten, uçağını uçuran, gemi ve denizaltılarını imal eden, TSK bünyesindeki bütün araç ve gereçlerin bakım ve onarımlarını yapan, fırtına obüslerini üreten, stratejik iş yerlerimizin güvenliğini sağlayan işçiler Sendikamızın üyesidir.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE
Askeri fabrikalar ve tersanelerimiz ülkemizin geçmişten bugüne savunma sanayinin millileşmesi adına önemli işlevler görmektedir. Bazı askeri fabrikalar ve tersanelerimizin yaşı Cumhuriyetimizle eşittir. O nedenle bugün Savunma Sanayinde yüzde 80’lere yaklaşan millileşme oranlarında askeri fabrikalarımız ve tersanelerimizin büyük katkısı vardır. Ülkemizde vakıf şirketlerinde ve özel şirketlerde savunma sanayinin gelişmesine, üyelerimiz önemli katkılar vermiştir.
DAYANILMAZ BİR HALE GELDİ
Bunca emek veren, fedakârlık gösteren, yaptığı işe bilgisini birikimini ve dahi yüreğini koyan üyelerimiz ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları çok derinden hissetmektedirler. İşyerlerimizin çoğunluğunun metropol şehirlerde olduğu göz önüne alındığında üyelerimizin yaşam koşulları artan gıda, kira, akaryakıt fiyatları karşısında ağırlaşmış, katlanılamaz ve dayanılamaz bir hale gelmiştir.
İŞTE RAKAMLAR
Bu arkadaşlarımızın ortalama saat ücretinin 134,17 TL olduğu göz önüne alındığında ücretlerine ikramiye de dâhil edildiğinde aylık ücretleri 26.315,17 TL’ye denk gelmektedir. Üyelerimizin ücretlerine Nisan 2024 tarihine kadar herhangi bir artış yapılmayacağı için bu ücreti almaya devam edeceklerdir.
İŞİN NİTELİĞİNE BAKILDIĞINDA…
Yaptıkları işin niteliğine baktığımızda aynı işkolunda, özel sektörde ve vakıf işletmelerinde çalışan emsallerine göre 3’te 1 oranında ücret almaktadırlar. Bu yüzden de işyerlerimizdeki tam nitelikli ve kalifiye işgücü daha iyi ücret alabilmek için işlerinden istifa etmekte ve özel sektöre doğru bir yöneliş yaşanmaktadır.
EMEKLİ DE OLAMADILAR
Ayrıca, EYT’nin yasalaşmasıyla emeklilik hakkını elde eden Arkadaşlarımız işyerinde çalışırken aldığı ücretten daha fazla emekli aylığı alacakları için emekli olmayı tercih etmektedirler. Bu kapsamda 2023 yılında 2.705 işçi arkadaşımız emekli olmuş, 2024 yılının başında da yaklaşık 2.000 civarında arkadaşımızın emekli olacağı düşünüldüğünde önümüzdeki bir yıl içerisinde askeri fabrikalar ve tersaneler iş göremez hale gelme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Daha vahim olanı ise milli savunmamızın bel kemiği bu işyerlerinde çalışan kardeşlerimize çeşitli aracı ve vesilelerle yurt dışından iş teklifi ve talepleri gelmekte olup ülkemizde yıllardır dillendirilen beyin göçüne de yenileri eklenmektedir.
ADALETSİZLİĞE SEBEP OLUYOR
Ayrıca, kamuda çalışan işçiler açısından adaletsizliğe sebep olan bir konu da toplu iş sözleşmelerinin yürürlük süreleri ile ilgilidir. Bildiğiniz üzere kamu toplu iş sözleşmelerinin yürürlük başlangıç tarihleri değişiklik göstermektedir. Türk-İş Konfederasyonuna bağlı 244 işyeri ve 327.219 işçiyi kapsayan 2023 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmelerinde yürürlük tarihi Ocak 2023 olan 99 işyeri ve 138.691 işçi bulunurken, yürürlük tarihi Mart 2023 olan 38 işyeri ve 124.447 işçi bulunmaktadır. Sırf yürürlük tarihlerindeki farklılıklar nedeniyle yürürlüğü Ocak 2023 olan toplu iş sözleşmeleri ile Mart 2023 olan toplu iş sözleşmeleri arasında kümülatif olarak yaklaşık %26 oranında bir ücret farkı oluşmaktadır.
VERGİ
Bununla birlikte ülkemizde gelir vergisi mükelleflerinin büyük bir çoğunluğunu ücret geliri elde edenler oluşturmakta ve çalışanlar hem doğrudan aldıkları ücretler üzerinden hem de dolaylı olarak aldıkları mal ve hizmetlere yaptıkları harcamalardan dolayı vergi yüküne maruz kalmaktadır. Sendikamızca vergide adalet sağlanması için yıllardır çalışmalar yürütülmekte, çalışanların vergi yükü altında ezilmediği, “Az kazanandan az çok kazanandan çok” vergi alınan bir ekonomik yapı oluşturulması için imza kampanyaları düzenlenmekte ve toplanan imzalar Meclis’te grubu bulunan Siyasi Partilerin Grup Başkan Vekillerine teslim edilmektedir. 2002 yılında brüt asgari ücret 222-TL, Gelir Vergisi tarifesinin ilk basamağı 3.800-TL, Gelir Vergisi tarifesinin ilk basamağı asgari ücretin 17 katı iken bu oran 2010 yılında 12 katına, 2023 yılında ise 5 katına kadar gerilemiştir. Ayrıca Gelir Vergisi Kanunu ile belirlenen gelir vergisi dilimlerinde yer alan matrahların TÜİK tarafından açıklanan enflasyon veya asgari ücrete yapılan zamlar dikkate alınmadan yıllık olarak belirlenmesi nedeniyle ücret geliri elde eden işçilerin bir üst vergi tarifesine daha erken girmesine ve daha fazla vergi ödeyerek gelirinin düşmesine neden olmaktadır.
PEKİ NE İSTİYORLAR?
İşte bu nedenlerle Türk Harb-İş Sendikası olarak;
- Millî Savunma Bakanlığına bağlı askeri fabrika ve tersanelerde çalışan arkadaşlarımızın ücret ve diğer özlük haklarında iyileştirme yapılmasını,
- Ayrıca bu arkadaşlarımıza “Savunma Sanayii Primi” adı altında prim verilmesini,
- Kamu toplu iş sözleşmelerinin yürürlük tarihlerindeki farklılıklar nedeniyle yürürlüğü Ocak 2023 olan toplu iş sözleşmeleri ile Mart 2023 olan toplu iş sözleşmeleri arasında kümülatif olarak ortaya çıkan yaklaşık %26 oranındaki ücret farkının giderilmesini,
- Bütün ücretli çalışanların vergi konusunda yaşadığı mağduriyetin giderilmesi adına vergide adalet sağlanması için gelir vergisi oranının ücret geliri elde edenler açısından %15 oranında sabitlenmesini veya bu oranın üzerindeki vergi yükünün işverence karşılanmasını, talep ediyoruz.”