Kocaeli’nin en önemli isimlerinden biri

Geçtiğimiz pazartesi günü Kent Meydanı programında Gebze Teknik Üniversitesi Rektörü ve HAVELSAN Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hacı Ali Mantar’ı konuk ettim.

Malum böyle yayınlar, yeterince ilgiyi görmez.

Savunma sanayiinde misal, bir ürün ortaya koyulduğu zaman göğsümüz kabarır, helal olsun der geçeriz. Ama o ürünün arkasındaki mücadeleyi, harcanılan binlerce saatlik mesaiyi, o göz önünde olmayan kahramanları yeterince konuşmayız. Değer vermeyiz.

Prof. Dr. Hacı Ali Mantar mesela, HAVELSAN’ın başında. İnanılmaz mütevazı bir isim.

Kanala tek başına geldi. Yanında bir tek şoförü vardı.

HAVELSAN ne iş yapar diye ufak bir parantez de açayım.

Örneğin biz ASELSAN’ı, ROKETSAN’ı, TUSAŞ’ı ortaya koyduğu fiziki ürünler nedeniyle çok iyi tanıyoruz. Çünkü meydanda bir füze var ya da ne bileyim, bir hava savunma sistemi geliştirilmiş.

İşte HAVELSAN da tüm savunma sanayii kuruluşlarıyla etle tırnak gibi iç içe geçmiş, tüm bu teknoloıjik gücün perde arkasındaki itici güç. Yazılımları geliştiren güç. Yani o yazılımla ortaya konmasa, bugün belki de TAYFUN füzesi 1.000 kilometreyi aşan bir mesafeye ulaşamayacak.

İşte HAVELSAN, buradaki görünmez kahraman.

Bundan sebeptir ki, HAVELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve GTÜ Rektörü Prof. Dr. Hacı Ali Mantar, bu kentin en önemli isimlerinden. Kıymeti bilinmesi gerekiyor.

Yaptığı çalışmaları ve CV’sini incelediğinizde, ömrünü Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesine adamış bir isim karşınıza çıkıyor.

Aynı zamanda da a 8-9 bin ekstra huzur hakkı alıyor diye kamuoyunun önüne, “ballı-kaymaklı maaş alıyorlar” diye umarsızca atılan bir isim. Ya da kimin katıldığını dahi bilmeden, kampüsteki market sorununu çözen BİM’in açılışına gidiyor diye yerden yere vurulabilen bir isim.

Bunlar neden söylüyorum biliyor musunuz?

Böyle değerlere sahip çıkalım, öfkeyle böyle insanları hırpalamayalım diye.

Prof. Dr. Hacı Ali Mantar ile yaptığımız yayında, zaten ümitli olduğum ülkem adına çok daha fazla ümitlendim.

Çünkü savunma sanayiinin neden lokomotif olduğunu, tane tane anlattı.

Örneğin, Rusya ve ABD’deki sivil teknoloji gelişiminin savunma sanayiindeki kazanımlarla birlikte geliştiğini çok güzel açıkladı.

Mesela yarınlarda şehirler arası yolcu taşımacılığının İHA’larla yapılabileceğini tüyosunu verdi.

MİLGEM projesinden bahsetti mesela. Milli savunma projesi olarak ortaya koyulan MİLGEM ile birlikte 100’den fazla şirketin teknoloji geliştirdiğini, bu teknolojilerin de sivil alana aktarıldığından bahsetti.

Yani ben şunu gördüm: Bugün dünyada gururla anlattığımız savunma sanayiinden elde ettiğimiz tüm kazanımları, ilerleyen günlerde sivil hayatta göreceğiz.

Geliştirilen yüksek teknoloji, sivil hayata entegre edildiği zaman da yarınımızın bugünümüzden daha müreffeh olacağından kuşku yok.

Çünkü gelişiyoruz. Kurumlarımızla birlikte binlerce kuluçka şirketimiz de gelişiyor. İnsanımız gelişiyor, mühendisimiz gelişiyor.

Ortaya katma değerli ürünler koyuyorlar.

Prof. Dr. Hacı Ali Mantar olayı şöyle özetledi:

“Biz bir emekleme dönemindeydik, tamamladık. Koşma dönemine girdik, bunu da tamamladık. Şimdi ise profesyonel ligde oynuyoruz.”

Evet, hakikaten de öyle.

Özellikle Sayın Mantar, gençlere seslenerek kendilerine ve ülkelerine güvenmelerini istedi.

Çünkü doğru bir yolda ilerlediğimizi en iyi bilen, işin doğrudan içinde olan bir insan.

Yaptığımız yayının ardından ülkeme olan inancım ve güvenim perçinlendi diyebilirim.

İnanıyorum ki bir 5 yıl sonra, bambaşka şeyler konuşuyor olacağız.

Yukarsı

Ben sokağa ineyim, çalışayım, aday adayı olayım.

Mücadele edeyim, risk alayım, dayak yiyeyim.

Para harcayayım, insanlarla karşı karşıya geleyim.

Kendimi anlatayım, partimi anlatayım, davamı anlatayım, derdimi anlatayım.

Çalışayım, didineyim.

Bir hinterland oluşturayım. Var gücümle mücadele edeyim.

Birileri de beni var gücüyle yok saysın. Olacak iş mi?

Neden böyle oluyor peki?

Arkadaşım, otur oturduğun yerde.

Yukarsı öyle istiyor.

Bu yukarsı partiler için öyle bir hal aldı ki, korkarım uzun vadede yanlarında gezecek, çalışacak adam bulamayacaklar.

Günden güne daralıyor siyaset.

İnsanlar kendilerine yeni bir yol arıyor.

Ama Erdoğan’dan vazgeçemiyor, ama CHP Atatürk’ün partisidir diyor, ama lider, teşkilat, doktrin diyor, Devlet Bahçeli diyor. Mecburen yerinde oturuyor.

Parti yöneticilerine ve partililere bir mutluluk anketi yapsam, mutluların oranı yüzde 5’i bulmaz.

İpucu

İdeolojiler, idrakimize giydirilmiş deli gömlekleridir.

Cemil Meriç