Koyun demokrasisi

Türkiye’nin en önemli meselelerinden biri zihniyet sorunudur. Biz ataerkil, otoriter zihniyete sahip bir milletiz. Ailede başlıyor bu erkek egemen zihniyetin tahakkümü; okulda, işte, siyasette, devlet yönetiminde, hatta sivil toplum örgütlerinde devam ediyor. Spor kulüpleri de aynı zihniyetten payını alıyor. Demokratik kültürü bir türlü içselleştiremedik. Bir koltuğa oturan bir daha kalkmak istemiyor.

Kocaelispor’un hafta sonu gerçekleştirilen kongresine de Kulüp Başkanı Engin Koyun’a karşı protestolar damga vurdu. Aslında 2021-2022 sezonunda takımın ligden düştüğü dönemde başta olan Koyun, o günden beri bir türlü güven tazeleyemedi. O dönem üyeler imza toplayarak olağanüstü genel kurula gitmek istemiş, Koyun’u devirmeyi denemişti. Epey de bir imza toplanmıştı, ama yetmemişti. Koltuğunu tam bırakması gereken zamanda bırakmamakta direnen Koyun’un o zamandan beri camiayla yıldızı barışmadı.

Dünkü seçimli kongrede de Hodri Meydan, yine kazan kaldırdı. “Yuh” sesleri ile küfürler birbirine karıştı. Engin Koyun protestolar karşısında “Arkadaşlar bana istediğiniz kadar küfür edin, sandıkta demokrasi kazanacak” dedi. Koyun’un kendini Cumhurbaşkanı Erdoğan’a benzetmesi de şaşkınlık yarattı. Koyun “Bir Cumhurbaşkanı yenilmiyor, bir de ben” deyince bir kez daha yuhalandı. İşte o koltuklar insanlara böyle özgüven patlaması yaşatıyor.

Koyun’a karşı tepkilerin nedenlerinden biri, çok para harcayıp harcadığı paranın karşılığının bir türlü görülmemesi diyebiliriz. Bu sezon şampiyonluk geldi ama harcanan paranın karşılığı saha içinde oyun anlamında alınamadı. Mesela büyük umutlarla gol atsın diye transfer edilen Mertan Caner Öztürk, tek bir gol bile atamadı. Hazarhan gibi, Mehmet Sak gibi, Emre Nefiz gibi transferler de resmen duvara tosladı. Aslında sadece bunlar değil. Fırat Gül ısrarı, entübeden kurtulan Mustafa Reşit Akçay ile devam kararı, Mehmet Altıparmak’ın uyumsuzluğu gibi hadiseler de hem camiayı gerdi, hem de Engin Koyun’un başına buyruk hareket eden bir başkan olduğunu ortaya koydu.

Koyun’a yönelik öfkenin en önemli sebebi ise yakınlarını ve çalışanlarını Kocaelispor’a üye yaparak koltuğunu garantiye almaya çalıştığı yönündeki iddialardı. Sadece o değil, yönetimindekilerin şirket çalışanlarının da üye yapıldığı belirtiliyor. Bu şekilde de seçimi kazandı.

Çok açık bir şekilde söyleyebiliriz ki, kent kamuoyunda Koyun’un başkanlıkta kalmasını destekleyen çok kimse yok. O yüzden de karşısına aday olarak çıkan Yaşar Can’a büyük bir teveccüh vardı. Sandıktan Koyun çıktı ama aradaki fark sadece 75’ti. Adaylığını çok geç açıklamasına ve yeterince seçim çalışması yapamamasına rağmen Yaşar Can, 294 oy almayı başardı.

Şimdi Kocaelispor taraftarları arasında bir üyelik seferberliği başladı. Binlerce üyesi olan kulübün kongresinde 674 oy kullanılması üyelik yapısındaki bozulmayı gözler önüne serdi. Yıllık 60 TL olan aidatını ödemeyen üyeler, seçimde oy kullanma hakkını kaybetmişti. Bir takım çıkarlar için kulübe üye olan bir sürü kişi, çıkarları kalmadığında 60 TL’yi ödemedi. 1011 oy kullanma hakkı olan üyenin üçte biri de zahmet edip kongrede oy kullanmadı. Sonuçta olaylı, kavgalı, küfürlü bir kongre izlemek zorunda kaldık. Aslında buradan da şu sonucu çıkarabiliriz: İğneyi üyeye, çuvaldızı da Engin Koyun’a batıralım.

Koyun sandıkta zafere ulaştı ama gönüllerde kaybetti diyebiliriz.

EKONOMİDE YENİ DÖNEM UMARIZ HAYIRLI OLUR

Sonunda beklenen gerçekleşti ve uluslararası itibarı olan, uzun yıllar Türkiye ekonomisini yönetmiş Mehmet Şimşek yeniden Hazine ve Maliye Bakanı oldu.

Nureddin Nebati’nin “oh” çekerek görevi Şimşek’e teslim ettiğini gördük. Öyle bir yük ki şu anda Türkiye ekonomisi, Nebati’yle empati kurmak hiç zor olmadı.

Şimşek ilk açıklamasında “Önümüzdeki dönemde bu hedefe ulaşmada şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimiz olacaktır. Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır. Kurala dayalı, öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi, özlenen refaha ulaşmamızda anahtar olacaktır” dedi.

Bu sözlerin tamamı, Nebati’nin “ortodoks politikalardan epistomolojik kopuş” ifadesiyle tanıttığı “Türkiye Ekonomi Modeli”nin iflas ettiğinin itirafıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “faiz sebep enflasyon sonuç” iddiasıyla 2018’den beri ısrarla sürdürmeye çalıştığı model, ekonomistlerin söylediği gibi büyük sorunlar yarattı. Erdoğan seçime kadar bir şekilde bu politikalarla geldi ama ilk turda ipi göğüsleyememesinin de AK Parti’nin oy oranının 2002 yılı seviyesine gerilemesinin de temel sebebinin ekonomik sorunlar olduğunu görmemiş olamaz.

Bundan sonra Türkiye’nin gözü kulağı Şimşek’te olacak. İşi hiç kolay değil. 5 yılda ekonomimiz büyük zarar gördü. Şimşek ekonomiyi düzeltmeye çalışacak ama acaba 10 ay sonra yapılacak yerel seçimlere hazırlanan Erdoğan, Şimşek’i ne kadar özgür bırakacak?

Bir kez daha popülist seçim ekonomisine dönülmesi halinde ödeyeceğimiz bedel çok daha büyük olacaktır.