Meral Akşener neyi söyleyemiyor?

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumartesi günü Afyonkarahisar’da oldukça uzun bir konuşma yaptı. Çok şey söyledi ama oturup söylediklerini analiz ettiğinizde aslında çok da yeni bir şey söylemediğini fark ediyorsunuz.

Yerel seçime ekonomi ve göçmen sorunu gündemiyle gideceğini anladık. Belli ki Ümit Özdağ’ın göçmen karşıtlığı ile apardığı oyları geri toplamak niyetinde.

Akşener, yerel seçime partilerin münferit olarak girmesi çağrısı yaptı. Son seçimde ittifak siyasetinden en zararlı çıkan parti kendi partisi olduğundan bunu söylemesi anlaşılır ama İYİ Parti’nin tek başına gideceği bir yerel seçimde tek bir ili bile alamayacağını, oysa CHP ile işbirliği yaptığı yerlerde belediye rantından iyi bir pay aldığını biliyoruz. İnandırıcı değil sonuçta bu çağrısı. CHP’siz bir alternatifi yok İYİ Parti’nin.

Üç aydır seçim mağlubiyetiyle ilgili muhasebe yapması beklenen Akşener, faturayı öncelikle CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile İB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş’a çıkardı. İsim vermeden Kılıçdaroğlu’nun kendi adaylığını dayattığını, İmamoğlu ve Yavaş’ın ise cesaret göstererek sorumluluk almadığını söyledi. Akşener, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını engelleyemediği, kazanacak isimleri aday olmaya ikna edemediği için özür diledi.

Akşener özür dilemesine diledi ama her şeyi yapmasına rağmen başarılı olamadığını iddia etti. Oysa Akşener gerekeni yapmadığı, yapamadığı için özür dilemeliydi. Mesela bu konuşmayı bir yıl önce yapmış olsaydı şimdi her şey çok farklı olabilirdi. Seçimden aylarca önce kamuoyunun karşısına çıkıp “Kılıçdaroğlu aday olursa biz bu işte yokuz” diyebilseydi ve dayatma devam ettiği takdirde kendisi aday olsaydı seçim sonucu çok farklı olabilirdi.

Son anda masadan kalkıp o sert konuşmayı yapmasaydı, yine bir şeyler farklı olabilirdi. Hışımla kalktığı masaya uslu uslu geri dönmeseydi keza yine fark yaratırdı. Akşener, samimi bir muhasebe yapacaksa önce bütün bunlar için özür dilemeli.

Akşener bu süreçte birçok fırsatı kaçırdı ve yerel seçim sürecinde de kaçırmaya devam edecek gibi görünüyor. Kılıçdaroğlu liderliğinde bir CHP ile seçim ittifakı kurabileceği mesajını vermek yerine, seçimin kaybedilmesinin birinci sorumlusu olarak işaret ettiği Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP ile hiçbir seçim ittifakı yapmayacağını söyleyebilirdi. Böylece CHP’deki değişim talebini zorlayabilirdi. Muhalefetin önünü açabilirdi. Buna hakkı da var Akşener’in. Oysa hatasında ısrar ederek, Kılıçdaroğlu’nu direkt karşısına almaktan yine imtina ediyor.

Akşener ve İYİ Parti’nin sorunu bu işte. CHP ile birlikte yönettikleri belediyelerdeki rantı gözden çıkaramadıkları için cesur davranamıyorlar. Müstakil bir parti olamıyorlar. Seçim yenilgisi sonrası kurultayda yaptığı anlamsızca agresif konuşmada, Türk siyasi tarihinin yüz akı bir işbirliği örneği olan CHP’den 15 vekil alınmasından pişman olduğunu söyleyen Akşener, asıl bağımlılığın 15 vekilden kaynaklanmadığını, CHP’li belediyelerden sağlanan rantın bu bağımlığının nedeni olduğunu saklıyor.

Akşener, Altılı Masa’daki küçük partileri koltuk uğruna Kılıçdaroğlu’nun adaylığını dayatmasına ses çıkarmamakla suçluyor ama kendi partisi içinde CHP’den daha CHP’li geniş bir kesim olduğunu söyleyemiyor. Masaya geri dönmesi için en büyük baskıyı bu kesimden gördüğünü anlatmıyor.

Özetle Akşener yeni bir şey söyleyemiyor. Kurultayda seçilirse Kılıçdaroğlu ile yola devam edecek. O zaman bu kadar konuşmasının, Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi bu kadar eleştirmesinin ne anlamı kalıyor?