Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Sevim Emre Gencebay

Ne olursan ol, bir gün, “HİÇ”sin! 

Sevgili dostlar ve sevmeyi bilenler; Kötü yapılan magazinin insanın ruhunda nasıl yaralar açabildiğini düşünün.
 Bu yazımda sizlere mutsuzluklarla beslenen karşısındakinin mutluluğuyla mutsuz olan ruhlardan söz etmek istiyorum.
Kötülükle beslenen ruhlar, bir gün kendi zehirlerinde boğulmaya mahkumdurlar. Bilmezler, bilemezler; herkes fani bu dünyada. Ne şan, ne şöhret, ne para, kime kalmış ki bizlere kalsın? Ne demişler; Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi… Mal da yalan, mülk de yalan, al biraz da sen oyalan…
Bu fanilikte, hırslar, bencillikler, kıskançlıklar, tüm duyguları iflas ettiren kinler o kadar anlamsız ki! İnsan olmanın hakkını veremeyen, arkasına baktığı zaman göreceği hiç birşeyi olmayan, gözleri kör olmuş zavallılar öyle çok ki! Etrafımız insanı insan yapan yüce duyguları ve gerçek aşkı hiç tatmayan, başkalarının mutsuzluğuyla beslenen ruhlarla dolu! Ama her seye rağmen hayat bir o kadar güzel ki!
Sevgi… Evet, tek bir kelime ama ifade ettiği mana o kadar güçlü ve kutsal ki, herkes bu duyguyu yaşayabilecek yetenekte olamıyor işte. Yüreği gerçek sevgiyle dolu olan her insan karşılık beklemeden sever ve sadece sever. Onun için önemli olan tek şey sevgidir. Herkesi, her şeyi sever ve bir gün ölünce de, içindeki huzur yüzünden yattığı toprağı da sever. Onun icinde yattığı toprak bile, kulun sevgisinden beslenir ve üzerinde çiçekler açar.
Nedense başarıyı alkışlamak coğu kisiye zor gelir. Ama karalamak o kadar kolaydır ki! Kötü ruhların da en iyi yaptıkları şeydir karalamak… Orhan Bey’in de söylediği gibi; Sevgiyle bakarsan yaralanırsın, Hakkını ararsan karalanırsın, Doğruyu ispatla paralanırsın… Neyi gücendirdik ki doğrudan başka? Yaradanın yarattığını beğenmeyen, kendi kusurlarına bakmadan kusur arayan, bilerek karşısındakini yaralayan, bu yetmezmiş gibi bir de acımasızca insanların yarasına tuz basanlar, ellerindeki çok güçlü bir silah olan kalemlerini yanlış sebepler ve amaçlarla kullandıklarında, gün gelecek en yakın dostları tarafından vurulacaklar; yalnız bırakılarak… Çünkü bu dünyada insana verilen en büyük ceza, yapayalnız ölmektir… Bu ruhların etrafında kendi ailesi bile barınamaz…
Bu yüzden mümkün olduğu kadar, cam kırıklarının ve iyilerin üzerine basmadan, onları lekelemeden işimizi en doğru sekilde yapmamız ve dürüst bir hayat yaşamamız gerekiyor. Cam kırığı temizlenir ama can kırığı temizlenmez… Kısaca, ömür denilen şu kısacık yolda arkamıza baktığımız zaman, geride güzel anılar, seven yürekler, kirlenmemiş bir mazi, kırılmamış kalpler, omuzlarımıza hırs ve bencillikle yüklenmemiş kul hakları bırakmadıysak; ne mutlu hepimize!!! İnsan kul olduğunu, bir fani olduğunu hiç bir zaman unutmamalı. Çünkü aslında ne olursan ol, bir gün, “HİÇ”sin…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER