Protokole nasıl girdi? Kimlere mesaj verdi?

Furkan Çalışkan

Furkan Çalışkan

Tüm Yazıları

Kocaeli Güçlü Kadın Derneği Başkanı Tuğba Sarıcan Yıldız, MESEM örgün diploma ve UTP vurgununa ismi başkanlığını Kent Konseyi Genel Sekreteri Sedat Köse’nin yaptığı Kocaeli Gelişim ve Kalkınma Derneği ile adı karışan ve kamuoyuna yansıyan iki dernekten biri.

Bu hatırlatmayı yaparak yazıya başlayalım.

BAKANLIĞI DOLANDIRDIĞI RAPORLARDA İDDİA EDİLİYOR, BAKANLA FOTOĞRAF VERİYOR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Eylül Cumartesi günü ilimizdeydi. Programa çeşitli devletin üst kademeleri katıldı. Bir A protokol listesi vardı, buraya önemli isimler alındı.

Bir de baktık ki oraya, adı MESEM yolsuzluğuna karışan, MESEM örgün diploma ve UTP yolsuzluğu ile anılan Kocaeli Güçlü Kadın Derneği Tuğba Sarıcan Yıldız alınmış.

Bende aynı gün bir köşe yazısı yazmış ve demiştim ki:

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 1 Milyar liranın üzerinde dolandırıldığı bir soruşturmaya adı karışan, bu konuda ifade veren, üzerine atılı suçlarla ilgili konuşacak tek kelimesi olmayan bir kadın, Giz Akademi ve Başak Psikoloji firmaları üzerinden 4.5 Milyon TL’nin üzerinde usulsüz aktarım yaptığı müfettiş raporlarında iddia edilen Tuğba Sarıcan Yıldız, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ile poz veriyor.

Bu nasıl bir operasyondur? Bu kadını A protokole kim sokmuştur? Kim bu yaşananlara göz yummuştur?

Olayın detaylarıyla ilgili önemli bilgiler öğrendim ve aktarmak istiyorum.

PSİKOLOJİK HARP YAPIYOR

Öncelikle Tuğba Sarıcan Yıldız son derece pişkin ve sağlam bir psikolojiye sahip. Kendisinin Ankara geçmişi olduğu için bu zamana kadar kendini yükseklere pazarlarken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin danışmanlığını yaptığını dahi sallamış. Sallamış diyorum çünkü külliyen yalan. Nüfuz elde etmek için, uzmanı olduğu psikoloji alanından öğrendiği taktikleri uyguluyor.

Ve protokole girerek yine kendince bir psikolojik harp yapıyor.

“Güçlüyüm” mesajı veriyor.

Peki gerçekten güçlü mü?

Adını “Güçlü” koyup, Büyükşehir’de kendine ön açacak birini bulup, 400 bin TL gibi bir hibe almak, güçlü olduğunuzu ifade etmez Tuğba hanım. Başka şeyleri ifade eder. Bunu belirtelim.

NURETTİN ACAR

Tuğba Sarıcan Yıldız, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kocaeli’de arkadaşı diyebileceğimiz bir ismi Nurettin Acar isimli şahısla komşu diye biliyorum. Belki komşu değildir. Ancak Nurettin Acar bir süre önce eşini kaybetmiş, yüksek mertebeli isimlere yakın durmayı seven Tuğba Sarıcan Yıldız da Nurettin Acar’ın danışmanlığını yapmaya başlamış.

Kan kokusunu alıyor Tuğba hanım, kime yanaşacağını ve yanaştıklarını nasıl kullanacağını çok iyi biliyor. Adamı da kandırıyor. Nurettin Acar yaşını başını almış, önemli işler yapmış iyi niyetli bir adam. Nereden bilecek Tuğba hanımın bu yüzünü. Eee… Ne de olsa alanı psikoloji.

KİMSENİN BİLGİSİ YOK

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kocaeli’ye geldiği gün Nurettin Acar’a yalvar yakar biniyor arabasına. Araya kaynıyor. Protokolde ismi olmasa dahi, o aracın içinde programa sızmayı başarıyor.

Yani Tuğba Sarıcan Yıldız’dan ne AK Parti yöneticilerinin bilgisi var, ne de Cumhurbaşkanlığı ekiplerinin. Ne Tuğba hanım Kocaeli Valiliğinin protokol listesinde, ne de Kocaeli Emniyetinin Tuğba hanımın içeri girdiğinden haberi var. Zaten böyle ortamlarda içeri girdikten sonra size kimse kim olduğunuzu sormaz sevgili dostlar. Girdiğiniz alanda at oynatırsınız, istediğinizle fotoğraf çekilirsiniz. Kimse de sizi kırmaz.

Psikolojik savaşı çok iyi bilen Tuğba hanım da bunları bildiği için gidiyor Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ile Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Erbaş ile fotoğraf veriyor.

Tabi kimse Tuğba hanımın nelerle suçlandığını, nelere bulaştığını bilmiyor. Tuğba hanım da bu bilinmezliği hiç utanmadan, pervasızca kullanıyor.

Bir de hiç sıkılmadan, “Reis, reis, reis” diye hikayeler falan paylaşıyor.

Yahu dinde bir adı vardı bunun. Bilmem ne alameti denirdi bu davranışlara. Neyse, hatırlayamadım şimdi.

MESAJI RÜMEYSA ŞEN’E Mİ VERİYOR?

Peki Tuğba Sarıcan Yıldız kime veriyor?

Meslekten ihraç edilen Rümeysa Şen’e veriyor.

Rümeysa Şen bir süre önce eşinin çalıştığı hastanenin kantininde herkese açık açık konuşuyor.

Kendisinin meslekten ihraç edilmesi durumunda başta Tuğba hanım olmak üzere herkesi açık edeceğini ifade ediyor. Bunu duyan görgü tanıkları var.

İddia bu ya… Bunlar da Tuğba hanımın kulağına gidiyor.

Tuğba hanım da koşa koşa üç-beş fotoğraf verip, “Ben güçlüyüm. Bana dokunursanız yanarsınız. Bana bir şey yapamazsınız” mesajları veriyor.

Yani göndermeler Rümeysa Şen’e yapılıyor.

Çünkü Rümeysa Şen konuşacak.

Çünkü Rümeysa Şen ne yaşandıysa anlatacak.

Bunun endişesi var bu pis işe bulaşan herkeste.

Bilesiniz dostlar.

Tuğba hanımın güçlü olduğu falan yok.

Sadece psikolojik harp tekniklerini biliyor.

Benim de üniversitede sevdiğim çalışma modellerinden biri içerik analiziydi. Psikolojiden anlamam….

“DİLAN POLAT’A DAYANIR”

Bu arada, bunu ciddi olarak yazmıyorum ancak…

MESEM vurgununu ve Tuğba hanımı görünmez bir göz gibi takip eden bir dostum dedi ki:

“Furkan, bu işin sonu Engin Polat-Dilan Polat meselesine kadar uzanırsa şaşırma…”

Yok artık dedim. Hem uzanırsa üzülürüm, saldılar bunları….

Devamında dedi ki:

“Devlet bazen en ince kılcal damarlara ulaşabilmek için bir şeylere göz yumar, serbest bırakır, izler. Devletten her zaman insani reaksiyonlar göstermesini bekleme”

Hayırlısı dedim. Bizim aklımız ermez böyle işlere.