Kocaeli Üniversitesi'nden Prof. Dr. Adem Çaylak'ın kitabının ikinci baskısı yapıldı!

Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde görev yapan Prof. Dr. Adem Çaylak’ın “Adem-i Muhalefet Türkiye’de Muhalefetsizliğin Kökenine Dair” isimli kitabının 2. baskısı yayınlandı.

Kocaeli Üniversitesi'nden Prof. Dr. Adem Çaylak'ın kitabının ikinci baskısı yapıldı!

Kocaeli Haber- Kocaeli’de gazeteciler yan yana geldiğinde açılan konulardan birisi Kocaeli Üniversitesi ile Kocaeli basınının bağının koptuğu meselesi oluyor. Kocaeli Üniversitesi’nde onlarca akademisyenin entelektüel yayınları, başarıları ve toplantıları Kocaeli basının gözünden kaçıyor.

SAVAŞ YAYINLARI’NDAN ÇIKTI

Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde görev yapan Prof. Dr. Adem Çaylak hoca da gözden kaçan isimlerden birisi. Farklı platformlara siyasi, düşünen yazılar yazmasıyla tanınan ve sohbet mahfillerinin aranan ismi olan Adem Çaylak’ın “Adem-i Muhalefet Türkiye’de Muhalefetsizliğin Kökenine Dair” isimli kitabının 2. Baskısı Savaş Yayınları’ndan çıktı.

Kocaeli Haber- Bu kitap Türkiye'de muhalefetsizliğin kökenlerini sorguluyor

KİTAPTAN KESİTLER

“Eleştiri ve muhalefetin meşruiyet kazanamadığı bir toplumda hak, eşitlik, özgürlük ve adalet gibi kavramlar bir yanılsamanın ürünüdür…”
“Türkiye’nin tarihsel ve kültürel arka planında negatif bir imgeleme sahip olmasına mukabil, muhalefet doğurgan ve üretken bir etkinliktir. Muhalefet, bitimsiz ve dinamik bir süreçtir. Anaksimandros perspektifinden yorumlamak gerekirse muhalefet, her şeyin birbiri ile adil kılındığı ve gayriadilliği ile birbirini denetlediği dengeleyici bir mekanizmadır. Herakleitos’tan mülhem muhalefet, zıtlıkların birbiriyle çatışmasından neşet eden adalet ve hakkaniyetin, ancak onunla temini mümkün olan doğurgan bir ameliyedir. Muhalefet, bir beden, kalp ve biçim olarak düşünülebilecek iktidarın özü ve ruhudur. Özü olmayan beden, emniyet ve fren sistemi olmayan bir araca dönüşür ve zulüm makinesi haline gelir. Bu bakımdan muhalefet, ruh ve bedenin birbiriyle etkileşim ve geriliminden doğan denge ve denetlemedir.
İnsani durumda içsel sorgulama ve eleştiri yani self refleksiyon bireyi var kılar ve kendilik bilincinin oluşmasını sağlar. Toplumsal ve siyasal boyutta ise dengenin, adaletin ve hakkaniyetin kazanılması ancak zıtların diyalektik etkileşimi sonucu meydana gelen üretken süreçler marifetiyle ortaya çıkabilecek muhalefet bahçesinde yeşerebilmeleri ile mümkün olur. “Her şey zıddı ile kaimdir” ilkesi çerçevesinde zulüm, baskı ve sömürünün aşılabilmesi, muhalefet olmadan imkânsızdır.
Kısacası muhalefete nokta konmaz. Virgüller konur. Bitimsizdir. Yaşamanın ve sürekli oluşun alamet-i farikasıdır. Bireysel ve toplumsal varlığın devam etmesi muhalefet edebilmeye bağlıdır. Descartes’ın “düşünüyorum, o halde varım” sözündeki düşünmek, şüphe etmekle ve şüphe etmek ise her türlü kesinliğe ve dogmaya muhalefet etmekle ilintilidir. Şüphe etmeyen birey dogmalara, şüphe etmeyen toplum genel kanaat ve inançlara, şüphe etmeyen siyaset de zulüm ve sömürüye teslim olur. Tüm bu putların alaca karanlığından azade olmak, şüphenin muhalefetinde yinelenmek, yenilenmek ve dirilmekle imkân dâhiline girer. Şüphenin sonucunda artık tek bir şey şüphe götürmez hâle gelir: Sorgulamak, eleştirmek ve muhalefet etmek var olmak demektir. Kozmosu mümkün kılan kaostur muhalefet.”
“Şüphe etmeyen birey dogmalara, şüphe etmeyen toplum genel kanaat ve inançlara, şüphe etmeyen siyaset de zulüm ve sömürüye teslim olur.”

Kaynak: HABER MERKEZİ
“Adem-i Muhalefet Türkiye’de Muhalefetsizliğin Kökenine Dair Adem Çaylak Kocaeli Üniversitesi