Sadullah Ergin tartışması neye işaret ediyor?

DEVA Partisi’nden Sadullah Ergin’in CHP listesinden aday gösterilmesi üzerine kopartılan fırtına, Altılı Masa adıyla siyaset sahnemize çıkan yapının ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gösterdi.

Altılı Masa zayıf bir fikir olduğu için yaşanmıyor bu durum, tersine çok güçlü bir fikir. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın içinde bulunduğu siyasi krize de alternatif bir çözüm oluşturuyor. Güçlü fikirlerin hayata geçirilmesi zordur sadece.

Postmodern kriz diyebileceğimiz, kimlikler üzerinden yaşanan “biz” ve “öteki” ayrışmasını aşmanın tek yolu, farklı kimliklerin hoşgörü içinde bir araya gelebilmesidir. Bir tarafın diğer tarafa kendini dayatmadığı, çoğunlukçuluğun değil çoğulculuğun mümkün olabildiği bir dünya kurmaktan başka bir seçenek bulunmuyor. İnsanlık bunu kabul etmediği sürece, siyasi ve onun neden olduğu sosyoekonomik krizler aşılamayacaktır.

Türkiye’de muhalefet yıllardır iktidarın kutuplaştırıcı dilinden şikayet eder ama kendilerinin de o kutuplaşmanın bir tarafı olduğunu, kendilerinin “ötekisi”nin de iktidardakiler ve onları destekleyenler olduğunu kabul etmez.

Türkiye’de başat kimliği temsil eden milliyetçi-muhafazakar iktidara karşı kendilerini konumlayanlar, tek başlarına iktidarı değiştiremeyeceklerini inkar edegeldiler. Her seçim döneminde muhafazakarları ötekileştirerek iktidar olabileceklerini sandılar. Her başarısızlıkta da faturayı partilerine, adaylarına, genel başkanlarına çıkardılar.

Bugün de CHP seçmeninin bir bölümü ve CHP’li olduğunu iddia eden bazı entelektüeller, önlerindeki tarihi görevi görmüyor. Modernizmin tek tip yurttaş idealine sahip bu kesimler için, diğer kimliklerin meşruluğunun kabul edilmesi mümkün değil çünkü.

İktidardaki AK Parti’den ve MHP’den kopan siyasi aktörler tarafından kurulan partilerin itirazı, demokrasiden ve rasyonaliten uzaklaşılmış olması. İYİ Parti tabanı MHP’nin artık kendini temsil edemediğini düşünen kentli modern-muhafazakar milliyetçilerden oluşuyor. MHP seçmeni daha çok İç Anadolu ve daha Doğu’da yaşarken, İYİ Parti seçmeni Batı illerinde yaşıyor.

DEVA ve Gelecek Partisi’ni destekleyenler de, AK Parti’nin demokrasiden, adaletten ve rasyonaliteden uzaklaşan tutumundan rahatsız oldukları için kendilerine yeni bir adres arayan, daha modern diyebileceğimiz muhafazakarlardan oluşuyor. Bir zamanlar AK Parti’de görev yapmış ya da AK Parti’ye oy vermiş bu insanlar, şu anda iktidara CHP seçmeni kadar tepkili. Bu insanları yanınızda istemiyorsanız nasıl iktidar olmayı düşünüyorsunuz?

Seçimin arifesindeyken çok parçalı bu muhalefet, ekonomik sorunlar karşısında ortak bir söylem geliştirip yan yana gelebiliyor ama kültürel bir konu ön plana çıktığında kılıçlar çekiliyor.

Ben Sadullah Ergin tartışmasını da bu bağlamda değerlendiriyorum. FETÖ ile işbirliği lakırdılarının arkasında Ergin’in “öteki” olarak hedefe konulmuş olması var.

2007 yılında başlayan Ergenekon ve Balyoz davalarından 2011’de bakan olmuş birinin sorumlu tutulması zaten anlamsız ama Ergin’in Adalet Bakanı olarak görev yaptığı süreçte yargıdaki FETÖ yapılanması ile mücadele ettiği de biliniyor.

Böylesi kutuplaşmış bir toplum olmasaydık Pedersen Endeksi, Sefalet Endeksi gibi göstergeler bu iktidarı kesinlikle değiştirirdi. Bugün muhalefet, ekonomide bu kadar kötü bir yönetim sergileyen, halkını acımasızca yoksullaştıran bir iktidarın 14 Mayıs’ta değişeceğinden emin, rahat bir biçimde sandığa gideceği günü bekliyor olurdu.

Eğer bu olmuyorsa, eğer hala endişe içinde hop oturup hop kalkıyor, şapkadan çıkabilecek tavşanları bekliyorlarsa suçu başkalarında aramayı bırakıp farklı kimliklere hoşgörü ve tolerans gösteremeyen kendilerini sorgulamaları gerekiyor.

Öte yandan, bir zamanlar AK Parti’de görev yapmış, belki isteyerek belki istemeden yanlışlara ortak olmuş siyasilerin de bir özür dilemesi, bir özeleştiri ortaya koyması çok mu zor yani? Muhafazakar siyasetin bu konudaki zaafı mevcut iktidarı bu noktaya getirmedi mi?

Sadullah Ergin gibi beyaz bir sayfa açıp siyasete oradan devam etmek isteyenler de, AK Parti döneminde canları yanan farklı kesimlerden insanlarla empati kurup gereğini yapabilmeli.