Sır
İslam’ı anlamanın, yaşamanın temelde anahtarı olan tek bir sırrı vardır. Bu sır; tüm hayatınızı etkiler. Attığınız her adım bu sırra göre şekillenir.
Peki nedir bu sır?
İhlastır.
Allah Kur’an-ı Kerim’de bu gerçeği birçok ayette ifade etmiştir. Onlardan biri de Enfal 17’de geçer.
“(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allâh öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, lâkin Allâh attı…”
Peygamber efendimiz (s.a.v) şu hadisi Ebû Hureyre (r.a) tarafından aktarılır:
“Kıyamet günü hesabı ilk görülecek kişi, şehid düşmüş bir kimse olup huzura getirilir. Allah Teala, ona verdiği nimetleri hatırlatır, o da hatırlar ve bunlara kavuştuğunu itiraf eder. Allah Teala:
“Peki bunlara karşı ne yaptın?” buyurur.
O kimse:
“Şehid düşünceye kadar Sen’in uğrunda cihâd ettim.” diye cevap verir.
Cenab-ı Hak:
“Yalan söylüyorsun. Sen, ne kahraman adam desinler diye savaştın, o da denildi.” buyurur. Sonra emrolunur da o kişi yüzüstü cehenneme atılır.
Yani ne anlamalıyız?
Kalbimizin durumu, mevcudiyetimizin üzerindedir.
PAY ÇIKARALIM KENDİMİZE
Hikayedir ya bu… Tutup kendimize bir pay çıkaralım.
26 Ağustos Pazartesi günü aktif kullandığım Facebook hesabım üzerinden şunu paylaştım:
“Kocaeli’de sektör fark etmeksizin; boykot ürünlerinin satışını mağazasında durduran esnaf, iş insanı tanıdıklarınız var mı? Bu güzel insanları bilelim; alışverişlerimizi oradan yapmaya gayret edelim. Eğer bildiğiniz firmalar varsa yorumlardan da özelden de bana iletirseniz çok sevinirim.”
Bu paylaşımımı da profilimde sabitledim.
Gölcük Nihavend Çay Bahçesi, Derince 60 Evler’deki RogCoffee, Karşıyaka Bella Pastanesi dışında bilgi aktaran dostum, sosyal medya arkadaşım olmadı.
Kahroldum.
Halbuki özellikle ismen çok iyi tanıdığım, Gazze ile ilgili her paylaşımıma destek veren tüccar tanıdıklarım vardı.
Hiçbirinden reaksiyon gelmedi.
Ben de ihlas nedir diye düşündüm.
Ne yazık ki ben bu örnekten ihlas çıkaramadım.
Olsun, ümitsizlik yok. Elbet bir gün. Hepimiz bu tatlı uykudan uyanacağız.
ZATEN BİLSE…
Bu yazdıklarım hep zihnimden geçiyordu.
Geçtiğimiz günlerde bir dostumun yanındaydım.
Aslında onu birçoğunuz tanıyorsunuz.
Ancak ne ben onun adını vereceğim ne de onun bu satırları yazdığımdan haberi var. Zaten bilse yazdırmayacağına adım soyadım gibi eminim.
Benim Gazze meselesindeki hassasiyetlerimi bildiği için mekanında hazırladığı iki tane ürünü gösterdi. O ürünlerin rakamları milyonlarla ifade ediliyor, bunu ifade etmem yeterli.
“Kardeşim bak bunların bir hikayesi var. 7 Ekim’den önce Algida’dan sipariş aldık, bunları hazırladık. 7 Ekim patlayınca Algida’yı arayıp benden bir çivi dahi artık alamayacağını söyledim. Ürünleri de yapmış bulunduk, elimizde kaldı. Bir telefon geldi, bir tanesini X şehrine gönderdik. Bu iki tanesi de şimdi burada duruyor. İhtiyaç hasıl olursa bunları da göndereceğiz.”
GÖRÜNMEZ KAHRAMANLAR
İşte Furkan dedim, ihlas. Gazze meselesinde bizim aradığımız ihlas budur.
Karşında şu an samimi bir insan var.
Karşında şu an, miş gibi görünmeyen, harbi biri duruyor.
Bu hadiseyi örnek al. Kendini sorgula.
İhlası yani niyetlerini her zaman kontrol et.
Kalbinle aklın hep bağlantıda olsun.
Ve duyur bunu.
Unutmamalıyız ki; ameller niyetlere göredir.
Ben bu hikayeden bir feyz aldım.
İsterim ki, siz de bunu bilin.
Aramızda görünür ama görünmez öyle kahramanlar dolaşıyor ki.
Allah böyle insanların sayısını arttırsın.
Sırta 6 göğse 8 kurşun
Ne diyebiliriz ki.
Biri 27 yaşında Hasan Akın.
Biri 30 yaşında Ahmet Akın.
Ağabey, kardeş bunlar.
Nefes almaya beraber, ölüme de beraber.
İzmit’in en nezih mekanlarından birinde, Marina Kafede.
Birinin sırtına 6, diğerinin göğsüne 8 kurşun.
Ve sonra, “Buranın agası benim” naraları.
Midem bulanıyor.
İki gencecik insan, iki hayat.
Kara toprağın altında, bir hiç uğruna.
Ne olduğun değil, ne olacağın önemli bu hayatta.
Çelengini ters çevirmişler cenazesinde.
Teknesini yakmışlar, arabasını yakmışlar.
Evini yaksa ne.
İki evlat, iki hayat.
Yan kendi derdine.