Susma hakkı, susmasana
Daha anne karnında konuşmanız, bir ses vermeniz, soruya cevap vermeniz istenir. Bırakın ses vermeyi anne karnına bir tekme atsanız bu bayramdır resmen anne baba için.
Bakalım sonrası ne oluyor. Bu kadar konuşturulmaya meraklı bireyin başına neler geliyor. İzleyelim efendim;
Çocuk doğar, ağladıkça susturmaya çalışırız. Başaramayınca eşimize atarız topu “ şunu sustursana “.
Okulda da konuşmak yasaktır, sırf konuşanların ismini yazsın diye sınıf başkanı vardır. Bu çok konuşuyor diye azar yersiniz, sıranızı bile değiştirirler.
Hastaneye gidersiniz, sizi kibarca sustururlar, işaret parmağını burnuna dayamış bir hemşire hanım SUS der.
Askerde zaten konuşamazsınız,bir de konuşmaya mecaliniz kalmaz.
Üniversiteye gidince konuşmaya çalışsanız karşıt görüşleriniz hemen susturur. Bir de damga yersiniz.
Birçok yerde kibar bir tabela görürsünüz “ lütfen yüksek sesle konuşmayın” aslında o tabela “ susun “ demek istiyordur.
İşe başladınız, iş dışında konuşamazsınız.
Camiye gittiniz, konuşmak yasak,
Cenazeye gittiniz konuşmak ayıp.
Düğüne gittiniz, gürültüden kendi sesininiz duyamazsınız.
Meyhaneye gittiniz, işte konuşacak bir yer, bu defa da neden böyle konuştun diye bir araba dayak yersiniz.
Konuşmak istemezsiniz, adı küskünlük olur, yine ayıplandınız.
Ayak uydurdunuz, susmaya karar verdiniz, bu defa “susma sustukça sıra sana gelecek” diye ikilemde bırakırlar.
Özetle, bize dünyaya gelmeden önce sürekli “hadi konuş” diyen bu düzen dünyaya geldikten sonra sürekli susmaya zorlar.
Artık konuşamayacak hale geldiniz, yada öldünüz bu defa size “ne olur konuş bir kelime söyle” diye yalvarırlar.
Erdemli ve akıl sahibi ünlü şahsiyetler bu duruma dikkat çekerken susmanın daha yararlı olabileceğini dile getirir. Bizi susturmaya çalışanları adeta kendi silahları ile avlarlar. Mesela ;
“Doğruluğun en güzel meyvesi, susmaktır.” Epicuros
“Cahil kimsenin yanında, kitap gibi sessiz ol”. Mevlana
“Bazen sessiz kalmak kırıldığını göstermenin en iyi yoludur.
“Konuşmak yaradılıştan, susmak akıldan gelir.” Che Lehmann
“Söylemediğim şeylerin hiçbiri, bana zarar vermedi. “Calvin Coleridge
“İnsan dünyayı zapt eder; ama ağzını zapt edemez.” Mevlana
“Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar çirkindir.” Eflatun
“Konuşmak ihtiyaç olabilir; ama susmak bir sanattır.” Wolfgang Van Goethe
“Suskunluk hiçbir zaman, ihanet etmeyen gerçek dosttur.” Confucius
Bu yönü ile bakarsak susmak iyi güzel hoş ama, hep susturulan insan bir yerde daha konuşmak zorunda bırakılır ki bu bir tuzaktır. Evet şimdi konumuza geldik,
HUKUKTA SUSMA HAKKI.
Ceza hukukunda, masumiyet karinesi vardır. Bir kişi suçu ispat edilene kadar masumdur. Suçun delillerini toplamak, işlendiğini ispat etmek iddia makamının görevidir. Yani savcılığın. Savcılık ve emrindeki kolluk güçleri, şüpheli bir şahıs istediği kadar suçu ikrar etsin veya inkar etsin bunlarla bağlı değildir. Maddi gerçek dediğimiz mutlak hakikatı ortaya çıkarmaya çalışır.
Hukuktaki Susma hakkı, konuşmama hakkı; şahsın kendi aleyhine tanıklık etmemesi mantığına dayanmaktadır. Temeli ise "Hiçbir şüpheli veya sanık, konuşmaya veya kendini suç altına sokmaya zorlanamaz." İlkesine dayanır. Kökleri 1200 yıllara dayanan Magna Carta da ifade edilen susma hakkından bahsedilir.
Güncel hukukumuzda bir suç işleyen kişinin susma hakkı olduğuna dair gerek anayasada ve gerekse ceza kanununda hükümler bulunmaktadır.
Kişinin kendi aleyhine beyanda bulunmasının önüne geçilmeye çalışır kanunun mantığı. Suç delillerini bulmak devletin ödevidir. Bir suça bulaşırsanız bu hakkı kullanmak istediğinizde hiç de hoş karşılanmazsınız.
Yasal düzenleme bir hak olarak vermiş olsa dahi “ sukut ikrardan gelir” muamelesi görürsünüz. Bu ise karşınızdaki kamu görevlisinin “itiraf et bizi ne uğraştırıyorsun” kolaycılığına dayanmaktadır. Maalesef yargılamada hakim karşısında da susma hakkı pek hoş karşılanmamakta bu hak açıkça sanığın aleyhine kullanılmaktadır.
Ama sonradan pişman olmamanız için susma hakkının çok önemli olduğunu vurgulayalım.
Sonuç olarak; doğmadan önce ve öldükten sonra iki defa konuşmayacağını bile bile bizi konuşturmaya çalışırlar. İkisi de konuşamayacağımız bildikleri içindir. Adına susma hakkı diye bahşedilen asıl susmamız gereken anda ise konuşmamız için can atarlar. Konuşmayacağımızı anlayınca da bu kez bize işlememiş olsak dahi o suçu işlemiş gözü ile bakarlar.
Meşhur film sahnesinde hiç konuşmayan birine soruyordu ya; “abi sen neden hiç konuşmuyorsun.” O da cevap veriyordu: “bir zamanlar konuşuyordum, baktım işe yaramıyor, ben de bıraktım. “
Kalın sağlıcakla .