Tam da Demokrasi şöleni var diyordum. Kavga çıktı.
1992 yılıydı. Bende çocukluk aklımla babamla birlikte siyasi haberler izliyordum. Evimizdeki siyah beyaz televizyon sadece TRT1 gösteriliyordu. Tek bir kanalla herşeyden haberimiz olduğu bir dönemdi o yıllar.
1991 yılında ülkemizde seçimler yapılmış. Onca kavga gürültü ile Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanlığında Süleyman Demirel ile Mesut Yılmaz kıran kırana mücadele etmişti.
Anavatan Partisi ile Doğru Yol Partisi gönül verenleri birbirine acımadan ağıza alınmayacak sözler sarf ediyorlardı.
Ama liderler biraz temkinli davranıyor yeri gelince yüz yüze TV lerde tartışma programlarında kıyasıya fikir yarışması yapıyorlardı.
Onca hassasiyet bile halk arasında gerilmelere engel olamıyor. Taşrada insanlar arasında ağır ithamlar sergilenebiliyordu.
Bizim siyasi liderlerimiz birbirini gerdikçe halk daha fazla geriliyor. Ve kardeş kardeşe adeta kin beslemesine sebep oluyordu.
Ülkemizdeki siyaset her zaman kardeşi kardeşe kırdırtıyordu.
Bizdeki bu seçimlerin arasından 1 yıl geçmemişti daha. Amerika seçim yapıyordu.
1992 yılında Amerika Birleşik Devletleri' nde seçim olmuş ve George Bush ile Bill Clinton arasında kıran kırana bir seçim yarışı olmuş ve seçimi genç Bill Clinton kazanmıştı.
Bill Clinton ilk seçim kazanma sevinci şu şekilde olmuş ve yemin töreninde şöyle konuşmuştu.
Ghorge Bush ile seçimde yarıştık ve biz kazandık. Artık seçim yarışı bitti ve Amerika'yı birlikte yöneteceğiz. Kendisi ile sürekli temas kurup görüşeceğiz. Amerika hepimizden büyük.
Evet Amerika büyük olduğunu bu mantık ile yönetildiği için uzun yıllardır gösteriyor.
Peki ya bizde.
Dün akşam İzmit yürüyüş yolunda biraz vakit geçirmek istedim. Siyasi partiler standlar kurmuş, cadde tıklım tıklım. İnsanlar parti standlarına akın etmiş, oynayanlar, dans edenler, halay çekenler tam bir panayır havası.
Dedim Allah'ım işte bu.
Seçim Demokrasi şölenidir. Saygı, sevgi, hürmet, tebessüm olmalı diyordum.
Birbirlerimizin görüşlerine tahammül, hatta alkış olmalı diyordum.
Yürüyüş yolu o kadar coşkulu ve güzeldi ki bu panayır hiç bitmemeli diye düşünüyordum.
Hatta gezerken çok sayıda dostumu, arkadaşımı, hatta siyasi parti yöneticilerini, aday adaylarını, milletvekillerini gördüm. Bazıları ile uzun uzun sohbet ettim.
Sivil Toplum Kuruluşları Başkanı dostlarımı gördüm Siyasi analiz yaptık.
En çokta bu siyasi demokrasi şöleni vurgusunu konuştuk. Ne kadar güzel bir bayram değil mi diye bir birimize sorduk.
Sorduk sormasına da. Tam bu sırada bir kavga. Sormaz olsaydık.
Meselenin ne olduğunun önemi yok.
Önemli olan kavga.
Demokrasi kültürünü yaşamakta zorlanan bir milletiz.
Tek bir nokta vatan unsurunu kabullenmek ve demokratikleşme olgusunu öngörülü bir şekilde işletemiyoruz.
Bir yerlerde yanlış yapıyoruz. Çok kırıyor, çok döküyoruz.
Niye böyleyiz bilmiyorum ama demokratikleşme konusunda sorunlarımızı çözemiyoruz.
Seçim bir demokrasi, demokrasi bir şölen, şölen bir panayır. Panayırı kendi elimizle darmadağın ediyoruz.
Geleceğe bırakacağımız miras kin, öfke ve nefret olmamalı.
Sevgi dili konuşulmalı.
Empati yapan, ötekilileştirmeyen, fikirlerin savaştığı, hatta farklı fikirdekilerin hayranca izlendiği, ifade dilinin rahatça kullanıldığı bir toplum oluşturmalıyız.
Kin bizden çok şey aldı. Odak noktamızdan saptırdı.
Bu kirli siyasetle uğraşmaktan dolayı ileriye bakamıyoruz.
Geleceği göremiyoruz.
Umutlarımızı ve ümitlerimizi tüketiyoruz.
Size iki örnek verdim.
Sene 1992, sene 2023
Gerçekten ne değişti.
Merak ediyorum. Gerçekten ne değişti.