Taş atanlar değil, sağduyu kazanacak
...
Erzurum’da İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve onu dinleyen vatandaşlara yönelik taşlı saldırının ardından, YouTube’ta yayın yapan Medyascope’ta İstanbul’un Esenler ilçesinde saldırının ertesi günü yapılan bir sokak röportajını izledim.
Esenler, AK Parti’nin güçlü olduğu bir ilçe. Saldırı hakkındaki fikri sorulan vatandaşların görüşleri dört grupta değerlendirilebilir.
Birinci grup “İstanbul Belediye Başkanı İmamoğlu’nun Erzurum’da ne işi vardı?” diye tepki gösterenlerden oluşuyordu. Bunu söyleyenlerin, bakanların neden Ankara’da görevlerinin başında değil de milletvekili adayı oldukları seçim bölgelerinde olduğunu sorgulamıyor olmaları düşündürücü tabii. En kritik bakanlıkların başında bulunan bakanlar bile, sadece milletvekili olabilmek için işlerini güçlerini bırakmış durumdayken, seçilmesi durumunda cumhurbaşkanı yardımcılığı gibi çok önemli bir görevi üstlenecek olan İmamoğlu neden seçim çalışması yapamıyor?
Bir diğer grup, saldırının İmamoğlu’nun provokasyonu, taş atanların da İmamoğlu’nun kendi taraftarları olduğunu iddia ediyordu. Aslında Erzurum Belediye Başkanı Mehmet Sekmen ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da ilk açıklamalarında bunu savundu. Hatta Soylu saldırıda yaralanan vatandaşlarla ilgili “Bir kişinin başına büyük ihtimalle itmeden kaynaklı 2 dikiş atılıyor. Onun dışındakilerin hepsi diyor ki 'Şuramda bir ağrı var' yani hiçbir lezyon, belirti yok. Bir tiyatro ile karşı karşıyayız” açıklamasını yaptı.
Oysa yaralıların fotoğraflarını gördük. Baş bölgesinden yaralanmış, kanlar içinde kalmış çocuk, kadın ve erkekler vardı. Sonuçta, olayda yaralanan 17 vatandaşımızın hastaneye kaldırıldığı, 10’una ayakta müdahale edildiği, gözetim altında tutulan 7 kişinin ise pazartesi günü taburcu edildiği açıklandı. Yani Soylu’nun söylediği gibi tiyatro değilmiş yaşananlar.
Her ne kadar sokak röportajından da anlaşılacağı üzere, olayı “İmamoğlu’nun provokasyonu” olarak kabul etmeye hazır bir kesim olsa da canlı yayında yaşanan bir olayı maskelemek mümkün olmadı. Polisin olaya müdahale etmediğini görenler “Polise de talimatı İmamoğlu mu verdi?” diye soruyordu doğal olarak.
Neticede gözaltılar başladı. Bu kez de saldırıyı FETÖ’ye bağlamak için bir çaba gördük. İmamoğlu’na taş atanlardan birinin bir uzman çavuş olduğu ve FETÖ’den işlem gördüğü yazıldı. Oysa Milli Savunma Bakanlığı, uzman çavuşun 2021 yılında FETÖ üyeliğinden soruşturulduğunu ve hakkında takipsizlik kararı verildiğini söyledi. Bu senaryo da tutmadı.
Sokak röportajına geri dönelim. Bir kadın “Çok iyi yaptılar, kim taşladıysa onu. Hak ediyorlar ki taşlandı. Biz AK Partiliyiz, sonuna kadar” dedi. Vatandaşlar arasında hiç lafı dolandırmadan, komplo teorilerine ihtiyaç duymadan İmamoğlu’nun bu saldırıyı hak ettiğini, saldırıyı gerçekleştirenler değil, oraya gidenlerin suçlu olduğunu söyleyen üçüncü bir grup vardı. Açık sözlüler en azından!
Ama ben son grubu önemsiyorum. Bence onların tepkisi bu olayı alkışlayanları da, karşı tarafın üzerine yıkmaya çalışanları da, “şeytan taşlamaya” davet edenleri de durdurdu. Saldırıyı kimlerin yaptığının da, yapılanın doğru olmadığının da daha ilk günden farkında olan vatandaşların sağduyusu sokağa yansımıştı.
Kimsenin görünüşünden hangi partiye oy verdiğini tahmin edemeyiz elbette, ama AK Parti’nin hedef kitlesinde oldukları her hallerinden belli, muhafazakar görünümlü, başörtülü kadınlar, cami avlusunda oturan orta yaşlı erkekler saldırıya tepki gösteriyordu.
Ne diyordu bu vatandaşlar?
-Vahşet.
-Lanet getiririm.
-Nefretlerinde boğulsunlar.
-Yazık günah.
-Yaşanmasaydı keşke.
-Yakıştıramadım Erzurumlulara.
-Türkiye’ye yazık, yakışmaz.
-Düzgün bir yol değildi o.
-Bu memleket bu duruma niye geldi?
-Demokraside böyle bir şey olmaz.
-O muameleyi halk da belediye başkanı da hak etmiyor.
-Çok utanç verici.
İşte bu bilinç ve tepki, Türkiye’yi karıştırmak isteyenlerin elini kolunu bağlıyor. Bu sağduyu, siyasi rekabet için saldırıya uğrayanı saldırgan gibi göstermek isteyenleri durduruyor. “Şeytan taşlama” çağrılarıyla sokağı kışkırtmaya, ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışanların elini kolunu bağlıyor.
Yangına körükle gitmek midir vatan sevgisi, bir karınca gibi su taşımak mıdır?
Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu da dün komşumuz Sakarya’da, CHP konvoyuna taş atan 15 yaşındaki çocuktan şikayetçi olmadığını söyleyerek serbest bırakılmasını istedi. Doğru olanı yaptı bile demiyorum, sadece yapması gerekeni yaptı. Tüm siyasilerden aynı sağduyu ile hareket etmelerini beklemek hakkımız.