Tezcan Galvaniz tımarhanesi
Kocaeli’nin en sıkıntılı fabrikalarından biri hiç kuşkusuz Tezcan Galvaniz Fabrikası.
Önce yaşanan süreçle ilgili birkaç bilgi vereyim.
Ocak ayında başlayan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde fabrikanın sahibi Sadettin Tezcan, süreci baltalamak adına bakanlıktan yetki alan Öz Çelik İş Sendikasıyla ilgili yetkisine itiraz etmiş ve bir mahkeme süreci başlatmıştı.
Biz şu an 9’uncu aya girmek üzereyiz. 9 aydır sendika ile işveren arasında toplu iş sözleşmesi imzalanamadı. Birkaç gün önce de işçiler fabrika önünde eylem yaptı.
Ben şimdi hem sözleşme süreciyle ilgili sıkıntıları hem de Tezcan Galvaniz’e neden ‘tımarhane’ benzetmesi yaptığımı anlatayım.
Düşünün, Tezcan Galvaniz Fabrikasında çalışıyorsunuz. 9 aydır almanız gereken zammı alamamışsınız, süreç sinirinizi bozuyor.
Siz fabrika önünde basın açıklaması yaparken patronunuz Sadettin Tezcan cama çıkıyor, işçisine gülüyor, yetmiyor laf söylüyor.
Düşünün, bir nedenden dolayı rapor almışsınız, işe gelmiyorsunuz. Patronunuz evine müdürünü yolluyor, “Bak bakayım evde mi değil mi?” diye talimat veriyor. Evinizi kontrole bir amiriniz geliyor. Mobinge bak mobinge!
Düşünün, sözleşme sürecindeki 8 ayda Tezcan Galvaniz’de 3 personel müdürü değişmiş. Nasıl bir patronsa bu Sadettin Tezcan, beyaz yakalıları da delirtiyor, kaçırıyor.
Düşünün, fabrikada işçilerle ilgilenmesi gereken bir hemşire var, patronunuz gitmiş onu sekreteri gibi kullanıyor.
Düşünün, yılın altıncı ayında size iş kıyafeti verilmesi lazım. Yılın sekizinci ayında bir penye, bir pantolon veriliyor. Ayakkabı dahi verilmiyor. Öyle bir vurdumduymazlık.
Fabrikadan izin alıyorsunuz, üzerinize bir psikolojik baskı kuruluyor.
Duruş olan fabrika hatlarındaki işçilerin kartı basmıyor. Bir dahaki emre kadar işe gelmeyin deniyor. Adamın psikolojisi bozuluyor. İşten mi atıldım diye dertleniyor, ne yapacağını bilemiyor.
Düşünün, 8 aydır sözleşmenizi uzatan, imzalamayan ve sizi mağdur eden patronunuz, yemekhanede ıslık çala çala dolaşıyor, “Ne oldu? Ne yapabiliyorsunuz ki bana?” diyerek size sataşıyor.
Tam bir psikolojik harp.
Düşünün, fabrikada rahatsızlanıyorsunuz. Patron daha 14 tane sıfır aracı yeni çekmiş. Ancak işçisinin arabayla hastaneye götürülmesine izin vermiyor. “Ambulans çağırın” diyor.
Sizin canınızı o kadar önemsemiyor yani.
Tezcan Galvaniz bünyesinde 4 fabrika var. Üçü aynı yerde, birisi ana fabrikaların 400 metre kadar uzağında. Buraya gitmek için de ana yola çıkmanız ve yürümeniz gerekiyor. Size köpek saldırıyor, fakat size banane deniyor. O arabalar orada yatarken, işçinin canı bir gram önemsenmiyor.
Ağrı kesici dahi bulunmayan bir revire sahipsiniz.
Öyle bir fabrika ki; mevcut üretim müdürünün hala bitmeyen iş kazası davaları var.
Fabrikada uzuv kaybı yaşayanlar var, ölenler var. Ancak yönetim bunları umursamadan, “Biz bu işten nasıl sıyırırız acaba” diye düşünüyor.
Sadettin Tezcan, fabrikayı işçiler için adeta bir tımarhaneye çevirmiş durumda.
Sadettin Tezcan, 9 aydır sözleşmeyi imzalamamış. Şimdi bombaya gelin.
Sendikayı saat 17:00’de sözleşmeyi imzalayacağız diye arıyor, çağırıyor. Yarım saat sonra tekrar telefon ediyor. İş Kanunu Maddesi ve mesailer benim istediğim şekilde sözleşmeye işlenecek, yoksa sözleşmeyi imzalamam diyor. Hakikaten de imzalamıyor.
Böyle yönetilen, işçi için bir cehenneme çevrilen Tezcan Galvaniz Fabrikası, her şeye rağmen üretim ve ihracattaki başarısı nedeniyle 2 yıl önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden ödül almış bir şirket. Fakat yönetimsel manada berbat, akıl sınırlarını zorlayan uygulamaları var.
Bu fabrikayı büyüten işçileri adam yerine saymayan, tepeden bakan, ağzı beyaz yakalarına dahi olmak üzere ‘bozuk’ bir patronu var.
Yahu, İbrahim Karaosmanoğlu o dönem Büyükşehir Belediye Başkanı, Tezcan Galvaniz’i ziyaret ediyor. Burada Sadettin Tezcan Karaosmanoğlu’na, “Başkan bizim su faturaları çok yüksek geliyor. Su indirimi olamaz mı?” sululuğunda konuşan bir adamdan ne bekleyebilirsiniz ki zaten. Ayarı yok, saygısı yok.
Şimdi Tezcan Galvaniz Fabrikasındaki temel sorun İş Kanunu Maddesinin sözleşmeye eklenmek istemesi. Bu durumda da fabrikadaki 20 günlük yıllık izin hakkının 14’e düşürülmesi, hafta içi yüzde 75 hafta sonu yüzde 100 olan mesainin, hafta içi yüzde 50 hafta sonu yüzde 75’e düşürülmesi, sendikal faaliyetlerin sınırlandırılması, ikramiyelerin patronun inisiyatifine bırakılması gibi konular, son derece sağlıksız ve vicdanlara sığmayacak bir yönetim sergileyen Sadettin Tezcan’ın eline geçmiş olacak.
Sendika da buna yanaşmıyor haliyle.
Tezcan Galvaniz’de’in muadillerinden Yıldız Demir Çelik Fabrikasında bir operatörün maaşı 25 bin liraya yaklaşmış. Saatlik yevmiye 110 TL bandına çıkmış.
Peki Tezcan Galvaniz’de durum ne?
Saat ücretleri enflasyon farkları sayesinde 51 TL’ye çıkmış durumda. Sözleşme imzalanırsa saat ücreti 62 TL’ye çıkacak.
Düşünün ihracat rekorları kıran, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ödül alan Tezcan Galvaniz’in sahibi Sadettin Tezcan’ın imzalamadığı sözleşmenin saat ücreti 62 TL arkadaşlar, 62 TL.
Vicdansızlığa bak ya. Adamın imzalamadığı rakama bak. El insaf.
Şımarık ve pervasız bir yönetim sergileyen Sadettin Tezcan’a bir iki kelam daha etmek istiyorum.
Sen, bu işçinin sırtından zengin olmuş bir adamsın. Zenginliğine zenginliği, bu mazlum işçinin sırtından katıyorsun. Onlarla arana duvar ören bazı beyaz yakaları koy kenara, gerçek sorunları işçiden dinle. Onları tahrik ederek, hor görerek, aşağılama. Çünkü sen böyle yaptıkça kendini küçük düşürüyorsun.
Sözleşmenin imzalanmasını sürüncemeye bırakarak, süreci uzatarak evine ekmek götürmeye çalışan işçilerine zulmediyorsun.
Bu dünyadan ne hükümdarlar geçti, ne padişahlar, ne devlet başkanları geçti.
Bir tane fabrikan var. Kimsin ya sen? Ne zannediyorsun kendini? İn o kibir dağının üzerinden.
Haklarını arayan, seni zengin eden işçini aşağıladığında büyüdüğünü mü zannediyorsun?
Böyle yaptıkça, Aile Şerefi’ndeki Yaşar Usta’nın karşısında küçüldükçe küçülen Oktay’ın babasına dönüyorsun.
Senin fabrikan, süper ağır sanayi kolunda iş görüyor. Fabrikanda insanlar ölüyor, yaralanıyor, uzuvlarını kaybediyor.
Bu ne pişkinlik ey Sadettin Tezcan?
Yazık. Tezcan Galvaniz gibi bir markanın patronuna bak.
Bu zulüm yanına kalmaz.
Allah akıl, fikir, en önemlisi de vicdan versin vicdan.
Bundan gayrısı, kelime israfı.
İpucu
Zulümle abad olanın, akıbeti berbad olur.
Yunus Emre