Türkiye'de Spor Federasyonculuğu!
Spor teşkilatının kurulduğu günden beri Türk spor sisteminin yönetsel yapısında yeniden yapılanma ihtiyaçları her zaman süregelmiştir.
Yeniden yapılanmanın en önemli unsuru da hiç şüphesiz ki, spor federasyonları olmuştur.
Şartların elverişsizliği ve mevzuattaki bir takım aksaklıklar da bu dönüşümü hızlandırmış, spor
federasyonlarının özerk bir yönetim modeline kavuşturulmasına işaret edilmiş, böylece etkinlik ve verimliliğin arttırılabileceği öngörülmüştür.
Bu süreçten sonra 2004 yılına gelindiğinde spor federasyonları özerk bir statüye kavuşturulmuş, 2011 yılında ise 6215 Sayılı KHK ile federasyonların özerkliği kaldırılarak “Bağımsız Spor Federasyonu” statüsüne kavuşturulmuştur.
Özerklik ya da bağımsız yapılanmadan sonra birçok tasarımda işlevselliği artırılmaya çalışılan spor federasyonları her ne hikmetse bir türlü kendi ayağının üzerine duramamıştır.
Eğer ki spor federasyonlarının mevcut yapısal sorunları çözülemezse ileride daha vahim sonuçların çıkması kaçınılmazdır.
Çünkü uzun zamandır çeşitli platformlarda dillendirilen "Federasyonlarda tekrar atamaya dönülsün" tezahüratlarının gerçeklikte karşılığı olmasa da bu serzenişlerin nedeni şüphesiz ki birçok federasyon yönetimlerinin şeffaf ve sürdürülebilir olmamasından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Bu nedenle, “Performansa” dayalı teknik ve idari sistemin daha progresif olması için, “Federasyon başkanının iki dudağı arasına sıkıştırılmış” olan Türk sporunda yapısal reform yapılması gerekmektedir.
BUNUN İÇİN DE
1) Sporda gelişmiş ülke modelleri analiz edilerek paydaşlarla birlikte yeni bir federasyon mevzuatı ortaya konulmalıdır.
Bu mevzuat çerçevesinde
a) Bakanlık, federasyonlara aday belirlememeli, adayı işaret etmemeli, ilgili branş temsilcileri özgür iradeleri ile kriterleri önceden belirlenmiş adaylara oy verebilmelidirler.
b) Oyların %15'ine sahip olan bakanlık bu oy hakkından vazgeçmelidir.
c) Eskiden olduğu gibi teşkilat personelleri başkanlığa ve yönetime aday olmamalıdır.
d) Seçimlerde delegelerin elektronik imza ile oy kullanmaları sağlanmalıdır.
e)Başarısız olan federasyonlar seçimi beklemeden objektif kriterler doğrultusunda görevden alınabilmelidir.
f) Tüm federasyonların faaliyet programı 81 il'e göre planlanmalıdır.
g) İlgili branşlarda delege kriterleri getirilmeli ve delege kısıtlamasına gitmeden tüm eski şampiyonlar oy kullanmalıdır.
h) Federasyon hiyerarşisinde birbirini kontrol edip dengeleyen disiplin ve denetleme kurul üyeleri tamamen bağımsız olmalı, kimse yetki aşımına gidememelidir.
I) Varlığı ve yokluğu belli olmayan federasyon kurul ya da birimleri aktive edilmeli.
İ) Her federasyon yönetiminin 5 üyesi mutlaka kendi branşında şampiyon olmuş eski sporculardan, yoksa en çok milli olmuş sporculardan oluşmalı.
j) Federasyon yönetim kurulu üyelerinin her biri bir bölgeden (Türkiye 7 bölge) sorumlu olmalı.
k) Federasyonların tüm harcamaları kalem kalem federasyon kurumsal sitesinde 3'er aylık bülten halinde yayınlanmalı.
L) Milli takım antrenör seçiminde inisiyatif kullanılmamalı, belirlenmiş kriterler çerçevesinde antrenör ataması gerçekleşmeli.
m) Federasyon mevzuatında da yer alan bütçenin %15'i alt yapı gelişimi için harcanmalı.
n)Başarılı olan federasyonların devamı sağlanmalı ve bütçeleri iyileştirilmelidir, başarısız olan federasyonların da bütçelerinde kısıtlamaya gidilmelidir.
BU DEVİR BİTMELİ!
Nedir o devir?
Artık, “Devlet para versin, biz başkanlık yapalım” dönemi kapanmalıdır.
Çünkü kanun koyucu mevzuatla federasyonlara gelir çeşitliliği ve fırsatların değerlendirilmesini için yetki vermiştir.
Yukarıda maddeler halinde yazdıklarım tartışılabilir, daha iyi yöntemler belirlenebilir.
Bunlar mevzuata eklemlenirse federasyonlar birçok yanlış işten kurtulabilir, ekonomik rahatlık sağlanabilir.