Sağlıkta dışa bağımlıyız...Kurtulmalıyız!

Tıbbi medikal cihazlarımızı kendimiz üretmeliyiz.

Değerli dostlarım bu hafta sizlere sağlıkta dışa bağımlı olduğumuz alanlar ile ilgili bir yazı yazmak istedim.

Yazımın en sonunda yazmam gerekeni en başında yazarak başlamak istiyorum.

Üniversitelerimizdeki akademisyen hocalarımız yaptığı küçücük ameliyat sayıları ile övünen değil, bilime kattığı yenilikler ile övünen tanınan ve bilinen değerler haline dönüşmelidir.

SAĞLIKTA TÜKETİYORUZ, ÜRETMELİYİZ.

Sağlıkta kamu kaynaklarını ve ekonomik harcamalarımızın en önemli kısmını yurtdışı tıbbi cihaz üreticileri ve medikal cihazlar geliştiren, üreten, ithal eden sayıları çok olmamakla birlikte dünyada tekelleşmiş, silah ve savunma sanayiden daha çok kazanan firmaların ürünlerini kullanarak tıp hizmeti verdiğimiz gerçeğini hepimiz kabul etmeliyiz.

Kalp, beyin, ortopedi, kulak burun boğaz, diş, genel cerrahi, plastik ve mikro cerrahi alanları ile ülkemizin her bir hastanesinde her gün kullanılan binlerce ekipman yurtdışı firmalar tarafından yüzlerce kat kar ile ülkemize sokulduğu gerçeğini artık görmeliyiz.

Kendi orijinal firmaları yetmezmiş gibi yan medikal firmaları ile ülkemiz ekonomik anlamda adeta sömürülmekte ve bu karlılığın nedeni kimse tarafından sorgulanmamaktadır.

YERLİ MEDİKAL CİHAZ ÜRETİCİLERİMİZ DESTEKLENMELİDİR

Türkiye’de sağlık politikaları gelişmesi ve bunun yanında değişmesi gerektiğine, yerli tıbbi ürün üretiminin önemi her geçen gün arttığına hep birlikte şahitlik ediyoruz.

Kuşkusuz Türk tarihi boyunca ve Cumhuriyet Tarihi boyunca günümüze kadar sağlık en önemli politikamız olmuştur. Hatta son 20 yıl içerisinde Türkiye’nin sağlık politikalarında köklü değişiklikler de yaşanmıştır.

Sağlık altyapısının güçlendirilmesi, şehir hastanelerinin açılması, aile hekimliği uygulaması, özel sağlık kuruluşlarının teşvik edilmesi, sağlık turizminin öncelenmesi, e-nabız ve MHRS gibi dijital sağlık çözümlerinin devreye alınması gibi birçok yenilik halkın sağlık hizmetlerine daha kolay ulaşmasını sağlamıştır.

Sağlık hizmetinin yanında lüks otelcilik hizmetlerine dönüşen sağlık hizmet sunumu kalite standartlarını yükseltmek adına köklü değişimlere ve konforu yaşamamıza da vesile olmuştur.

Bu gelişmelerin merkezinde siyaset, vatandaş ve sağlık profesyonelleri yer almaktadır.

Hekimler, hemşireler, ebeler, sağlık memurları, laborantlar, paramedikler, anestezi teknikerleri, fizyoterapistler ve sosyologlar gibi sağlık çalışanları, büyük bir özveriyle ve yüksek motivasyonla ülkemizin dört bir yanında hizmet vermektedir.

Ancak tüm bu başarılı adımlara rağmen Türkiye'nin sağlık sisteminde dikkat çeken önemli zorluklarda bulunmaktadır.

SAĞLIKTA DIŞA BAĞIMLIYIZ

Tıbbi ürünler ve cihazlar konusunda yüksek oranda dışa bağımlılık.

Yoğun bakım cihazlarından tanı kitlerine, ameliyat malzemelerinden görüntüleme cihazlarına, implantlar ve tıbbi gereçler, ekipmanlar ile medikal cihazlar, kritik tıbbi ekipmanlar yurtdışından ithal edilmektedir.

Bu durum hem ekonomik açıdan büyük bir yük getirmekte hem de kriz zamanlarında (savaşlar, pandemiler) tedarik zincirinde aksamalara hatta bilinçli olarak ekonomik savaş aracı olarak kullanılma ihtimalini de değerlendirmek gerekir.

Türkiye’nin sağlık alanında tam bağımsız olabilmesi için tıbbi cihaz, ekipman ve medikal malzemelerin yerli ve milli olarak üretilmesi büyük bir zorunluluk haline gelmiştir.

Sağlık sektörü ile teknoloji ve mühendislik alanlarının entegre bir şekilde çalışması gerekmektedir.

Nasıl ki ilaç sektörünü çözdük. Güçlü ilaç firmaları ve üreticiler ile bağımlılıktan kurtulduk. İthal ilaç sektöründe rekabet edebilecek büyüklükte firmalar tarafından ekonomik ilaç üreten markalara sahip olduğumuzu net bir şekilde görebiliyorsak. Bu konuda da güçlü bir kararlılık göstermemiz elzem görünmektedir.

ÜNİVERSİTELER BİLİM ÜRETMELİ

Özellikle üniversitelerin tıp, mühendislik ve biyomedikal fakülteleri ile TÜBİTAK gibi araştırma kuruluşlarının ortak projeler yürütmesi büyük önem taşımaktadır.

Yerli üretimin artırılması, sadece ekonomik açıdan değil, aynı zamanda stratejik açıdan da elzemdir.

İleri teknolojili tıbbi cihazların yerli üretimi, Türkiye’nin sağlık teknolojilerinde dışa bağımlılığını azaltacak, istihdam yaratacak ve teknoloji transferini teşvik edecektir.

Üniversite-sanayi iş birliği ile geliştirilecek projeler sayesinde Ar-Ge kültürü güçlenecek, genç mühendis ve bilim insanları bu alanda daha fazla sorumluluk alacaktır.

Devletin bu süreci destekleyici politikalar geliştirmesi de oldukça önemlidir.

Yerli üreticilere verilecek teşvikler, alım garantileri, vergi indirimleri ve ihracat destekleri ile bu alan canlandırılabilir.

Öte yandan sağlık profesyonellerinin sahadan getirdiği deneyimlerin, mühendislik tasarımlarına yansıtılması da ürünlerin kalitesini artıracaktır.

Böylece ihtiyaçlara doğrudan cevap veren, kullanıcı dostu, yenilikçi ve kaliteli yerli tıbbi cihazlar üretmek mümkün olacaktır.

SAĞLIKTA PARA HARCAYAN DEĞİL KAZANAN BİR ÜLKE OLMALIYIZ

Türkiye’nin sağlık alanındaki başarısının sürdürülebilirliği için tıbbi cihaz ve ürünlerde yerli üretime geçiş artık bir tercih değil, zorunluluktur.

Bu hedef, ancak disiplinler arası güçlü iş birlikleriyle ve bütüncül bir vizyonla başarılabilir.

Gerek Üniversitelerimiz, Eğitim Araştırma ve Şehir Hastanelerinde çalışan Hekimler ile Sağlık Profesyonellerinin tecrübeleri, deneyimleri, bilgi birikim ve sahadaki gözlemleri mühendislik, ARGE, biyomedikal ve proje yazma, ölçme, değerlendirme ölçeğinde konumlandırılmış olursa ülkemiz geleceğin sağlık devi haline dönüşecektir.

Sağlığın güçlendirilmesi adına her bir yöneticimize ayrı bir görev düşüyor.

Sağlık ithal eden değil dünyaya sağlık üreten bir devlet olmamız hiçte zor değildir.

Gelecekte sağlık deyince akla gelen ülke Türkiye olmak dileğiyle.

Sağlık sektörü Politika Tıbbi cihaz
Yorumlar (1 yorum) Yorum yapmak için tıklayınız
Yükleniyor...