Yasa mı eksik, yoksa ahlak mı?

Ülkemizde 17 bakan, 600 milletvekili, onlarca müsteşar, yüzlerce daire başkanı, binlerce şube müdürü, on binlerce yönetici ve daha kimler kimler... Anayasa, yasa, hukuk, mevzuat, kararnameler hazırlayıp topluma hizmet sunuyor.

365 günün 360 günü vekiller Meclis'te toplanıp yasa çıkarıyor. En masum şekli ile el kaldırıp el indiriyorlar. Gece sabahlara kadar tartışıyor yeri geliyor kavga çıkarıyor, bazen de ciddi ciddi dövüş ediyorlar.

Meclis'e bir yasanın gelmesi için binlerce kişinin fikirleri alınıyor, konunun tarafları görüşler yazıyor, talepler iletiyor, tezler ortaya koymaya çalışıyor ve yasanın doğru şekilde çıkması için binlerce insan fikirleri ile yazılı dokümanlar oluşturuyorlar.

Komisyonlar kuruluyor, enine boyuna tartışılıyor, imla hatasına bile yer vermemek için virgüle bile dikkat ediyorlar.

Peki onca hazırlıklara ve hassas bir şekilde hazırlanan hukuki düzenlemeye rağmen sorunlar ve problemler çözülmüyor mu?

Cevap çözülemiyor.

O zaman yasalar mı eksik, uygulamada sorunlar mı var? Yoksa ahlaki değerlerini kaybeden bir toplum mu var?

Bence yasalarda bir eksik yok.

Hatta yasalar fazlası ile iyi durumda.

O zaman sorun nerede?

Yasa da değil bizde...

Konuşacak çok şey var ama konuşan herkesin de bir açığı var.

Kimsenin önce kendisine adaleti yok...

Konu açık ve net.

Ahlak mı? Yasa mı?

Değerli dostlar;

Ülkemizde hukuk sisteminin işleyişine dair her gün pek çok düzenleme yapılıyor. Binlerce yönetici yasa, mevzuat ve kararnameler hazırlayarak topluma hizmet etmeye çalışıyor. Bunun için ter döküyor, ücret alıyor.

Yasal mevzuatlar ne kadar güçlendirilse de, toplumun çözüm bekleyen pek çok sorunu hâlâ çözülemiyor.

O zaman bize de şu soruyu sormak düşüyor:

*Sorun yalnızca eksik yasalar da mı?
*Toplumsal ahlak ve değerlerde mi?

Elbette yasaların etkili, adil ve uygulanabilir olması önemli. Bireylerin haklarını koruyarak toplumsal düzeni sağlaması ve toplumun yapısına göre hazırlanmış olması gerekir.

Ancak yasalar ne kadar iyi hazırlanırsa hazırlansın, uygulamada yaşanan aksaklıklar bu düzenlemelerin etkisini göstermesine engel teşkil ediyor.

Yolsuzluk, kayırmacılık ve denetim mekanizmalarının zayıflığı gibi problemler, yasaların etkili bir şekilde hayata geçmesini engellediğini gözlerimizle tanık oluyoruz.

İnsanımız her geçen gün böyle durumlar sonucunda adalete olan güvenlerini yitirerek sistemin işleyişine karşı umutsuzluğa kapılıyor.

Şunu da belirtmek gerekir ki sadece hukuki düzenlemelerle toplumsal sorunları çözmek mümkün değildir.

Toplumun temel taşı olan ahlaki değerler ve etik ilkeler zayıfladığında, yasalar ne kadar iyi tasarlanmış olursa olsun, gerçek bir çözüm üretmek mümkün değil.

Ahlaki yozlaşma, bireylerin kişisel çıkarlarını toplumun ortak yararının önüne koymasına neden oluyor. Bu da yalnızca bireysel düzeyde değil, aynı zamanda kurumsal ve sistematik düzeyde problemlere yol açıyor.

Adaletin sağlanabilmesi için bireylerin önce vicdanlarıyla uyum içinde hareket etmesi gerekir. Yani toplumsal vicdanın ortaya çıkması gerekiyor.

Biz suçu yasalara atıp duralım.

En güçlü ve kıymetli yasa vicdan muhakemesi olmadıktan sonra çözüm mümkün değil.

Biz vicdanımızı kaybettik sanırım. Bulan getirsin...

Son kez şunları söylemek isterim ki;
Günümüz koşullarında ülkemizde ki pek çok sorunların temelinde yalnızca eksik yasalar veya uygulamadaki aksaklıklar değil, ahlaki değerlerdeki erozyon bulunmaktadır.

Etkin bir hukuk sistemi, ancak güçlü bir ahlaki temele dayanırsa işlevsel olabilir.

Toplumsal değerlerin yeniden inşa edilmesi, eğitim yoluyla ahlaki bilincin güçlendirilmesi ve bireysel sorumluluk duygusunun artırılması, ülkemizin daha adil ve yaşanabilir bir geleceğe ulaşmasının temel yollarından biridir.

Yasalar kadar ahlak da bu sürecin ayrılmaz bir parçasıdır.

En kısa zamanda insanı değerlerimize yeniden kavuşabilmek dileğiyle... Sağlıcakla kalalım.

Hukuk Anayasa ahlak