IEYHO'nun 12 Aralık Kararı: Ya Şeffaf Yönetim Ya da Hukuksuzluğun Devamı
"Gücün olduğu yerde adalet yoksa, adaleti bulmak için güç gerekir." Bu söz, tam da IEYHO'daki mevcut durumu özetliyor. Mahkemenin atadığı kayyım Emine Leyla Kıyat hanımefendi, 12 Aralık 2024'te kritik bir genel kurula başkanlık edecek. Bu genel kurul, yedi aydır süren hukuksuzluğun ya sonunu getirecek ya da maalesef devamına göz yumacak.
Son açıklanan 9 aylık finansal tablolar, 'rakamlar yalan söylemez' sözünü doğrular nitelikte. Nakit pozisyonumuzun 186 milyon TL'den 113 milyon TL'ye düşmesi, net zararımızın 176 milyon TL'den 246 milyon TL'ye fırlaması ve özkaynaklarımızın 2.65 milyar TL'den 2.51 milyar TL'ye gerilemesi, yönetimdeki sorunların artık sayılara döküldüğünü açıkça gösteriyor. Kısa vadeli borçlarımızın 236 milyon TL'den 274 milyon TL'ye yükselmesi de bu tablonun ne kadar vahim olduğunu gözler önüne seriyor.
Tüm bu finansal düşüş, Rıza Kutlu Işık'ın başında olduğu yönetimin şirketi bilinçli bir şekilde zarara sürüklediğinin kanıtı niteliğinde. Yıllardır aynı koltukta oturan Işık, her fırsatta şirketin kaynaklarını tüketiyor, finansal sağlığını hiçe sayıyor.
Sahi, kardeşi Uğur Işık'ın klasik araba koleksiyonuna fon sağlamak kolay olmuyordur, değil mi? Facebook hesabından gördüğüm kadarıyla - ki bir dönem engellemişti - Ferrari'lerden Porsche'lara, antika değerindeki klasik otomobillere kadar oldukça etkileyici bir koleksiyon oluşturmuş. Eh, böyle değerli yatırımlar(!) varken, biz küçük yatırımcılara temettü sırası gelmemesi çok normal(!) Üstelik, şirketin yatırımcısına yıllardır tek bir defa dahi temettü ödememiş olması, hissedarların birikimlerini tamamen göz ardı ettiğinin en açık göstergesi.
Halka açık fotoğraflarını incelerken bir paylaşım dikkatimi çekmedi değil.. Uğur bey şirketin ortaklarından olan Nusret Altınbaş'a da bir gönderme yapmış gibi görünüyor..
Galiba iş yok güç yok Uğur Işık'ın, bütün gün böyle paylaşımlarla zaman öldürüyor. Belki de bizim Etçi Nusrete gönderme yaptı, kim bilir..
Peki ya Sermaye Piyasası Kurulu? Canım SPK, sen ne yapıyorsun? Piyasadaki bu bariz hukuksuzluğa, yatırımcıların çıkarlarının hiçe sayılmasına göz mü yumuyorsun? Yetkili uzmanlarınız bu şirketin finansal sağlığını izlemiyor mu? Uzun zamandır kamuya açık bir şirketin içten içe zarara sürüklenmesine dair hiçbir tepkiniz olmayacak mı? SPK'nın temel görevlerinden biri, yatırımcıların hak ve menfaatlerini korumak, sermaye piyasasının güvenilir işlemesini sağlamaktır. Fakat on binlerce yatırımcının adalet arayışı, SPK'nın sessizliğiyle gölgelenirken, şirketin içini boşaltmaya yönelik bu hamlelerin karşısında neden hâlâ harekete geçilmiyor?
Geçtiğimiz genel kurulda yaşananlar ise bardağı taşıran son damla oldu. Rıza Kutlu Işık'ın B grubu hisselerden yönetim kuruluna üye seçilmesini engellemesi, sadece hukuksuz bir durum yaratmakla kalmadı, aynı zamanda şirketin kurumsal yönetim anlayışına da ağır bir darbe vurdu. Avukatların da belirttiği gibi, B grubu hissedarların temsil haklarının ihlali, 'kazanılmış hak' ilkesine açıkça aykırı. Geçiş kanununun yorumlanması, hukuki bir gereklilikten ziyade, şirket içindeki bazı kişilerin çıkarları doğrultusunda şekillendirilmiş durumda.
En büyük kötülük, iyilerin sessizliğidir. SPK'nın bu sessizliği, piyasalardaki adaletsizliğin en büyük göstergesi haline geldi. Mayıs 2024'ten bu yana devam eden hukuksuz yönetim sürecinde, neden küçük yatırımcının yanında olmadı? Yetkisiz imzalarla yönetilen, genel kurulun onayını almadan hareket eden bir yönetime karşı neden harekete geçmedi?
Bu şirketin %99'u halka açık. Küçük yatırımcılar bir ümit yıllardır bekliyor. Bu insanlar aylardır e-postalarına cevap alamıyor, telefon görüşmeleri reddediliyor, en temel bilgi alma hakları bile ellerinden alınıyor. Temmuz ayında şahsen attığım e-mail hala cevapsız. Sadece ben değil, diğer hissedarların Eylül ayında yolladığı e-mailler de yanıtsız kaldı. Şirket adeta derin bir sessizliğe gömülmüş durumda. Nasıl bir halka açık şirket anlayışı bu?
12 Aralık'ta yapılacak genel kurul, IEYHO için bir dönüm noktası olacak. Ya şeffaf, hesap verebilir, hukuka saygılı bir yönetim anlayışı hakim olacak ya da karanlık devam edecek. Mahkemenin atadığı kayyımın öncelikli görevi, B grubu hisselerin temsil hakkını korumak ve geçmişteki usulsüzlükleri düzeltmek olmalıdır. Çünkü adalet güçlüden yana olduğunda, artık adalet değil zorbalıktır.
Bu durumda Hz. Ömer’in adalet anlayışını yansıtan bir olay ile yazımı sonlandırmak istiyorum..Bir gün Halife Hz. Ömer’e devlet görevlilerinden biri gelir ve mahkemede aleyhine bir dava olduğunu, hakimin kendisini haksız bulduğunu söyler. Halife’nin, yetkisiyle bu kararı değiştirmesini ister. Hz. Ömer ise ona şu cevabı verir:
“Adalet terazisini eğip bükmeye kalkarsak, hepimiz altında kalırız. Mahkeme kararına saygı duymalı ve hakkın yanında yer almalıyız.”
Bu hikâyede olduğu gibi, IEYHO’nun 12 Aralık'ta yapılacak genel kurulunda da adaletin eğilip bükülmesine izin verilmemeli, hakkın yanında yer alınmalıdır. Çünkü adalet, ancak her durumda dürüstçe uygulandığında gerçek anlamını bulur.