Kayyım hanım, ışıkları yaktınız mı? Yoksa "rızanız" olmadan karanlığa mı kapıldınız?
İnsan hayatı, doğumdan ölüme kadar süren uzun bir mücadele hikayesidir. Kimi zaman adaletsizlikle, kimi zaman yoklukla, kimi zaman da güç sahiplerinin kibriyle mücadele ederiz. Bu mücadele bazen öyle bir hal alır ki, karşınızdaki güç sizi görmezden geldikçe, sesinizi duyurmak için daha da yüksek sesle haykırırsınız.
Bugün size anlatacağım hikaye, binlerce küçük yatırımcının sermaye piyasalarındaki mücadelesinin bir örneği. Öyle bir mücadele ki, bir tarafta kendi çıkarları için her şeyi mübah gören bir yönetim anlayışı, diğer tarafta ise haklarını aramaktan vazgeçmeyen yatırımcılar var. Bu, sadece parasal bir mücadele değil; aynı zamanda adalet, şeffaflık ve hesap verebilirlik için verilen bir yaşam savaşı.
Yıllardır süren bu mücadelede, küçük yatırımcılar olarak her türlü yasal yolu denedik. E-postalar yazdık, telefonlar açtık, kapılar çaldık. Ama karşımızda hep aynı sessizlik duvarı vardı. Ta ki kayyım atanana kadar umutlarımızı canlı tuttuk.
Ve şimdi...
Piyasalarda umutla beklenen kayyım ataması gerçekleşti, Emine Leyla Kıyat hanımefendi göreve başladı, ama biz yatırımcılar hâlâ aynı sessizliği dinlemeye devam ediyoruz. Ne bir güncelleme, ne bir genel kurul tarihi, ne de geleceğe dair bir yol haritası...Sadece derin bir sessizlik. Yıllardır süren belirsizlik ve kötü yönetim pratiğinden sonra, kayyım atanması bizler için bir umut ışığıydı. Hem hukuk hem maliye mezunu olan Emine Leyla Kıyat hanımefendinin atanması, profesyonel bir yaklaşım beklentimizi artırmıştı. Ancak aradan geçen sürede yaşanan (daha doğrusu yaşanmayan) gelişmeler, bizi yeni bir umutsuzluk girdabına sürüklüyor. Şirkete gitmeye başladığını duyuyoruz, peki sonra? Yatırımcılar olarak en basit sorularımıza bile cevap alamıyoruz. 2022 yılı genel kurulu hâlâ tamamlanmadı, 2023 için atılan KAP haberleri ise tam bir kafa karışıklığı yaratıyor. Bu karmaşa ve belirsizlik ortamında küçük yatırımcının tek yaptığı, her gün ekrana bakıp iç geçirmek.
Değerli Emine Leyla Kıyat hanımefendi, eğer bu yazı size ulaşırsa bilmenizi isterim ki, biz yatırımcılar artık somut adımlar görmek istiyoruz. Şirketin durumu, yapılacak genel kurul tarihi, geçmiş dönem hesaplarının incelenmesi... Bunlar acilen ele alınması gereken konular. Sessizlik, bazen en kötü iletişim biçimi olabiliyor.
Halka açık bir şirkette, hele ki %99'u halka açık bir şirkette, bu kadar belirsizlik ve sessizlik kabul edilebilir değil. SPK'nın da bu duruma el atması, en azından sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesini sağlaması gerekiyor. Sermaye Piyasası Kurulu'na sormak istiyorum: Bir şirketin %99'u halka açık olacak, küçük yatırımcı yıllardır mağdur edilecek, ve siz sadece seyredecek misiniz? SPK'nın temel görevi, sermaye piyasalarının güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, adil ve rekabetçi bir ortamda işleyişinin sağlanması değil midir?
Peki nerede bu gözetim?
Nerede bu denetim?..Yıllardır süren bu mücadelede, küçük yatırımcılar olarak her türlü yasal yolu denedik. SPK'ya sayısız başvuru yaptık. Ama ne yazık ki kurumun yaklaşımı, sorunları çözmekten çok, olayları uzaktan izlemek şeklinde oldu. Şirket yönetimi bilgi vermezken, SPK da yatırımcıyı koruma görevini yerine getirmedi.
Kayyım atanması öncesinde yaşanan sorunları, kötü yönetim pratiklerini anlıyoruz. Ama şimdi bambaşka bir dönemdeyiz. Ya da öyle olmalıydık...Ve son olarak, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözüyle bitirmek istiyorum:
Hakkınız olan şeyi almak için müspet yoldan yürüyünüz. Hakkımız vardır deyiniz, alınız; fakat bunu yaparken mütecaviz olmayınız.
Biz de tam olarak bunu yapıyoruz: Haklarımızı hukuk çerçevesinde, meşru yollardan aramaya devam ediyoruz ve edeceğiz. Ta ki Işıkları yeniden yakıncaya kadar...