Biz anlatsak da taraftar bunu istemez ki…
Fenerbahçe ve Galatasaray’ın Avrupa’daki maçlarını takip ettik.
Özellikle devre arasında önemli bonservis bedelleri ödeyerek ve mevcut haliyle büyük bir maaş yüküne sahip Galatasaray’ın düşük bütçeli ve yaş ortalaması genç bir takım olan AZ Alkmaar’a elenmesi çok konuşuldu.
Bir kez gruplarda, iki kez de elemelerde karşı karşıya geldiği Hollanda temsilcisini üç maçta da mağlup etmeyi başaramadı Galatasaray.
İnsanlarda doğal olarak “E o zaman bunca transferi neden yaptık?” demeye başladılar.
Kimileri Türk futbolunun kurtuluşu için genç oyunculara yatırım yapmaktan falan bahsetti.
Kimileri Okan Buruk’u, kimileri yönetimi eleştirdi.
Bugün eleştiri yapanların birçoğu aslında Galatasaray taraftarlarıydı.
Ama hepimiz çok iyi biliyoruz ki Galatasaray pazartesi günü Fenerbahçe’yi yenerse dünyanın en büyük hocası Okan Buruk, en iyi yönetimi de Galatasaray yönetimi olacak!
Futbolu günlük yaşıyoruz, günlük konuşuyoruz.
Aslında ekranlarda konuşanların geçmiş konuşmalarını bir izlerseniz birçoğunun kendileriyle çeliştiğini göreceksiniz.
En yakın örnek sosyal medya diliyle, geldiğinde zindanlarda olup sonradan Fenerbahçe taraftarlarının sultanı olan Youssef En-Nesyri.
Bir kere şunu netleştirelim… Ne Fenerbahçe ne de Galatasaray asla AZ Alkmaar gibi yaş ortalaması ve maaş bütçesi düşük bir takım olmayacaklar.
Zaten bugün bunu isteyen hiçbir taraftar ya bunun ne demek olduğunu bilmiyor ya da biraz önce bahsettiğim çelişkiye düşüyor.
AZ Alkmaar dediğimiz takım 34 hafta sürecek Hollanda liginin 22. haftası itibariyle lider Ajax’ın 14 puan gerisinde 5. sırada yer alıyor.
Kim bugün lige havlu atmış bir takım istiyor ?
Kimse…
Zaten bu iki takım taraftarı için iki hedef var.
Ya kendi takımı şampiyon olsun, kendisi olamazsa rakip takım şampiyon olmasın.
Yani değerli taraftarlar, tuttuğunuz takımları yönetenler Avrupa’da kupa almak için değil ligi kazanmak için milyon Euro’ları harcıyorlar.
Ve bunu siz istiyorsunuz!
Hiç kendinizi de boşuna kandırmayın…
AZ ve benzeri takımlar genç oyunculardan ve hedefi olan oyunculardan kurulu oldukları için disiplinli ve çok azimli oynuyorlar.
Çünkü onlar için Avrupa arenası önemli bir vitrin.
Onların hedefi Avrupa’nın önemli takımlarında iyi kontratlar imzalayarak oynamak.
Young Boys, Türkiye Ligi Şampiyonu Galatasaray’ı elediğinde kendi liginde düşme hattındaydı!
Avrupa’nın düşük bütçeli takımlarına karşı alınan her başarısız sonuçta bu tarz gündemler oluşuyor ama inanın bana hiç gerçekçi gelmiyor çünkü hiçbir taraftar bunu istemez ve kabullenmez.
Çünkü ligi kaybetmeyi, hele hele ezeli rakiplerine kaybetmeyi asla kabullenemezler.
AZ Alkmaar takımı 2023 yılında U-19 Gençlik Ligi’nde Avrupa şampiyonu oldu.
Hem de öyle tesadüfen değil, Barcelona’yı 3-0, Real Madrid’i 4-0, finalde Hajduk’u 5-0 yenerek şampiyon oldular.
Şimdiki takımdan kaleci Oduro, Goes ve Poku o takımın önemli oyuncularındandı.
Yani hiçbir şey tesadüf değil.
Kendilerini “Büyük takım” diye adlandıklarımızın genç takımları Avrupa’da ne yazık ki hiçbir başarı elde edemediler.
Sadece bu sezon Trabzonspor tarihte ilk kez son 16’ya kaldı, o da bence ülkede yeterince gündem olmadı.
Büyük takımlar genç ve potansiyelli oyuncuları getirseler ya da alt yapılarından çıkartıp oynatsalar, onları da fena sayılmayacak bonservis bedelleriyle satsalar taraftarları bundan memnun olacak mı ?
Kasımpaşa örneği var… Onlar da potansiyeli olan, bazen genç bazen düşük bütçeli oyuncuları Türkiye’ye getirdiler.
Bu oyunculardan hem performans hem de gelir elde ettiler.
Ama hiç şampiyon olmadılar ve Avrupa’ya gidemediler.
Son 10 yılda en iyi lig dereceleri geçen sezonki beşincilik.
Bu süreçte Diagne, Donk, Eren Derdiyok, Eren Elmalı ve Trezeguet gibi önemli oyuncu satışları oldu.
Ben AZ Alkmaar’a, Bodo Glimt’e, Union Saint-Gilloise’a, Midtjylland’a, Genk’e çok saygı duyuyorum.
Bence doğrusunu yapıyorlar ama ne yazık ki bu sistemi en başta büyük takımların taraftarları istemez, istemeyecek de!
Çünkü onlar için haftalık değişen ülkenin futbol gündeminde yer edinmek çok daha önemli.
Yani ülkemizin futbol kültürünü baştan sona değiştirmek gerekir, ona da kim cesaret edebilir ?
Keşke herkes samimi olarak, ligine bakmadan, kazanıp kaybetmesine bakmadan kendi memleketinin takımını, çocuğunu alıp stadına gidip maçını izleyebileceği takımı tutsa…
Keşke futbolseverler Kocaelispor’u, Eskişehirspor’u, Altay’ı, Adana Demirspor’u, Bursaspor’u vs… tutsa.
Keşke stadına gelen rakip takım taraftarını, hani hiç oturulmayan koltukların olduğu, kapısı çok açılmayan, -Misafir odası- diye bildiğimiz odaya layık gördüğü, evine gelen misafir gibi görse.
Keşke çocuklarının okul çantalarını, İstanbul takımlarının logolarının olduğu çantalardan seçmese.
Eskiden hep anlatılır, rakip takımlar birbirlerine saygı duyarmış, rekabet varmış ama düşmanlık yokmuş.
Şimdilerde çok kötü olaylara tanıklık etmeye başladık.
Bu kötü gidişe bir an önce dur demezsek korkarım ilerde konuşacak bir futbol da kalmayacak.
Ülkemizin futboluna o kadar yabancı kalmaya başladık ki artık koca ülkemizde TFF başkanın ifadesiyle 600 sene dünyaya hükmetmiş bir imparatorluğun bugünkü mirasçıları olarak, ülkenin en önemli maçını yönetecek bir Türk hakem bulamadık.
Ben şimdi Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarlarına soruyorum ve samimi bir şekilde cevap istiyorum.
Siz böyle genç oyuncularla Avrupa’da mücadele eden, kimi zaman başaran kimi zaman tecrübesizliğin ve kalitesizliğin etkisiyle başaramayan bir takım mı istiyorsunuz yoksa yıldızların geldiği, milyon Euro’ların dağıtıldığı, lig şampiyonluğunun kovalandığı takımları mı?
Değerli NoktaGazetesi.com.tr okurları,
NoktaGazetesi.com.tr ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da NoktaGazetesi.com.tr sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar NoktaGazetesi.com.tr yorum alanında paylaşılamaz.
NoktaGazetesi.com.tr yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, NoktaGazetesi.com.tr bu sorumluluğu üstlenmez.
NoktaGazetesi.com.tr'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.