Kıymetli okurlarım yine bir uzun ara verdik, farkındayım… Bu sefer spora geniş açıdan bakacağız.Hepinizin yakından takip ettiği 2024 Paris Olimpiyat Oyunları’nın ardından 59 spor federasyonu seçim yarışına girdi. Birkaç spor federasyonu hariç birçoğunun seçimleri de tamamlandı.2024 Paris sonunda yeterli başarıyı gösteremeyen spor federasyonlarına Spor Bakanı Osman Aşkın Bak "Federasyonlardan hesap soracağız" demişti.Bu sözün üzerinden epey bir zaman geçti ve görünen o ki birkaç federasyon hariç yine aynı başkanlarla veya bakanlığın destek verdiği adaylarla yola devam ediyor! E o zaman ne anladım ben bu işten!Atıcılık, Atletizm, Badminton, Cimnastik, Güreş, Atletizm, Tekvando, Su topu, Ragbi, Yelken, Görme Engelliler Federasyonuna Spor Teşkilatı personelleri aday oldular ve (Görme engelliler ve Güreş seçimleri yapılmadı), yelken hariç seçimleri kazandı. Bunlarla birlikte spor teşkilatının desteklediği diğer branş adaylarının birkaçı hariç tamamı seçimleri kazandı. Bunun üzerine spor kamuoyu “Bu nasıl hesap sorma” diye konuşur oldu.Bu da gayet doğal!Başka açıdan bakacak olursak…Seçime giren spor federasyonlarından hesap sormak mümkün olamadı mı?Spor federasyonlarından sorumlu olan, onları sevk ve idare eden spor üst yöneticileri de bu hesap sorma sürecinde yeterli olamadılar mı? Spor teşkilatının kendi adaylarını destekleme amacı “Seçim kazanmak” mı yok “Başarılı olmak” mı?Hesap artık 2028 Los Angeles Olimpiyatlarına kaldı. Bu işin bir tarafı. Şimdi önümüzde, 15 ay sonra Kış Olimpiyatları var. Bu federasyonlar için hesap sorma yerine hesap alma daha doğru olmaz mı? Bunu da bir kenara bırakalım.Peki, bu kadar önemli mi “Federasyon Başkanı” olmak ya da bu kadar kolay mı?Başkan adayı olan kişi, makamında oturduğu ve yönettiği sporu bilmek zorunda mı? Aynı soruyu Yönetim Kurulları için de sorabilirim?Federasyonların yönetim ve üst kurullarına baktığınız zaman seçilen veya seçilemeyen başkanların hedefleri mutlaka başarılı olmak.Olmuyorsa da, delege desteği veya devlet desteği ile yola devam etmesi spor için ne kadar doğru ve yararlı olur! “Seçilerek geliniyor” dediğinizde -seçimlerde bizzat ben yaşadım- ama devlet ama delege sistemi ile yönetime gelen, sporu dahi tanımayan! yöneticilerin ülke sporuna katkısı ne kadar olabilir? O zaman bu “Başkanlar” ve “Yöneticiler” bu görevlere talip mi oluyor yoksa kendilerine ahbap çavuş ilişkisi ile görev mi veriliyor?Başkan olmak veya yönetici olmak bir statü mü yoksa ego mu kazandırıyor insanlara anlamıyorum ki?Biraz daha uç bir soru sorayım… Önce ulusal yarışmalar için yarışma yapılacak şehirlerde kısa dönem geziler için mi ya da uluslararası yarışmalarda turistik seyahat için mi? (Yer bildirimi veya öz çekim yapmak)Yarışmaların sonuna 1 saat kala gelip madalya takmak mı? Ne güzel dünya değil mi?En önemli görev şu olsa gerek… Ayda bir kez yapılan “Federasyon Yönetim Kurulu Toplantılarına” katılıp bilmediği spor için karar vermek!Bu yazımda bayağı bir soru sordum… Cevaplarını siz de düşünün.Hulasa, daha çok sorulacak soru var ama yöneticiler bu soruların hepsini biliyorlar, cevaplarını da…Özellikle bu yazımda Sayın Ahmet Ak beyefendinin arşiv çalışmalarından yararlandım. Kendilerine arşivini kullanmamda izin verdiği için tekrar teşekkür ediyorum.O zaman size son 7 olimpiyat dönüşünde Spor Bakanlarımız ne demişler, onları tekrar hatırlatayım.
2000 Sydney…5 madalya ile 26. olduğumuz 2000 Sydney Olimpiyatı bitiminde Sayın Spor Bakanı Rahmetli Fikret Ünlü; " Olimpiyatlarla ilgili gördüğümüz eksiklikleri yerinde gördük ve daha çok çalışarak, çok daha iyi bir planlama yapmamız gerektiğini öğrendik"
2004 Atina...11 madalya ile 22. olduğumuz 2004 Atina Olimpiyatı bitiminde Sayın Spor Bakanımız M. Ali Şahin" Oyunlarda sporcularımızın ve rakiplerinin kapasitelerini gördük, ne yapmamız gerektiğinin farkındayız bir sonra ki olimpiyatta çok daha başarılı olacağız"