Mirastan mal kaçırma durumunda ne yapmalı?

Av.Mehmet Kırılmaz

Av.Mehmet Kırılmaz

Tüm Yazıları

Miras bırakanın, mirasçılarının haklarını gözetmeden yapmış olduğu karşılıksız kazandırmalara, mirastan mal kaçırma denilmektedir.

Bu durum; bir kısım çocukları kayırmak amacıyla, kız çocuklarının mirastan yararlanmasını engellemek amacıyla veya başka birçok sebepten kaynaklanıyor olabilir.

Böylesine bir durumda neler yapılabileceğini ele alacağız.

Mirasçıların, terekenin (miras mallarının) kendilerinden kaçırıldığı durumlarda gidebileceği birkaç yol bulunmaktadır.

Hangi yoldan gidileceğini anlamak için, muris (miras bırakan) tarafından yapılan kazandırmanın tapuda ne şekilde yapıldığı oldukça önemlidir.

Tapuda satış veya bağışlama olmak üzere iki şekilde devir yapılabilmektedir.

Eğer muris herhangi bir karşılık almaksızın maliki olduğu taşınmazı tapuda satış göstermek suretiyle devir yapmışsa bu işlem muvazaalıdır ve hukuken geçersizdir.

Çünkü muris gerçekte bağışlama iradesiyle hareket etmektedir fakat bu iradeyi gizleyerek ortada bir satış varmış gibi beyanda bulunmaktadır.

Türk Borçlar Kanunu’nun 19. Maddesinde “Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.” denilmiştir.

Mirasçılar bu durumda taşınmazı iktisap eden kişiye karşı dava yoluna gidebilecek, taşınmazın yasal miras payları oranınca kendileri adına tescilini talep edebilecektir.

Taşınmazı muvazaalı şekilde muristen devralan kişi taşınmazı iyi niyetli başka bir kimseye satmış ise, bu durumda mirasçılar miras payları oranınca taşınmazın bedelini muristen devralan kimseden talep edebileceklerdir.

Özetle; miras bırakanın, bağışlama iradesi bulunmasına rağmen taşınmazı satış göstermek suretiyle başkaca kimseye devretmesi halinde mirasçıların bütün miras haklarını talep edebilecekleri söylenebilir.

Böylesine bir muvazaalı işlem, açılacak ‘’Tapu İptal ve Tescil Davası’’ ile giderilebilecektir.

Eğer miras bırakan sağlığında, maliki olduğu taşınmazları tapuda bağışlamak suretiyle devretmişse, burada mirasçıların saklı pay hakkının ihlal edilip edilmediği önem kazanmaktadır.

Nitekim miras bırakanlar elbette malları üzerinde bağışlamak da dahil tasarrufta bulunmakta serbesttirler.

Fakat saklı payların ihlal edildiği durumda, mirasçılar lehine bağışlanma yapılan kimseden saklı payları kadar miras hakkını talep edebilmektedir.

Saklı pay, mirasçıların her şartta korunmuş miras hakkıdır.

Miras bırakanlar mallarını kime bağışlayacağı hususunda ancak sınırlı şekilde tasarruf hakkına sahiptir.

Çünkü ne olursa olsun mirasçılar saklı paylarından mahrum bırakılamayacakladır.

Türk Borçlar Kanunu’nun 505. Maddesinde ‘’Mirasçı olarak altsoyu, ana ve babası veya eşi bulunan miras bırakan, mirasının saklı paylar dışında kalan kısmında ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir.’’ denilmiştir ve yalnızca bu mirasçıların hiçbirisi yoksa miras bırakanın mirasının tamamında tasarruf edebileceği belirtilmiştir.

Bu nedenle zaman zaman haberlerini gördüğümüz ‘’bütün mirasını hayır kurumuna bıraktı’’ şeklinde haberlere konu olmuş olaylar hukuken geçersiz olabilmektedir.

Türk Medeni Kanunu’na göre alt soyun saklı payı yasal miras payının yarısı şeklinde düzenlenmiştir. Anne-babanın ise yasal miras payının dörtte biri oranında saklı payı bulunmaktadır.

Saklı payı biraz daha somut bir örnekle anlatalım.

Farzedelim ki bir kimsenin eşi ve 1 çocuğu olsun.

Türk Medeni Kanunu’na göre bu durumda çocuğun miras payı 3/4, eşin miras payı ise 1/4 olacaktır.

TMK’nın ilgili hükmünü hatırlarsak, çocuğun saklı payının 3/8 olduğu ortaya çıkacaktır.

Murisin sağlığında bütün mal varlığını eşine bağışladığı senaryoyu düşünürsek, çocuk saklı payını yani mirasın 3/8’ini talep edebilecektir.

Yani miras bırakanın bağışlama işlemi, mirasçıların saklı paylarına erişimi engellediği takdirde, mirasçılar açısından saklı paylarının ihlal edildiği kadarını talep hakkı doğacaktır.

Böylesine bir hakkın ileri sürüldüğü davaya ise ‘’Tenkis Davası’’ denilmektedir.

Özet olarak; miras bırakan, mirasçılarının saklı paylarını gözetmeden bağışlama işleminde bulundu ise, mirasçıların mirasın saklı payları kadar olan kısmını talep hakkı bulunmaktadır.

Kabaca durum böyle olsa da, her olaya uygulanacak hukuk bakımından değişiklikler bulunacağı unutulmamalıdır. Bu sebeple hukuki ihtiyaçlarınızda profesyonellerden destek almanız önerilir.

Miras Türk Medeni Kanunu Tenkis Davası