Buket Afkan

Buket Afkan

Ekonomide iyimserlik havası gerçekçi mi?

Ekonomi cephesinde son günlerde yaşanan gelişmeler, muhalif ekonomi çevrelerinde iki farklı tepkiye neden oldu.

Bunlardan ilki, yıllardır “rasyonelleşme” ve “liyakat” vurgusunda bulunan ekonomistlerden gelen olumlu tepkiler. Önceki gün teknik olarak başarılı bir sunum gerçekleştiren Merkez Bankası Başkanı H. Gaye Erkan’ın gerçekçi bir enflasyon tahmininde bulunmasının ardından umutlanan bu çevreler, dün de Merkez Bankası başkan yardımcılıklarına liyakatli isimlerin atanmasıyla son derece olumlu tepkiler verdiler.

Bazılarıysa tüm bu değişimlerin döviz ihtiyacı nedeniyle yabancı sermayeye güven vermeye yönelik vitrin değişiklikleri olduğunu savunarak iyimserleri hayalci buluyor.

Yazının Devamı

İmamoğlu nasıl bir CHP tahayyül ediyor?

Seçmen yenilginin faturasını Kılıçdaroğlu’na çıkarıyor. Kimileri tartışmanın kişiler üzerinden yürütülmesine karşı çıksa da, partinin başına geçtiğinden beri defalarca seçim kaybetmiş bir liderin sorgulanması normal karşılanmalı.

Liderlik önemlidir. Siyasi partilerde liderlerin bir ömrü vardır ve bu ömür seçim başarıları ile belirlenir. Sadece bu son seçim değil mesele, CHP yıllardır oylarını artıramıyor, yüzde 25’in üzerine çıkamıyor. Bu da seçimleri adeta bir nüfus sayımına dönüştürüyor. Belki çabaladı Kılıçdaroğlu farklı toplumsal kesimlere ulaşmak için ama başarılı olduğunu söyleyebilir miyiz?

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ‘İktidar İçin Değişim’ adıyla açtığı internet sitesine değişim ile ilgili yüz binin üzerinde yorum ve öneri gelmiş. Uzman bir ekibin bu görüşleri analiz ederek hazırladıkları raporu değerlendiren İmamoğlu, dün yaptığı açıklamada “Toplum, CHP’de lider ve yönetiminin değişmesini, bu değişimin hem kuşak hem vizyon ekseninde olmasını istiyor” demişti.

Yazının Devamı

Gaye Hanım ne dedi?

Yani Şimşek, Erdoğan’ın kendisini kabineden gönderdikten sonra rasyonel politikalar uygulamadığını, şimdi geri dönüşüyle birlikte rasyonel olana da geri dönüleceğini söylemiş oluyordu.

Ardından Şimşek’in talebiyle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın başına da ABD’den Hafize Gaye Erkan getirilmişti. Bu hamleler Erdoğan’ın “faiz sebep enflasyon sonuç” iddiasından geri dönüşü temsil ediyordu. Ancak Merkez Bankası’nın yaptığı politika faizi artışları beklentilerin çok altında kalınca ortodoks politikalara geri dönüş umudu da yerini kafa karışıklığına bıraktı. Kimilerince “ilginç” kimilerince “anlaşılmaz” bu politikalar, Erdoğan’ın ekonomi yönetimini serbest bırakmadığını gösteriyordu.

Şimşek’in ”rasyonele dönüş” açıklamasından sonra bir zam yağmuru başladı. Belli ki ÖTV ve KDV artışları, akaryakıt zamları, vergi ve harçlara yapılan zamlarla bütçe açığı vatandaşın cebinden karşılanacaktı. Kısa bir süre içinde anlaşıldı ki “rasyonel politika” denen model, vergileri artırarak ve kredileri sınırlayarak talebi kontrol etmek ve bu yolla enflasyonu düşürmek amacını taşıyordu.

Yazının Devamı

Partilerden umut kesilirken sivil toplum dirilir mi?

AK Parti, son iki seçimde toplamda 15 puan oy kaybetti ve 35 seviyelerine geriledi. Türkiye’nin sosyolojik yapısı AK Parti’den yana. Yüzde 65 sağ oy, orada öylece ikna edilmeyi bekliyor. AK Parti iktidarda olmanın tüm avantajına da sahip ve bunu seçim dönemlerinde fütursuzca kullanıyor. AK Parti’nin bir diğer avantajı ise siyaset tarihinin en karizmatik liderinden birine sahip olması. Hal böyleyken oylarındaki bu büyük bir gerileme, başarısızlık olarak değerlendirilmeli.

Şu anda Türkiye’de hiçbir siyasi parti seçmene umut vermiyor. Bunun en temel sonucunu da ekonomide yaşıyoruz. Ekonomi yönetilemiyor ama yönetecek bir siyasi hareket de bulunamıyor.

Türkiye’nin ekonomisini düzlüğe çıkarması için hayata geçirilmesi gereken yapısal reformları üstelenecek bir siyasi iradeye ihtiyacı var. 2001 yılından beri Türkiye’nin ciddi bir ekonomi programı olmadı. 2023 yılına gelindiğinde, ekonomi tamamıyla belirsizliğe ve günü kurtaran, keyfi bir anlayışa mahkum edilmiş durumda. Bu durumun sürdürülebilmesi mümkün değil.

Yazının Devamı

Komplolar ve acı gerçekler

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dünkü kabine toplantısının ardından Lozan ile ilgili tek bir kelime etmedi. Lozan’ın gizli protokollerinden kurtulduğumuzdan, artık tam bağımsız ve zincirlerinden kurtulmuş bir ülke olduğumuzdan bahsetmedi Erdoğan. Tersine “Özellikle Avrupalı dostlarımızla yaptığımız görüşmelerden ümitvariyiz. Avrupa Birliği'ne tam üyelik sürecinin tamamlanması ve Gümrük Birliği ile vatandaşlarımıza vize serbestisi gibi temel başlıklarda ilerleme sağlamak istiyoruz" diye konuştu.

Erdoğan, İsveç'in NATO'ya üyelik sürecine ilişkin de "Meclis'in açılmasıyla birlikte üzerimize düşeni yapacağız. Nihai kararı verecek merci TBMM'dir. Bizim hiçbir ülke ile çözülemeyecek sorunumuz yoktur" dedi.

Ne Avrupa ne de İsveç düşmanımız değil, dostumuzmuş meğer!

Yazının Devamı

Vatandaş sahipsiz kaldı

Akaryakıt, su ve doğalgaz, ekmek, toplu taşıma zamları; ÖTV ve KDV artışları; birçok kalemde vergi ve harç zamları yağmur gibi vatandaşın üzerine yağsın. Böyle bir ülkede muhalefetin gündem belirlemesini bekleriz değil mi? Muhalefetin ortalığı ayağa kaldırmasını, vatandaşın isyanını kamusal alanda görünür kılmasını bekleriz.

Oysa bu ülkede muhalefet, bırakın vatandaşın derdini dile getirmeyi, ekonomi gündeminin gölgede kalmasına neden olacak şekilde kendi iç kavgaları ile gündemi meşgul ediyor.

Vatandaş yakıcı dertleriyle yapayalnız bırakılmış durumda. Sonra da bu partiler seçmenin karşısına çıkıp oy isteyecekler. Hadi bakalım, kolay gelsin!

Yazının Devamı

Suçüstü yakalanan Kılıçdaroğlu şimdi ne yapacak?

CHP cephesinde çok ilginç şeyler yaşanıyor. Mesele artık “Kemal Kılıçdaroğlu yanlış aday mıydı, doğru aday mıydı” ya da “Bu kadar çok seçim kaybetmiş bir liderin partinin başında kalmaya devam etmesi doğru mudur, yanlış mıdır” tartışmalarının ötesine geçmiş durumda. Kılıçdaroğlu’nun “ahlakı” tartışma konusu haline geldi.

Olaylar şöyle gelişti: İkinci tura giderken Kılıçdaroğlu ile kamuoyuna açık bir protokol metni imzalayan ve muhalefetin saflarına geçen Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, geçtiğimiz günlerde verdiği bir röportajda imzaladıkları tek protokolün bu olmadığını, Kılıçdaroğlu ile İçişleri Bakanlığı dahil olmak üzere üç bakanlık ve MİT Başkanlığını için de ayrı bir protokol imzaladıklarını söyledi.

Bu açıklama sadece seçmende değil, Millet İttifakı ortağı partilerde de büyük şaşkınlık yarattı. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu katıldığı bir programda, Kılıçdaroğlu’nu arayıp bu iddiayı sorduğunu ve ‘Kesinlikle bunlar doğru değil’ cevabını aldığını söyleyerek “dürüstlüğüne güvendiği biri” olan Kılıçdaroğlu’na inandığını ifade etti.

Yazının Devamı

Yaz rehavetine kapılamıyoruz

Merkez Bankası’nın dünkü faiz artışı oranı, yine beklentilerin çok altında kaldı. 500 baz puan beklentisi oluşmuştu ki sadece 250 baz puan artış yapıldı. Ekonomistler bu durumu “anlamsız” ya da “ilginç” gibi ifadelerle karşıladı.

Anlaşılan o ki, faiz artışı ile yurt dışından gelebilecek sıcak para yerine Körfez ülkeleriyle yapılan anlaşmalardan sağlanacak gelir tercih ediliyor. Ancak oradan gelecek para elbette enflasyonu düşürmeyecek. Merkez Bankası kısaca “enflasyonla devam” dedi. Ekonomistlere göre, şu aşamada rasyonel bir faiz artışı yapılmadan enflasyonun kontrol edilebilmesi mümkün değil.

Bir yandan da faiz artışı düşük olsa da kredi faizlerine yansıyor, yani şu konjonktürde yatırımların sürmesi mümkün değil. İşsizliği engellemek için ihracatı artırmanız gerekiyor ama ihracat yapacağınız Avrupa’da da ekonomi tıkırında değil. Bu iç ve dış şartlar ekonominin yavaşlayacağını söylüyor. İşsizliğin arttığı bir ortamda yapılacak bir yerel seçimde iktidar bir hezimetle karşılaşabilir.

Yazının Devamı

Biz neden böyleyiz? Arketipsel bir açıklama

Analitik psikolojinin kurucusu, İsviçreli psikiyatr Carl Gustav Jung’un literatüre kazandırdığı kavramlardan biri de “arketip”tir. Jung insanlığın tarihsel olarak ortak bir bilinçdışına sahip olduğuna inanıyor, kolektif insan deneyiminin kökeninde bazı evrensel semboller, karakterler, mitler ve mitolojiler olduğuna inanıyordu. Gerçekten de dünya üzerinde asla bir ilişki içine girmemiş, birbirinden kopuk coğrafyalarda yaşayan toplumların mitlerine, masallarına baktığımızda benzer öğeleri kullandıklarını görebiliyoruz. Bu ilginç bir fenomendir.

Jung’un insan psişesinde tanımladığı dört temel arketip vardır. Bunlar bizim vitrinimiz, topluma gösterdiğimiz yüzümüz olan “persona”, her bireyin içinde bastırılmış olan kadınsı ve erkeksi yönlerimiz olan “anima” ve “animus”, bilinçdışına bastırdığımız, depomuz diyebileceğimiz, toplumsal olarak kabul edilmeyeceğine inandığımız “karanlık” tarafımız olan “gölge” ve bunların bir bütün oluşturması için çalışan “ben” arketipleridir. İnsanın amacı personasının farkına varmak, bastırılmış yanlarını keşfetmek ve bunları benliğinde birleştirmektir.

Jung ve onu takip edenler, dört temel arketipten başka birçok arketip tanımlamıştır. Bu arketipler insanların ve toplumların karakterlerini ve inançlarının, eğilimlerinin, davranışlarının ardında yatan dinamikleri anlamak için kullanılagelmiştir. İşte bunlardan biri de “yetim” arketipidir.

Yazının Devamı

Zam yağmurundan kaçış yok

“İğneden ipiliğe zam” furyası devam ediyor. Dün Kocaeli’de ekmeğin fiyatı 5 liradan 7,5 liraya, simidin fiyatı 7,5 liradan 10 liraya yükseltildi. Sırada toplu taşıma ücretlerine yapılacak zam var. Minibüsçüler akaryakıta yapılan ÖTV zammının ardından yüzde 100 zam talebinde bulundular. Dün Ankara’da ulaşıma yüzde 57 oranında zam yapıldı. Kocaeli’de de bundan daha aşağı bir artış beklemiyorum.

Diğer yandan servisçiler de zam talebinde bulunmuş. UKOME’nin önümüzdeki hafta toplanarak zam taleplerini karara bağlamasına kesin gözüyle bakılıyor. Bütçeler yeniden yapılacak ama denkleştirmek pek mümkün olmayacak.

Türkiye’yi önümüzdeki aylarda zor günler bekliyor. Toplumsal huzursuzluk artacaktır. Böyle durumlarda suç oranlarının artması tehlikesi de ortaya çıkabiliyor. Kiracı-ev sahibi kavgaları halihazırda toplumsal bir sorun haline geldi bile.

Yazının Devamı

Kriz büyüyor

Sıcaklar yetmezmiş gibi ekonomi gündemi de cayır cayır yanıyor. Bu sabah güne döviz kurunda yeni rekorlarla başladık. Seçimlerin ardından yukarı doğru hareketlenen dolar, faiz kararının açıklanması beklenirken rekor serisine devam etti. 20 Temmuz’da açıklanacak Merkez Bankası faiz kararı öncesinde euro/TL 30,3; dolar/TL’yse 26,94 seviyesine ulaştı.

KDV ve ÖTV artışlarının etkisi de fiyatlara yansımaya başladı. Vergi artışları bugün gazlı içecek fiyatlarını uçurdu. 2.5 litre kolanın fiyatı 43 TL’ye yükseldi. Bundan sonra her güne zam haberleri başlayacağız. Akaryakıta ve doğal gaza ÖTV zammının ardından önümüzdeki günlerde Özel İletişim Vergisi ve Konaklama Vergisi'nde de yüksek oranlı artış bekleniyor.

Dün bütçe açığının faturasının vatandaştan çıkarılmasının siyasi sonuçlarının da ortaya çıkacağını söylemiştik. Cumhur İttifakı bileşenleri Büyük Birlik Partisi, Yeniden Refah Partisi ve HÜDAPAR’dan arka arkaya zamlara tepki açıklamaları geldi. YRP’den Serhat Fındık, bu açıklamalarla yetinmeyerek partisinden istifa etti. Fındık, vergi düzenlemeleri ile ilgili Meclis’teki oturuma katılmayan partisinin “hayal kırıklığı” yarattığını belirterek "Milletimizi temsil ettiğimizi düşünmüştüm, yanılmışım" ifadesini kullandı.

Yazının Devamı

Millet bu faturayı sineye çekmez

Türkiye enflasyon döngüsüne girmiş durumda. Zamlı maaşlar çalışanın eline geçmeden, dolaylı vergilerin artışıyla iğneden ipliğe her şeyin fiyatı artmış oluyor.

Geçtiğimiz haftaya, vergi ve harç artışlarının yaratacağı etkiyi değerlendirerek başlamıştım. Bu haftaya da akaryakıt fiyatlarına yapılan ÖTV zamları ile başladık. Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanı Erdoğan imzasıyla yayımlanan kararla benzinin litresinde 2.52 TL olan ÖTV 7.52 TL’ye, motorinde 2.05 TL olan ÖTV de 7.05 TL’ye yükseltildi. Bu 5 liralık artışın KDV ile birlikte 7 TL’yi bulması bekleniyor. Akaryakıt artışlarının evimize, soframıza giren her şeyin fiyatını artırdığını göreceğiz. Marketlerde etiketler hızla değişecek.

Tabii şimdi akıllara hükümetin seçimden önce açıkladığı Gabar’da bulunan petrol geldi. Madem petrol bulmuştuk, neden daha ucuza değil de daha pahalıya benzin ve motorin alıyoruz diye soruyor doğal olarak insanlar. Cevabını ancak başka bir seçimde alabileceğimiz bir soru gibi duruyor bu. Seçimden seçime doğal gaz, petrol buluyoruz, farkında mısınız?Hazine ve

Yazının Devamı

15 Temmuz ve kadınlar

Bugün, 2016 yılında devlet içinde örgütlenmiş dini bir cemaatin ülkeyi askeri bir darbeyle ele geçirmeye kalkıştığı 15 Temmuz’un 7’inci yıl dönümünü idrak ediyoruz. Ama geçmişte yaptığımız hataların ne kadar idrakindeyiz, ondan kesinlikle emin değilim.

Geçtiğimiz günlerde vefat eden Menzil cemaati liderinin ardından, siyasilerin taziye mesajı yayımlama yarışına girdiğini gördük. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gazetelere tam sayfa başsağlığı ilanı verdi. Saadet Partisi ile aynı grupta yer alamayacak kadar “liberal” bir parti olduklarını savunan DEVA lideri Ali Babacan, bir tarikat liderinden “tasavvuf önderi” olarak bahsetti.

Fetullahçıların devletten temizlenmesinin ardından Menzil tarikatının başta Sağlık, Adalet ve İçişleri bakanlıkları olmak üzere bürokraside kadrolaştığını sağır sultan duymuştur. Cenazeye akın eden on binlerce insan da tarikatın gücü hakkında çok şey söylüyordu.

Yazının Devamı

Muhalefet dejavu yaşatıyor

Bir ordu düşünün, her seferinde aynı komutanla meydana çıkıp yenilgiyle dönüyor ve ne zaman “Komutanı mı değiştirsek artık” sesleri yükselse “savaş sanatı” üzerine felsefi tartışmalara davet eden bir elitler sınıfı ortaya çıkıyor.

Daha adı anılır anılmaz “değişim” bir eylem olmaktan çıkarılıp bir kavrama dönüştürülüyor. “Tartışalım” deniyor, “nedir değişimden anladığınız?” Parti elitleri, akademisyenler, gazeteciler toplumun talebini ağzına tıkıyor. Toplum sizinle felsefe tartışamaz ama neyin değişmesi gerektiğini görür.

Seçimin ardından “değişim” ihtiyacını ilk dile getiren İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu oldu. Ama İmamoğlu CHP’deki kemikleşmiş yapıyı, hizipleşmeyi, delege ağalığı sistemini iyi bildiği için doğrudan genel başkanı karşısına alamadı. İmamoğlu’nun söylemindeki bu muğlaklık statüko yanlılarının ekmeğine yağ sürdü. Bir şeyler gevelenip duruyordu ama bir şey de söylenmiyordu. Önce dikkatle İmamoğlu’na kulak kabartan seçmen, orada da kendi sesini duyamayınca, seçim yenilgisiyle çekildiği konfor alanına iyice gömüldü.

Yazının Devamı

Hürriyet anketlerin yükselen yıldızı

Biz vatandaşlar bütçemiz açık verdiğinde, gelirlerimizi artırmak gibi bir şansımız pek olmadığından giderlerimizi azaltmaya çalışırız. Oysa büyük bir cari açıkla yüzleşen hükümetimiz, vergilerle gelirlerini artırmaya çalışıyor. Bütçeyi denkleştirmek için vatandaşın cebine yöneliyor.

Geçtiğimiz haftadan beri üst üste yeni vergiler geliyor. Bunların arkası da gelecek, durmayacak. Çünkü şu ana kadar yapılan vergi ve harç artışları bütçe açığının sadece dörtte birini karşılıyor. En az bu kadar daha vergi salınacak. Bir yandan da Körfez ülkelerinden sıcak para girişi sağlanması yönünde girişimler devam ediyor.

Dün gece Resmi Gazete’de yayımlanan kararla, pasaport harçlarına yapılan yüzde 50 artış da gidişat hakkında tahminleri doğruluyor.

Yazının Devamı

Türkiye’nin AB’ye dönüş adımı samimi mi?

28 Mayıs’tan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’da bir değişim var sanki. Önce kabinesini makul isimlerle yeniledi. Sonra ekonominin başına geçirdiği Mehmet Şimşek’in faiz artırma ve kemer sıkma politikalarına izin verdi.

Faiz artışı beklenen miktarda olmasa da “Faiz sebep enflasyon sonuç” tezini savunmayı bıraktı. Seçimden önce bu iddiasını sürdürüyordu oysa.

Yerel seçimler yaklaşırken vergi ve KDV artışı gibi seçmende büyük rahatsızlık yaratacak adımların atılması için de ikna edilmiş görünüyor.

Yazının Devamı

Emekliler toplumun vicdan azabı haline geldi

Tamam, Türkiye’de büyük çoğunluk düşük ücretlerle çalışıyor, kimse ev ya da araba alma hayali kuramıyor, tatile bile gidemiyor. Ama özellikle memur maaşlarına yapılan zammın ardından emeklilerin adeta yok sayılması, ekstra bir artış içeren düzenlemenin yapılmaması tüm toplumun vicdanını kanattı. Bu insanlar bizim babalarımız, annelerimiz, dedelerimiz, büyükannelerimiz çünkü.

Türkiye’nin kritik seçiminin yapılacağı 2023’ün başında en düşük emekli aylığı önce 5.500 liraya, ardından nisan ayında da 7.500 lira çıkarılmıştı. 2023’ün temmuz ayında en düşük emekli aylığında herhangi bir iyileştirmeye gidilmedi.

Memur, işçi ve emeklilerin enflasyondan korunmasını için devreye sokulan 'refah payı' 2023 Temmuz maaş artışlarında gündeme alınmadı.

Yazının Devamı

“Şimşek” çaktı, şimdi fırtına mı kopacak?

Son yıllarda Türkiye’de yaşanan ekonomik sorunları ciddiye alanlar, hem ülkenin geleceği, hem de bireysel bekası için endişelenenler, gözünü kulağını ekonomistlere çevirmiş durumda.

Üniversitede dört yıl boyunca iktisat dersi almış olmama rağmen gelişmeleri takip edip anlamakta, yorumlamakta son derece zorlanıyorum. Siyaset gibi bol keseden ahkam kesmeye uygun bir alan değil, karmaşık bir bilim dalı ekonomi.

Ekonomistler farklı değerler, tercihler, beklentiler ve motivasyonlarla kararlar alan insanların ekonomik davranışlarını anlamaya çalışıyor.

Yazının Devamı

Türkiye Yüzyılı’nın “milli” zamları hayırlı olsun

CHP’den Erzincan vekili seçilen Mustafa Sarıgül’ün güneşli havada şemsiye açmasına neden olan vergi artışları, sanmıyorum ki kimseyi şaşırtmış olsun.

14 Mayıs’a giderken uygulanan seçim ekonomisine bütçe dayanmayacağını herkes biliyordu sanırım.

Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimi sadece “LGBTİ’ciler, teröristler, Allahsızlar, kıblesizler, Kandil’den emir alanlar” diyerek kazanmadı. Kesenin ağzını açtıkça açtı, dağıttıkça dağıttı, verdikçe verdi.

Yazının Devamı

AK Parti değil İzmit’i, İzmir’i bile alır

Hürriyet’e göre, 2018 cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerinden de yenilgiyle çıkılmış olmasına rağmen, 2019’da yapılan yerel seçimlerde yakalanan başarı, 2024 için de karamsar olmamayı gerektiriyor. Bense 2018 yenilgisi ile 2023 yenilgisinin kıyaslanmasını doğru bulmadığım gibi, 2019 yılındaki şartlarla 2024 arasındaki şartların da kıyas kabul etmeyeceğine inanıyorum.

2018 yılında da, özellikle 24 Haziran’a yaklaşırken, propaganda sürecinin etkisiyle iyice seçim havasına giren, CHP’nin adayı Muharrem İnce’nin Maltepe mitingine akın eden yüzbinleri gören muhalif kesimlerde kazanılabileceğine dair bir umut ortaya çıkmıştı. Ama o umut gerçekçi temellere dayanmaktan çok, seçim atmosferinin yarattığı kitlesel bir psikolojinin sonucuydu.

Evet, ekonomik sorunlar baş göstermeye başlamıştı ama henüz seçmenin değişimi ciddi ciddi düşünmesi için gerekli şartlar olgunlaşmamıştı. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine yeni geçilmişti ve Erdoğan için özel olarak hazırlanan bu sistem daha test edilmemişti. Erdoğan’a Türkiye tarihinde görülmemiş bir güç veren ve bunun karşılığında kendisine vaat edilenlerin gerçekleşmesini bekleyen milletin, bir yıl sonra kararından caymasını beklemek safdillikti.

Yazının Devamı

TÜİK verilerine rağmen

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son bakanlar kurulu toplantısının ardından, haziran ayı enflasyon rakamı sonrasında memurların ve emeklilerin maaşlarının belirleneceğini açıklamasının ardından milyonlarca memur ve emeklinin gözü, TÜİK’in bugün açıklayacağı rakamlarına çevrilmişti.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı haziran ayı enflasyon verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), haziran ayında aylık bazda yüzde 3.92 artış gösterdi.

TÜİK'ten açıklanan verilere göre; enflasyon haziranda yıllık bazda yüzde 38,21'e gerilerken, bu rakam son 18 ayın en düşük seviyesi olarak kayıtlara geçti. *Böylece memurların merakla beklediği 6 aylık enflasyon artışı yüzde 19,77 oldu.

Yazının Devamı

Kocaeli’deki olaylarla Fransa’da yaşananlar benzer mi?

Bütün dünya, Fransa’da bugün itibariyle yedinci gününe giren çatışmaları kaygıyla izliyor. Fransa'nın Nanterre kentinde, 27 Haziran'da Nael M. isimli 17 yaşındaki Cezayir asıllı çocuğun polis tarafından silahla öldürülmesinin ardından başlayan gösterilerde gözaltına alınanların sayısı 3 bin 200’ü aştı. Yaş ortalaması 17 olan eylemcilerin hızla yargılanarak cezalandırılacağı anlaşılıyor. Yakarak, yıkarak, talan ederek öyle bir saldırganlık gösterdi ki eylemciler, zararın 1 milyar eurodan fazla olduğu belirtiliyor.

Türkiye’de de başta Suriyeli sığınmacılar olmak üzere, Afganistan ve Pakistan gibi ülkelerden gelen “18-30 yaş arası erkek” göçmen kitlesine yönelik inkar edilemez bir rahatsızlık söz konusu. Tam da Fransa’daki olayları endişeyle izlerken, Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde yerli vatandaşlarla Suriyeliler arasında yaşandığı iddia edilen olaylar gözleri kentimize çevirdi.

Fransa’daki çatışmalar özellikle sosyal medyada “Türkiye’de de benzer olaylar yaşanacak” türünde bir propagandaya neden oldu. Bununla birlikte medyada “Suriyeli sığınmacılar ve kaçak göçmenler”le ilgili haberlerin sayısında büyük artış görüldü. Kurban Bayramı’nda, Bursa’nın Mudanya ilçesinde sığınmacıların sahillerde kadınları rahatsız ettiği iddia edilince, yangına körükle gitmek üzerine siyaset belirlemiş olan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, ilçeye giderek basın açıklaması yaptı. Özdağ, bir kez daha sığınmacıları hedef gösterdi.

Yazının Devamı

“Türkiye’nin Gandhisi”ne elveda

2017 yılına kadar siyasi bir lider görüntüsü çizmekten uzak bir profile sahip olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kaderi Adalet Yürüyüşü ile değişmişti.

Darbe girişiminin ardından, OHAL dönemlerinde yaşanan adaletsizliklere karşı Ankara’dan İstanbul’a yürüyerek sivil bir direniş başlatan Kılıçdaroğlu, CHP’nin genel başkanı olmasının ötesinde şahıs olarak ilk kez tüm toplum kesimlerinin dikkatini çekmişti.

Bu barışçı protesto eylemi nedeniyle Kılıçdaroğlu’na “Gandhi” yakıştırması da yapılmıştı. Sivil itaatsizlik ve barışçıl direniş yöntemlerini kullanarak Hindistan’ın Britanya’dan bağımsızlaşma mücadelesinin en önemli aktörlerinden biri olan Gandhi’ye benzetilen Kılıçdaroğlu, aradan geçen yıllar içinde gerek helalleşme politikası, gerekse toplumun farklı kesimlerini temsil eden siyasi partilerle birlikte gerçekleştirdiği ittifak siyaseti ile bu benzetmenin hakkını verdi de diyebiliriz.

Yazının Devamı

Biz kendimizi mi sevmiyoruz acaba?

Bayram tatilinin sonuna yaklaştık. Bu dokuz günlük sürede çalışmaya ara verenler, pek de tatil yaptı denemez. Turizm sektöründe fiyatlar öyle arttı ki tatil beldelerine gitmek neredeyse imkansız hale geldi. Hatta bu sene ilk defa yurt dışından gelen turist sayısı da fiyatlar yüzünden azaldı. Avrupalı, Rus turistler fiyatların daha makul olduğu başka ülkeleri tercih etti.

Tatil beldelerine gidemeyen çalışanların bir kısmı memleketlerine, köylerine giderken büyük bir çoğunluk bunu bile yapamadı. Artık memleket ziyaret etmek bile uçak ve otobüs fiyatlarının geldiği noktada bütçeyi aşan bir duruma dönüştü. Sözün özü, tatil yapmak da sadece hayalini kurabileceğimiz lüksler arasındaki yerini aldı.

Pazartesi günü itibariyle çalışanları yine yoğun bir mesai bekliyor. Kavurucu sıcaklar da başlarken yorucu ve bunaltıcı bir yaz sezonuna adım atacağız. Bu arada Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), Haziran 2023'e ilişkin açlık ve yoksulluk sınırı verilerini açıkladı. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 10 bin 373 TL'ye, yoksulluk sınırı 33 bin 788 TL'ye yükseldi. Bekâr bir çalışanın 'yaşama maliyeti' de aylık 13 bin 4711 TL'ye çıktı. Şu anda 8 bin 500 TL olan asgari ücrete yapılan ara zam Ağustos ayı ücretlerine yansıyacak. Milyonlarca insan 11 bin 400 TL olan yeni asgari ücretle açlık sınırı kıyılarında yaşamaya devam edecek.

Yazının Devamı