Hakkın terazisi

Cengizhan Göksu

Cengizhan Göksu

Tüm Yazıları

Hayatın terazisinde herkes kendi kefesini ağır basan taraf yapmak istiyor. Adaletin, hakkaniyetin, vicdanın ne olduğunu anlatan nice kitaplar yazıldı, nice sözler söylendi ama iş icraata gelince çoğu insan sadece kendi çıkarını düşündü.

Bugün bir düşünelim: Hakkın terazisini kim tartıyor? Sadece kendisi için adalet isteyenler mi? İşine geldiğinde en yüksek perdeden “hak, hukuk” diye bağırıp, iş başkasına gelince üç maymunu oynayanlar mı? Ne yazık ki böyleleri, sadece kendilerine adaletin işlemesini isterler. Başkasının uğradığı haksızlık onları ilgilendirmez. Empati kurmaz, merhamet göstermezler. Çünkü onların terazisinde sadece kendileri vardır.

Sokakta yürürken bir başkasının hakkını hiçe sayıp, trafikte kendine yol açmak için kuralları ihlal edenler... İş yerinde başkasının emeği üzerinden yükselip, en ufak bir yardımı bile çok görenler... Kendi çocuğuna en iyi eğitimi isterken, başka çocukların sürünmesine göz yumanlar... İşte bunlar, hakkın terazisini sadece kendilerine çalışan bir araç gibi görenlerdir.

Ama dünya böyle dönmez. Terazi bir gün şaşar, belki hemen değil ama er ya da geç... Bugün kendine kıyak geçiren, yarın başkasının kıyağına muhtaç kalır. Bugün hak yiyen, yarın hakkı yenmiş olarak bulur kendini.

Gerçek adalet, sadece kendi hakkımızı değil, başkalarının hakkını da savunabilmekten geçer. Adil bir dünya, ancak kendi terazimizi bırakıp, başkalarının da hakkını gözettiğimizde mümkün olur. Yoksa hepimiz, kendi kuyumuzda boğulmaya mahkûm oluruz.

Hakkın terazisi, yalnızca kendimiz için değil, herkes için eşit tarttığında adildir. Unutmayalım ki, bir gün hepimiz o terazinin öbür tarafında da olabiliriz.

"Hak yolunu bulamayan,
Adaletle dolamayan,
Başkasını saramayan,
İnsan mıdır insanoğlu?"
(Vefai)

Adaletle kalın, adil kalın...

Vesselam.

Adalet Hak Vicdan
Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız