Hibrit tohum: Toprağın ruhuna vurulan pranga

Cengizhan Göksu

Cengizhan Göksu

Tüm Yazıları

Bir zamanlar tohum, Anadolu’da bereketin simgesiydi. Atadan dedeye, dededen toruna geçen, her biri bir yaşam biçimi olan tohumlar... Doğanın diliydi onlar, insanla toprağın kutsal birlikteliğinin nişanesi. Ancak bu kadim gelenek, hibrit denen sinsi bir sistemle adım adım yok ediliyor. Bu bir devrim değil, açıkça bir işgaldir!

TARİHÇESİ: SÖMÜRÜNÜN TOHUMU

Hibrit tohumun temelleri 20. yüzyılın başlarında, ABD merkezli tarım şirketlerinin “verimlilik” bahanesiyle başlattığı bir projeyle atıldı. 1940’larda “Yeşil Devrim” olarak pazarlanan süreç, aslında doğal tohumun toprağa gömülmesiydi. Rockefeller Vakfı ve benzeri güç odakları, bu devrimi gelişmekte olan ülkelerde yayarak, çiftçiyi “yeni tarım teknolojilerine” mecbur bıraktı. 1970’lere gelindiğinde Hindistan’dan Meksika’ya, Türkiye’den Mısır’a kadar pek çok ülke hibrit tuzağına çekildi.

HİBRİTİN SAHTE PARILTISI VE GERÇEK FELAKETİ

Hibrit tohum ilk bakışta cazip gelir: Daha fazla verim, daha iri ürünler, daha çabuk hasat. Ama bu bir illüzyondur. Çünkü bu tohumlar, kısırdır. Bir kez ekilir, bir sonraki yıl işe yaramaz. Çiftçi her sene yeniden tohum almak zorunda kalır. Yani toprağın efendisi olan köylü, küresel şirketlerin kölesi haline getirilir.

Toprakla olan bağ koparılır. Hibrit tohum, beraberinde kimyasal gübreyi, zirai ilacı ve hormonları getirir. Bu zehirli döngü doğayı mahveder, toprağı çoraklaştırır, arıları öldürür, suyu kirletir. Yani hibrit, sadece tohumu değil, ekosistemi de öldürür.

BİYOLOJİK ESARET VE GIDA TEKELİ

Hibrit tohumla başlayan süreç, GDO ile taçlandırıldı. Bugün dünya tohumlarının %70’i beş büyük şirketin elinde. Kimin ne yiyeceğine, ne zaman ve ne kadar yiyeceğine artık çiftçi değil, laboratuvar beyaz önlüklüleri karar veriyor. Bu bir gıda diktatörlüğüdür! İnsanlığın en doğal hakkı olan beslenme, uluslararası tekellerin insafına terk edilmiştir.

MİLLİ TARIMIN ÇÖKÜŞÜ

Türkiye gibi tarım ülkesi olan bir coğrafyada bile yerli tohum üreticileri bitirildi, tohum yasaları ile atalık tohumlara yasaklar getirildi. Oysa bizim karakılçık buğdayımız, beyaz kavunumuz, mor domatesimiz vardı. Şimdi market raflarında ambalajlı, tatsız ve besinsiz birer “kopya”ya mahkûmuz.

SONUÇ: TOPRAĞIN ÖLÜMÜ

Hibrit tohum, çiftçiyi borçlandırır, doğayı zehirler, yerel ekonomiyi bitirir, kültürü yok eder. Bu bir tarım politikası değil, bir savaş stratejisidir. Toprağa, ihanettir. Gözümüzün önünde sessiz bir soykırım yaşanıyor: Biyolojik çeşitlilik öldürülüyor, toprak köleleştiriliyor.

Bu yüzden çağrımız nettir:
Toprağı geri al! Tohumuna sahip çık!
Çünkü bir milletin geleceği, onun ektiği tohumda saklıdır.

Vesselam..

tarım Hibrit tohum Rockefeller Vakfı ABD
Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız