Yüzsüzlük: Çağın en parlak(!) mesleği

Cengizhan Göksu

Cengizhan Göksu

Tüm Yazıları

Yüzsüzlük, artık sadece bir karakter bozukluğu değil; neredeyse bir yetenek, bir meziyet, hatta bazı çevrelerde kariyer basamaklarını tırmanmanın garantili yolu. Eskiden utanmak bir asalet sayılırdı, şimdi ise "gereksiz duygu" kategorisinde rafa kaldırıldı. Çünkü efendim, bu devirde yüzü kızaran değil, yüzü kalın olan kazanıyor.

Yüzsüz insanın özelliği nedir bilir misiniz? Hiçbir şey olmamış gibi davranabilme yeteneği. Dün yüzünüze baka baka yalan söyleyen o kişi, bugün elini kolunu sallaya sallaya gelip çayınızı şekerli mi şekersiz mi içtiğinizi sorar. Utanmak mı? O zaten evrimin yanlışlıkla kodladığı bir yazılım gibi. Onlar doğduklarında o güncellemeyi almamış belli ki.

Bir de şu “yapışkan yüzsüzler” vardır. Hani insanı bıktırana kadar konuşur, susmaz, anlamaz, anlasa da aldırmaz. Her ortama girer, her konuyu kendine yontar, her krizi fırsata çevirir. Tiksindirme konusunda adeta usta… Yüzsüzlük Nobel’i verilse, kürsüye çıkmadan önce selfie çekip "şaka gibi ama hak ettim" derler, hiç utanmadan.

Toplum da maşallah, bunları el üstünde tutar. Çünkü yüzsüzlük bulaşıcıdır. Onlara ses çıkaran değil, ayak uyduran makbul sayılır. Bir şey söyleyeni hemen “fazla alıngan”, “çok duygusal”, “dönemin ruhunu yakalayamamış” diye yaftalayıverirler.

Ama siz yine de kendinize mukayyet olun. Yüzünüz kızarıyorsa, bilin ki hâlâ insan kalabilmişsinizdir. Yüzsüzlük bu çağın en hızlı terfi ettiren meziyeti olabilir ama sonunda aynaya bakacak bir yüzünüz kalmaz.

Ve unutmayın: Yüzsüzlüğün en büyük korkusu, dürüst bir bakıştır.

Onun için diyorum ki: İnsana yüzde yüz, yüz lazım.

Vesselam.

Yüzsüzlük Toplum utanmak
Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız