Cengizhan Göksu

Cengizhan Göksu

Toprağı işleyen, ekmeği dişler!

Bilindiği gibi ekonomi,üretim üzerine kurulmuştur.Bir insan üretmekten kaçıyorsa,yan gelip yatıyorsa,topluma fayda sağlamadan terki diyar eyler,ne adı kalır, ne de sanı.

Aynı zamanda bir meslek sahibi ise üretici olması gerekir.

Üreten bir insansam,mesleğimde başarılı isem,neden geçim sıkıntım olsun ki.

Yazının Devamı

Filenin amazonları

Kadınlar voleybolunda önce dünya şampiyonu oldular.Şimdi avrupa şampiyonasında İtalya yı dize getirip,finale adını yazdırdılar.

Hepsi dünyaya bir ders verdi vermekteler,biz Türk kızlarıyız varız demekteler..

O kadar savaşçılar ki!yılmıyor,yıkılmıyorlar..

Yazının Devamı

TARTI

Herkese merhabalar sevgili okurlarım.

Adaletin simgesinin bile tartı olduğu bir düzende.Tartının önemini anlatan bir hikaye ile başlamak istiyorum bugünkü yazıma.

Rivayete göre Şam valisi Esat paşa sıfırı tüketir ve hazine boşalır.Büyük sıkıntıya düşer.

Yazının Devamı

Khatun!

Bu yazımda kadınlarımıza değinmek istedim..

Kadın konusu doğrudan insanın varlık konusudur.

Batı ülkeleri kendi tarih ve sosyal gelişimi içerisinde kadın konusunda gerçekçi olmayan davranışlar sergileyerek kadını aşağılamışlardır.

Yazının Devamı

Can göğe ağmaz!

Evet bu başlık ne anlama geliyor.Hepiniz değişik bir başlık gördünüz ve şaşırdınız.

Bu pir sultan abdal döneminde kullanılan bir atasözü.

Yani diyor ki!

Yazının Devamı

İş mi? Dayatma mı?

Bir gün psikiyatristin muayenesine çok üzgün vaziyette ağlayan birisi gelmiş ve başlamış anlatmaya;

– Benim ekonomik durumum iyi. Maddi anlamda bir sıkıntım yok. Sağlık sorunumda yok. Ancak başka bir sorunum var.

– Nedir o?

Yazının Devamı

Çevre yolu çıkmazı

Merhabalar sevgili dostlarım. Bir çok ilimizin, ilçemizin, beldemizin sorunudur çevre yolu sorunu. Zamanın da yerleşim merkezi dışarısından geçirilmeyen bu yollar yüzünden her gün onlarca kaza olmak ta, canlarımız hayatını kaybetmekte, trafikler tıkanmak ta ve insanlarımızın huzuru kaçmaktadır. “Yol merkezden geçsin ticaret iyi olur” düşüncesinin yarattığı kirliliği ve katliamı gören yok. Bunların hepsi rant uğruna mı? Sorusunu sormadan edemiyor insan. Bu sorunu yaşayan bir çok il ve ilçeler var. Bunlardan bazıları Sakarya-Pamukova,Kahramanmaraş-Pazarcık,Edirne-Enez,Mardin-Kızıltepe,Kocaeli-Gölcük,Kocaeli-Karamürsel vs. saymakla bitmez. Mesela Kahramanmaraşın-Pazarcık ilçesinin çevre yolu sorununu ele alalım. Aynı zamanda benim doğduğum yer, memleketim.

Malumunuz Pazarcık ilçemiz adını büyük depremle kötü bir şekilde duyurdu. Akdenizi güneydoğu anadoluya ve doğu anadoluya bağlayan büyük bir ilçemiz.İnsanlar artık çevre yolu sorunundan dolayı muzdarip bir hale gelmiş.Bitmeyen trafik kuyrukları,ölümler ,huzursuzluk,egzos kirliliği gibi sorunlar artık yaşayanları bezdirmiş durumda. Yitip giden canlara birkaç örnek verelim.. Pazarcık ta görev yapan polis memuru Ali Kaya market alışverişi yapmak için dışarıya çıktığı bir gün son sürat gelen bir aracın çapması sonucu hayatını kaybetti. Mehmet Çiftepala 23 yaşındaydı ve iki çocuk babasıydı.İlçe merkezine inmek için iki kilometrelik yolu kullanmak zorundaydı ama bir tırın altında kalarak feci şekilde can verdi. Şığo Çiftepala yine bir ramazan ayında mecburi kullanacağı yol yüzünden bir tırın altında kalarak can verdi. Hepsine Allah rahmet eylesin. Bu kayıpları saymakla bitmez. Pazarcık ta on bir kilometrelik bir yolun yapımına başlanmış, sadece üç kilometrelik kısmı bitirilmiş ama ne hikmetse bir türlü tamamlanamamış. Adıyamana ve ya Malatyaya pazarcık tan geçen herhangi birini çevirip sorun çekilen çileyi size güzelce anlatabilir. Özellik le tatil günlerin de ve trafiğin yoğun olduğu zamanlar da içinden çıkılmaz bir memleket haline geliyor pazarcık,çünkü gerçek ten giriyorsunuz ama zor çıkıyorsunuz. Bu konuyla alakalı birçok bürokratik girişimler yapılıyor,stk öncüleri imzalar topluyor,halk haykırıyor ama derde derman olmuyor maalesef. İnsanı yaşat ki! Devlet yaşasın, sözünü değerli büyüklerimize hatırlatmak ta fayda var.Ülkemizin insanları her şeyin en iyisini en güzelini hakediyor. Huzurla yaşamak denen bir şey var. Ama maalesef! böyle içinden çıkılmaz durumlar da insan yaşamıyor sadece nefes alıyor.Alınan kuru nefesi de bir trafik canavarı gelip ansızın kesebiliyor. Bu bir vebaldir.Vebale katlanırım cezasını çekerim diyene de diyecek sözüm yok açıkçası. Bu yaranın sarılması için yetkilileri acilen göreve çağırmaktan başka birşey gelmiyor elimizden.Bir insanın hayatı milyonlardan da,trilyonlardan da değerlidir,önemlidir. Tüm Türkiyemiz de,çevre yolu sorunlarının bir önce çözüme kavuşması temennisiyle. Hepinize saygılar sunuyorum. Sevgiyle kalın.

Yazının Devamı

Anda her yanda!!!

Merhaba dostlarım. Bugün sizlere 2014 yılında bir grup gönüllünün Türkmendağı ve civar bölgelerde ki mazlum ve mağdur kardeşlerimize insani yardım götürmesi ile başlayan ve sonrasın da faaliyetlerine hızla devam ederek büyüyen ANDA EĞİTİM ARAŞTIRMA YARDIMLAŞMA , ARAMA KURTARMA VE KARDEŞE VEFA DERNEĞİNDEN bahsetmek istiyorum. ANDA eski göktürkçe de kan kardeş anlamına geliyor. Kurulduğu günden itibaren bizzat takip ettiğim bu derneğin başarılarına yakından şahit oldum. Ülkemiz bir afet bölgesi dolayısıyla bu tip sivil toplum kuruluşlarının artması taraftarıyım.Lakin her şey düzenli,planlı ve programlı olmak zorunda. Anda derneği faaliyet alanı olarak kendisine dokuz adet alan belirlemiş. Bunlar sırasıyla, Kışlık yardımı, Kurban yardımı, Yetim yardımı, Arama kurtarma, Erzak yardımı, Eğitim yardımı, Sağlık yardımı, Psiko sosyal destek, Toplumsal duyarlılık, Otuz bir ilde temsilcilikleri var. Bunun yanında Suriye,Afrika,Irak,Moğolistan,Makedonya ve Ukrayna da faaliyet gösteriyorlar. 6 şubat depreminde 120 can kurtardılar. Peki neden ANDA.. Malum ülkemizde bir çok benzer dernek var ama benim nazarımda ANDA bir farklı geldi gözüme. Faaliyet alanını o kadar geniş tutmuş ki! İnsani yardımın yanı sıra,hayvanları ve doğayı kapsayan geniş çaplı muhteşem çalışmaları var.6 şubat depreminde karşılaştığım ve yeri geldiğinde omuz omuza çalıştığım ekip üyelerinin disiplinli,eğitimli ve soğuk kanlı müdahalelerine şahit oldum.Ellerinde hiltilerle koşarak başka illerden gelen ve diğer arama kurtarma ekiplerinin aralarına almadığı yardım sever insanları ekiplerine katarak o kadar kısa zamanda kaynaştıklarını gördüm. Zaten afet durumlarında bu durumun böyle olması gerekmez mi? Rahatlıkla gönüllü olabileceğiniz,usulüne uygun eğitim alabileceğiniz bir sistemleri var.Dahası, kendi aralarında o kadar güzel bütünleşip sosyal aktiviteler yapıyorlar yani işleri sadece eğitimler veya kuru kuruya oluşumun içerisinde bulunmak değil kendi psikolojilerinide diri tutuyorlar.

Gözümüzün önünde diğer arama kurtarma ekipleri başa tac edilip ekran ekran dolaştırılırken bu denli profesyonel çalışan derneğin ekranlarda adının anılmamasını yadırgadım. “Sezarın hakkını sezara vereceksin” diye bir söz var.Gayrete saygı duymak gerekir. Yine de her şeye rağmen insanlarımız gönüllü oluyor ve bu oluşumu kucaklayıp bağrına basıyor. Devlet desteğinin bu tip oluşumlara daha fazla olması kanaatindeyim. Gönül temiz ise,hedef temiz ise destek esirgenmemeli. Bu vesileyle Genel Başkanlığını sayın Okan Tosun’un yürüttüğü ANDA KARDEŞE VEFA DERNEĞİ’ne her şeyden önce bir depremzede olarak depremde gösterdikleri olağanüstü çabadan ötürü teşekkürlerimi iletiyorum. Daha da büyüyecekleri kanaatindeyim.. İki iki daha dört eder.. Bana göre,anda bir yanda değil. “ANDA HER YANDA” Sevgiyle kalın sevgili dostlarım....

Yazının Devamı

İsraf rezaleti!

Merhabalar sevgili dostlarım, bugün toplum olarak baş edemediğimiz israf konusuna değinmek istiyorum.

Malum dünyada ülkelerin hemen hemen hepsi ekonomik anlamda sıkıntı yaşamaktadır.En önemliside dünyada azalmakta olan gıda rezervlerinin tükenmeye başlaması.

Pandemi sonrasında ülkemizde de ciddi ekonomik sıkıntılar başgösterdi.Kime baksanız ekonomiden şikayetçi ama ekonomiden şikayetçi olan insanlarımızın çoğuda israf etmekten hala kaçınmıyor.

Yazının Devamı

Beş yıldızlı seçim

Selamlar sevgili okurlarım..

Ahde vefa nedir? Emek nedir? Kendinden vazgeçip kendi doğruları istikametinde sabırla, inançla, dürüstlükle yürümek nedir? Haksızlıklara boyun eğmeyip sağdan, soldan gelen acımasız saldırılara karşı dimdik durup kendinden ödün vermemek nedir?

Bunların hepsini yıllardır tanıdığım, duruşuna, toparlayıcılığına hayran olduğum. Sevgili Ali Yıldız da görebilirsiniz.

Yazının Devamı

Sessiz yok oluş

Selamlar sevgili okurlarım. Bugün hepimizin mücadele etmesi gerektiği bir konu hakkında sesleneceğim sizlere. Evet, konumuz ülkemizdeki genç, yaşlı hatta çocuk yaşlara kadar inmiş olan uyuşturucu belası...

Ne zaman bir köşe başına doğru yürüsem içim bir tuhaf oluyor acaba yine mi? Sorusu aklıma geliyor. Yine mi? derken ne demek istedim söyleyeyim.

Bir gün bir parkın ortasında yedi, sekiz tane gencin bir genci sıkıştırıp darp ettiğini gördüm. O muhitin gençleri beni sever, sayarlar." Durun çocuklar ne yapıyorsunuz" diye sorduğum vakit, hemen hemen hepsi "abi dur sen karışma bu bizim meselemiz" dedi. Tabi ben dayanamayıp çocuğu ellerinden aldım. "Seni neden dövüyorlar" dedim yarım yamalak Türkçesi ile "bilmiyorum" dedi. Çocuklarda konuşmadı mevzu hakkında. Dayak yiyen çocuktan şüphelenip duvara yasladım ceplerini kontrol ettim bu benim güvenliğim içindi sonuçta can havli ile bana zarar verebilirdi. Cebinden bir tomar para çıktı. "Sen iş yapıyorsun" diye sordum cevap vermedi. Diğer çocuklardan bir tanesi sonunda konuştu "abi bu uyuşturucu satıyor hem de ortaokulun önünde" diyince sinirlendim, emniyet güçlerimizi aradım ve şahsı emniyet güçlerimize teslim ettim. Bu olay sonrasında her okul kenarına, köşe başına geldiğimde çocuklarımızla konuşmaya çalışan gizemli adam arar gözlerim. Acaba yine mi? diye. Ülkemizde uyuşturucu kullanımı o kadar artmış ki! inanın içine girsek çıkamayız belki de. Her türlüsünü kullanıyorlar. Aklınıza, hayalinize gelmeyecek maddelerden uyuşturucu yapıyorlar. Hatta bazıları kişiyi günlerce uyutmuyor. Zombi gibi geziyorlar ortalıkta.

Yazının Devamı

Çürüyen bir nesil...

Merhabalar ülkemin güzel insanları...Bugün kanayan bir yaradan yeni yetişen neslimizden bahsedeceğim.. Şimdiki nesil gerçekten şanssız. Biz zengin büyüdük. Bir ayakkabı, bir gömlek, bir pantolon bizim için çok değerliydi. Okula giderken pek harçlıkla gittiğimiz söylenemez. Analarımız cebimize ya ekmek arası bir şey koyardı, ya da bir parça tarhana. Sokaklar bize paylaşmayı öğretti. Hangimiz komşunun evine gitsek yiyecek bir parça ekmek esirgenmezdi. Mahalleler güvenliydi. Oyuncaklarımız iki değnek parçası, gazoz kapağı, çamur, çivi, misketti. Oyunlarımız bize birlik ve beraberliği öğretti. Bizim için büyüğe saygı onurdu. Küçüğe sevgi ve sahiplenmek şerefti. Gururluyduk. Bir gün hiç unutmam ortaokul 2.sınıfa gidiyordum okul ile ev arası yaklaşık 5 km vardı sanırım ,yürüyerek gidip gelirdim. Hava yağmurluydu geç kaldım. Payasın betonlardan yapılmış minik dereleri vardır. O derelerin kenarından koşarak okula yetişeyim derken. Dereye düştüm üstüm başım ıslandı. ilk dersimiz fen bilgisiydi kapıyı çalıp içeri girdiğim vakit öğretmenim beni azarladı. "Bu ne hal, neden geç kaldın, git üzerini başını kurut" dedi. O kadar kahırlandım ki! Okulun koridorunda ağlarken hayatım boyunca insanlığına saygı duyduğum İngilizce öğretmenim Kamuran Özel Kızılgüneş Cengiz han ne oldu sana gel bakalım benimle deyip öğretmenler odasına götürdü. Orada soba yanıyordu. Bana ayakkabılarını çıkart çoraplarını kurutalım dediği vakit ağlamaya başladım. Çıkartamadım ,utandım çünkü ayağımda üst üste 2 çorap vardı ikisi de delikti. Bu gururdu. Bana istediğim her şeyi veremeyen aileme asla gücenmedim. Bizim kuşağın hiçbirisi de gücenmedi sanırım. Çünkü onlar bize yaşamayı, hayatta kalabilmeyi, her türlü zorluğa karşı ayakta durabilmeyi öğrettiler. Biz çok zengin büyüdük. Tahmin etmediğiniz kadar çok arkadaşımız oldu.

Şimdiki nesil şanssız kardeşim. Hepsi beton aralarına sıkışmış, evden dışarı çıkmayan, bilgisayar, telefon bağımlısı, fast food ve abur cubur yemekten obez olmuş. Toprağa el sürmenin ne kadar kıymetli olduğunu bilmiyorlar. Sokak hayatları olmadığı için ne paylasmayı, ne de birlik beraberliği biliyorlar. Buna ne derseniz deyin. Çocuklarımıza en büyük kötülüğü bizler yapıyoruz. Onlar geleceğimiz diyoruz ama maalesef sahip çıkmıyoruz. Bencil yetişiyorlar. Sağlıksız yetisiyorlar. Bir mankurt gibi beyinleri yıkanıyor. Emeğin, alın terinin ne denli kıymetli olduğunu bilmiyorlar.

Maalesef çok fakir büyüyorlar.

Yazının Devamı

Enkazlar

"Gide gide bir söğüde dayandım" türküsünü bilir misiniz?

Benim için baba çınar, anam ise bir sögüt ağacıdır. Babamı pandemide kaybettim Allah rahmet eylesin. Bir anam kaldı.

Neden söğüt; Söğüt ağacının bir haşmeti vardır. O sıcak yaz günlerinde altına oturduğunuz vakit o serinliği hisseder, yapraklarından çıkan hışırtının ne kadar ruhunuzu dinlendirdiğini anlarsınız. İşte anam benim için tam bir söğüt ağacıdır. Ömrünü bizi serinletmeye ve ruhumuza ilaç olmaya adamıştır.

Yazının Devamı

Yolculuk...

Gece güzelce yatağa uzandınız mis gibi bir uyku çekme niyetiniz var, nitekim öylede oldu yattınız. Sabah kalktığınızda telefonunuzda yaklaşık 200 ayrı kişiden gelen aramayı görseniz ne hissederdiniz ve ne düşünürdünüz?

Doğrusu benim aklıma her türlü şey geldi, ta ki! gelen mesajlarda n birini açıp okuyana kadar işte o mesajdan sonra beynimde tufan oldu...

Evet tarih 6 şubat 2023 sabahıydı. Telefonuma yaklaşık 200'e yakın telefon ve mesaj gelmişti. Kız kardeşimin bana gönderdiği mesajı açtım uyku sersemliğiyle okumaya çalıştım aynen şöyle yazıyordu. “Abi burada çok kötü deprem oldu. Anneme ve ablamlara ulaşamıyoruz.” İnsan saniyeler içerisinde ayılır mı? Kahveye, çaya gerek yok.

Yazının Devamı