İmamoğlu meselesi!

Düzenli takip edenler bilir;

2023 seçimlerini iktidarın kazanacağını, seçimlere bir yıl varken ve ekonomik kriz zirvedeyken defalarca yazdım.

28 Mayıs 2023 seçimlerinin hemen sonrasında iktidara yönelik, yerel seçimleri "Kaybedeceksiniz" başlıklı üç yazı yazdım.

24 Mayıs 2024 tarihinde muhalefetin seçim zaferinin hemen sonrasında ise;

"2028 seçimlerini de Cumhur İttifakı kazanacak" başlıklı bir yazı yazdım.

Yazıda özetle;

Erken seçim olmayacağını, Erdoğan'ın görev süresini tamamlayıp aday olmayacağını,

İmamoğlu'nun kendi mahallesi tarafından imha edileceğini;

İktidar operasyonu diyenler ihbarcı listesine baksın.

Mansur Yavaş'ın yaş haddinden emekli olacağını ya da en fazla bir kez daha Ankara'dan aday olup kaybedeceğini,

CHP'nin adayının Özgür Özel olacağını da o yazıda yazdım.

Bu hatırlatmalar sonrası sürecin devamına dair ilavelerimizi yapalım.

İmamoğlu birkaç ay daha gündemde kalır.

Devamında ortaya çıkacak somut belgeler ile bugün cansiperane savunanlar bile yaz sonunu bulmaz terk ederler.

ABD ile ilgili defalarca yazdığım;

ABD tarihi sattıkları üzerinden yazılır tezi CHP için de geçerli.

Deniz Baykal, Muharrem İnce, Kemal Kılıçdaroğlu geliş gidiş süreçlerini hatırlayın.

Hançer ve ihanet CHP'de temel gelenek.

Bakmayın Özgür Özel'in İmamoğlu mitinglerine, bu şahsın Kılıçdaroğlu adaylığını açıklandığında ağlamışlığı var.

Bu kadar net ve iddialı yazmamın asıl nedeni;

Türkiye'de siyaset Ankara üzerinden ve ihtiyaca göre belirlenir.

Siyasi partiler, adaylar buna uygun olarak şekil alır. Devamında da;

Ankara'nın ihtiyacına göre toplum şekillendirilir.

İmamoğlu'nun siyasi aktör olamayacağını da buna dayanarak defalarca yazdım.

Sebebi basit, bu dönemde bu tarz bir figüre ihtiyaç yok.

70’lerde, 80’lerde hatta 90’larda bile ihtiyaç olabilirdi ama bu dönemde yok.

Bu dönemin ihtiyacı otoriter, daha güvenlikçi, devleti iyi tanıyan, dünyanın gittiği yeri, güç dengelerini bilen ve bunlara uygun strateji üretebilecek bir lider.

Eğer desteklediğiniz siyasetçi bu tanıma uymuyorsa boşa umutlanmayın.

Erdoğan sonrası liderini de bu ihtiyaçlara uygun figürlerde arayın.

CHP zaten misyonunu 1946'da tamamlamıştı.

İki dünya savaşı yaşanmış, yeni dünya düzeni kurulmuş, dünya değişmiş, ihtiyaçlar değişmiş ve CHP bu değişime ayak uyduramamıştı.

Açık oy gizli tasnif bir seçim ile süreci 4 yıl daha uzattılar ve bitti.

O tarihten bugüne değişime ayak uydurmayı geçtim bir adım ileri gidemediler.

Milletin inançları ve değer yargılarına saldırıyı siyasi merkezlerine koydular.

Ne millet onları değiştirebildi ne onlar milleti.

Bu millet de ceza olarak 75 yıldır onlara tek başına iktidar vermedi.

Buna rağmen varlığını sürdürmesinin izahı ise genetik hafıza ve miras hukuku.

Etrafınızdakilere bakın;

Dedem CHP'liydi,

Babam da,

Ben de CHP'liyim.

Emin olabilirsiniz, sizin de torunlarınız iktidar göremeyecek.