Aynada gördüğümüz bizle, Instagram’da gördüğümüz biz arasında kaç filtre var?

Derya Sağlık

Derya Sağlık

Tüm Yazıları

Sabah yataktan kalktığımızda aynaya bakıp gördüğümüz kişiyle, Instagram hikâyelerinde gördüğümüz “biz” arasındaki fark ne kadar büyük? Göz altı ışığı, cilt pürüzsüzleştirme, burnu biraz inceltme, hafif bir parıltı… Sonuç: Daha mutlu, daha ışıltılı ve daha “ideal” bir biz. Ama peki bu kimlik gerçekten bize mi ait?

Bugün sosyal medya sadece bir paylaşım platformu değil, bir vitrin. Ve bu vitrinde her şey kusursuz görünmek zorundaymış gibi… Paylaşımlarımıza filtre ekliyoruz, ama fark etmeden hayatımıza da o filtreleri taşıyoruz.

Dijital Kimlik, Gerçek Benliğimizin Önüne mi Geçti?

İletişim dünyasında sıkça karşılaştığımız bir kavram var: Dijital persona. Yani dijital dünyada oluşturduğumuz kimlik. Bu kimlik, kimi zaman bilinçli kimi zaman farkında olmadan inşa ediliyor. Beğeni alacak içerikleri paylaşmak, “story”lerde hayatı çok dolu göstermek, kusurları gizlemek, ne kadar tanıdık değil mi?

Sosyal medya danışmanlığı yaparken sıkça duyduğum cümle şu oluyor:

“Gerçek hayatım böyle değil ama insanlar böyle görmek istiyor.”

Bu cümle aslında çağımızın dijital iletişim gerçeğini özetliyor. Algı her şeyin önüne geçiyor.

Filtrelerin Arkasındaki Psikoloji

Sosyal medya, bir pazarlama aracı olduğu kadar bir aynadır da aslında. Fakat o ayna, çoğu zaman gerçeği değil; idealize edilmiş bir görüntüyü yansıtır. Bu da, başkalarıyla değil, kendi “filtreli halimizle” yarışmamıza sebep oluyor.

Stanford Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre, sürekli filtreli görsellerle karşılaşan bireylerde benlik algısı düşüyor, öz güven kaybı ve karşılaştırma kaynaklı stres artıyor.

Pazarlama Dünyası Bu “Filtreli Gerçekliği” Nasıl Kullanıyor?

Dijital pazarlama stratejileri, tam da bu noktada devreye giriyor. Çünkü markalar, bu idealize edilmiş hayatı satın alıyor ve sana pazarlıyor.
"Sen de böyle görünmek istemez misin?" cümlesi, sadece bir reklam sloganı değil; zihnimize sessizce işleyen bir çağrı.

İşte bu yüzden influencer’lar artık sadece ürün tanıtan kişiler değil; bir hayat tarzı, bir hayranlık objesi, bir hedef haline geldi.

Ama unutma: Senin de bir algoritman var. Gerçek benliğini, sadece dış dünyanın ilgisine göre biçimlendirme.

Algoritmalar değişir, ama seninle olan ilişkini ancak sen tanımlarsın.

Filtreleri Kapatmak Cesaret İster

Bu yazıyı yazarken bir şey düşündüm: Hepimiz zaman zaman “filtreli” olmak isteriz. Bunda yanlış yok. Ama önemli olan, filtreyi kaldırdığımızda da kendimizi sevebilmek.

Çünkü en iyi içerik, en doğal olandır.

En güçlü iletişim, samimiyetle kurulur.

Ve en değerli dijital kimlik, gerçek kimliğinle uyumlu olandır.

Bugün aynaya bir daha bak. Sonra Instagram’a. Belki de tek ihtiyacın olan şey, biraz daha kendin olmak.

İnstagram Sosyal medya pazarlama
Yorumlar (3 yorum) Yorum yapmak için tıklayınız
Yükleniyor...