Şizofren
Nöropsikiyatrik hastaların beslenmesindeki bazı önemli konu başlıkları vardır.
Bunlardan başlıcaları şunlardır;
1. Bağırsak florası bozuklukları
2. Glutensiz ve kazeinsiz diyet
4. Omega-3/omega-6 dengesi ve enflamasyon
5. D, B vitamini, magnezyum ve folik asit
1: İnsan bağırsak mikrobiyotasının gelişimi, işlevi ve kompozisyonunu etkileyen en önemli faktörlerden biri diyettir.
Son yapılan çalışmalar; bağırsak florası bozukluğunun (disbiyozunun), bağırsak-beyin ekseni aracılığıyla nöropsikiyatrik bozuklukların fizyolojik mekanizmalarında rol oynayabileceğini göstermiştir
Mevcut araştırmalar; otizm, şizofreni, dikkat eksikliği bozukluğu, bipolar bozukluk, anksiyete, stres ve depresyon dahil duygudurum bozuklukları, Alzheimer ve Parkinson hastalıkları dahil nöroinflamatuar bağlantılı bozukluklar gibi nöropsikiyatrik bozukluklarda mikrobiyomun rolüne ve bağırsak flora bozukluğuna ilişkin klinik kanıtlar sunmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) probiyotikleri, vücuda yeteri kadar alındığında konakçının sağlığını olumlu yönde etkileyen canlı mikroorganizmalar olarak tanımlanmıştır. GABA, serotonin (5-HT), asetilkolin, norepinefrin, dopamin gibi önemli nörotransmitterlerin yapımını artırırarak ve bağırsak-beyin eksenini modüle ederek nöropsikiyatrik bozukluklar üzerinde olumlu etkiye sahip olan probiyotiklere psiko- biyotikler denilmektedir.
Yapılan birçok çalışmada fonksiyonel gıdalar olarak adlandırılan bu gıdaların, bağırsak florasını iyileştirebildiği ve birçok nöropsikiyatrik bozukluğu olumlu yönde etkileyebileceğini ortaya koyulmuştur.
Glutensiz ve Kazeinsiz Diyet
Glutensiz diyet, gluten içeren tahılların (buğday, çavdar, arpa ve muhtemelen yulaf gibi), kazeinsiz diyet ise süt ve süt ürünlerinin beslenme programından çıkarıldığı diyetlerdir. Bir GFCF diyetinin otizmde sosyal, biliş, iletişim, stereotipik davranışlar, dikkat ve duygu ile ilgili sorunlar dahil olmak üzere çeşitli semptomları iyileştirmede yardımcı olduğu öne sürülmüştür.
Anormal metabolize edilen gluten ve kazein molekülleri
Bozukluklarda beslenme geçirgenliği artmış bağırsaktan kan dolaşımına ve merkezi sinir sistemine daha fazla geçer. Opioid aktivitesine sahip bu nöroaktif peptitler opioid reseptörlerine bağlanır ve merkezi sinir sisteminde aşırı opioid aktivitesine yol açar
Gluten toksisitesine uzun süre maruz kalmanın nöropsikiyatrik rahatsızlıklarla ilişkisi, glutenin diyetten çıkarılması ile bu rahatsızlıkların kontrol altına alınabileceği ve glutensiz diyetin barsak mikrobiyotasını olumlu yönde etkilediğine yönelik çok sayıda kanıt mevcuttur.
Ketojenik Diyet
Ketojenik diyet, açlığın biyokimyasal değişikliklerini taklit edip vücudu katabolik bir duruma sokan ve ve glukoneogenezi-ketogenezi tetikleyerek keton cisimlerinin üretimini indükleyen yüksek yağlı ve düşük karbonhidratlı bir diyettir.
Ketojenik diyet, ağırlıklı olarak yoğun krema, tereyağı, mayonez, bitkisel yağ, peynir ve yumurtadan oluşmakta; et, balık, fındık, meyve ve sebze ile desteklenmektedir Bazı hastaların diyeti tolere edememesi ve uygulama zorluğu sebebiyle ketojenik diyete alternatif olarak ortaya çıkan modifiye Atkins diyeti gibi modifiye KD türleri belirlenmiştir.
Omega-3/Omega-6 Dengesi ve Enflamasyon
Nöropsikiyatrik hastalıklarda beyinde, bağırsakta ve diğer organlarda yaygın bir enflamasyonun olduğu gösterilmiştir.
Omega-6/omega-3 oranının artmasının temel nedenleri arasında karbohidrattan zengin gıdalar ile beslenme, balık tüketiminin azalması, poliansatüre yağların (mısır, ay çiçek vb.) tüketimini artması, yeşil yapraklı sebzelerin tüketiminin azalması, zeytinyağı ve hayvansal doymuş yağların tüketiminin azalması sayılabilir. DEHB, şizofreni, MS, otizm, depresyon, anksiyete, alzheimer gibi nöropsikiatrik hastalıklarda omega-3 eksikliği olabilmektedir. Yapılan çalışmalarda, omega-3 çoklu doymamış yağ asitleri takviyesi ile bu bozuklukların kısmen geriye dönebildiğini ve hastalık semptomlarında düzelme olduğunu göstermiştir.(54). Ayrıca son zamanlarda yapılan çalışmalarda omega-3 yağlarının beyindeki doku kaybını düzeltebileceği ve beyaz cevher dokusunu arttırdığı saptanmıştır.
D, B Vitamini, Magnezyum ve Folik Asit:
Yapılan çalışmalarda; psikiyatrik bozuklukların daha düşük D vitamini seviyeleri ile ilişkili olduğu gösterilmiştir (56). D vitamini, çeşitli hormonal fonksiyonlara sahip lipidde çözünen bir vitamindir. Kalsiyum-fosfor homeostazı ve kemik meta boliz- BÖLÜM 19 Nöropsikiyatrik Bozukluklarda Beslenme 173 masının yanı sıra, antioksidan savunma sistemi, anti-enflamatuar süreç ve immün modülasyonda rol oynar (57)
Şizofreni ve Beslenme Şizofrenide beslenme:
Şekillerine ilişkin çalışmalar, normal kontrollerle karşılaştırıldığında şizofreni hastalarının daha yüksek şeker, işlenmiş gıda, doymuş yağ, sodyum ve daha düşük lif içeriğine sahip zayıf diyet uygulamalarına sahip olduğunu göstermektedir. Şizofreni hastalarının sağlıksız beslenme uygulamalarının, mezolimbik yolaktaki ve bilişin kontrolünden sorumlu beyin bölgelerindeki artan dopamin aktivitesinin aracılık ettiği ödül devresinin düzensizliğinden kaynaklandığı öne sürülmüştür.
Litertüre bakıldığında, psikotik bozuklukların varlığı ile daha yüksek rafine edilmiş karbonhidrat ve yağ, daha düşük omega 3 ve 6 yağ asitleri, sebze, meyve, B12 ve B6 vitaminleri, folat, D vitamini, C vitamini, çinko ve selenyum alımı veya seviyeleri arasında bir bağlantı olduğunu gösteren birçok çalışma mevcuttur. Glutensiz diyetin şizofreni semptomlarında azalma ve işlevsellikte iyileşme ile ilişkili olduğu, ketojenik diyetin şizofreni semptomlarının gerilemesinde etkili olduğu bildirilmiştir.