Oğlumun sayesinde öğrendiğim şiir... Medikal Park Kocaeli'de o isimler iyi ki var!
Bazen doğru yaptığınız şeylerin doğruluğunu yaşamın size kanıtlamasını beklersiniz. Bu sizin emin olmadığınızı göstermez, verdiğiniz doğru kararı yaşayarak öğrenmenin zevki başkadır. Şöyle dersiniz, “İşte bunu ben yaptım! Seçtim, tamamen özgür irademle…” İnsan biliyordum demeyi sever.
AHMET ERHAN’IN HACER’İ
Ben eşimi böyle seçtim, doğru kişi olduğunu biliyordum. Doğru olduğunu bir şiiri okurken anladım, bu benim huyumdur. Şiirler pusulamdır. Hayatın en puslu, en karanlık, en boktan anlarında en önemli kararlarımda dizelerle karar vermişliğim vardır, sırlarımdan birisidir bu. Şair Ahmet Erhan kanserdir, eşi Hacer ise yanında kalmaktadır. Hacer’e şöyle seslenir, “Ben kendimi dağ sanırdım Hacer!”. Ahmet Erhan bilir ki kendisi dağ değilse de, eşi dağ gibidir. Ben eşimi seçerken bana dağ gibi olacağından emindim, Ahmet Erhan’ın Hacer’ini görünce anladım bunu. Yeryüzü yıkılsa arkamda duracağını biliyordum. Bir gün dahi aksini düşünmedim. Benim eşim böyle birisi. Beni önce bir eş yaptı, şimdi de bir baba…
Önce bir oğuldum, sonra yeğen, sonra abi, eş ve şimdi bir baba. Bu yazıyı ileride oğlum okusun diye yazmıyorum, bu bir hâl beyanı…
KİTAPLARIN ÖTESİNDEKİ DÜNYA
Kitapların ötesinde bir dünya var oğlum beni oraya götürüyor. Kitaplardan öğrenemeyeceğim duygular var, oğlum orada tutuyor beni. Bazı şeyleri deneyimlemeden ifade etmek çok güç, bunu çocuğumu kucağıma alınca bir kez daha anladım. Kitapların ötesinde bir dünya olduğunu bana öğrettiği için ona teşekkür edeceğim…
HAYIR DEMEYİ ÖĞRENECEK
Ben eksik bırakılmış bir oğul olmadım. Oğlum da eksik bırakılmış bir oğul olmayacak inşallah… Bu yüzden oğlum eksik bırakılmış bir babanın hayallerini tamamlamak zorunda olan biri olmayacak. Ailem adeta “Antik Yunan’da felsefe yapan felsefecilerin” refah ve mutluluk içindeki ortamını sundu bana. İsteyip de alamadığım, dileyip de eksik kalan bir şey olmadı içimde. Lakin burada tuzaklar da vardı… Her şeye evet diyen biri olabilirdim! Yürüdüğüm yolu aileme, devlete, halka herkese ‘hayır’ diyerek yürüdüm. Bugün her ne isem, her neyi başardıysam ‘hayır’ diyerek başardım. Sümsük biri olmadıysam ‘hayır’ demeyi bilmemdendir. Yerime kimseyi düşündürmedim… Çocuğuma bir miras bırakacaksam bu ‘hayır’ demeyi bilmek olabilir, kıymetini ileride anlayacaktır.
İSMİNİN ANLAMI
Bu onun isminin geçtiği ilk yazı… Ona Alp Cihangir ismini koyduk, biraz ağır mı geldi? Belki de ‘hayır’ demeyi öğreteceğimiz bir çocuk için hayatla savaşı biraz daha kolaylaştırabilir dedik.
BANA ŞİİR ÖĞRETEN
Bitirirken yine bir şiirden bahsedeyim. 22 Aralık’ta Alp Cihangir doğana dek bin kez okuduğum bir şiirdeki üç satır korkunç derecede anlamlı gelmeye başladı. Bunu yapan Alp Cihangir’in kendisiydi, eksik olan duygularımı tamamladı ve şiiri o öğretti bana. İsmet Özel’in “İçimden şu zalim şüpheyi kaldır ya kendin gel ya da beni oraya aldır” şiirinin sonunda şöyle söyler, “beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım öyle mahzun ki hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın.”
Artık bu şiiri anlıyorum… Beni bir ses sahibi yapan kılan oğlum oldu, kefarete hazırım Allah’ım! Öyle mahzun ki, ‘hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın’ ise oğlum için okuduğum en güzel dua! Evet, “hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın!”
MEDİKAL PARK KOCAELİ’YE TEŞEKKÜRLER
Eşim Medikal Park Kocaeli’de doğum yaptı. İlk günden son güne kadar bizimle o kadar iyi ilgilendiler ki, baştan sonra eksiksiz bir süreç yürütüldü.
Eşimle dokuz ay boyunca süreci yürüten ve bence çok iyi bir iletişimci olan Op. Dr. Ümit Aydın’a, her ulaşmaya çalıştığımızda hemen ulaşabildiğimiz ve bizi evimizdeymiş gibi ağırlayan Misafir Hizmetleri Müdürü Gülcan Güvercin’e, doğum sonrası çocuğumuzla titiz bir şekilde ilgilenen Uzm. Dr. Abdülkadir Eren’e çok teşekkür ederim. Hepsi uzmanlıklarını son zerresine kadar sömürmemize rağmen sabırla bizi dinledi.
Doğum anında, belki de insanın en zor durumda olduğu anda eşimi yalnız bırakmayan ebe Betül Ayaydın ve Gizay Şeyma Yılmaz’a bir ömür borçlu kalacağım. İşini iyi seven insanlarla karşılaşmak herkesin şansı değil. Sadece maaş için çalışmadıklarını her dakika bize ispatladılar, iyi ki varlar.
Doğum sonrasında ise çocuğumuzun bir hafta geçirdiği yoğun bakım kuvez servisinde Cansu Bakırcı’ya, Erem Arıöz’e, Tuğçe Demirdiken’e, Hatice Aydın’a annesi ve babasının yokluğunu çocuğumuza hissettirmedikleri için teşekkür ederim. Eğer ismini anmayı unuttuğum birileri varsa ondan özür dilerim, tüm sağlık çalışanları iyi ki varlar…