Tezcan Galvaniz grevinde anlamadığım bazı şeyler var! Cevap bekliyorum

Gazetecilik zor bir meslek. Sermaye, devlet ve siyaset arasına sıkışmış bir vaziyette. Bu üçlünün dışına çıkmak çok güç. Bir gazeteci olarak kendime en yakın hissettiğim meslek grubu işçiler. Çünkü şair Hasan Hüseyin’in dediği gibi, “alttan bakıyorum dünyaya”. İşçiler de gazeteciler gibi başta saydığım üçlü güç arasına sıkışmış halde fakat gazetecilerden farklı olarak onların lehine olması beklenen bir güç var: sendika! İyi bir sendika maaş gününde bir babayı ve anneyi çocuğuna karşı utançtan kurtarabilir, işçinin kazançlarını artırabilir, hayat kalitesini yükseltebilir, kaldı ki bunlar az şey değildir. Sendikalar sermaye, devlet ve siyasetten bağımsız olabilirlerse düzen için çok tehlikeli, işçiler içinse çok hayati bir konuma ulaşabilirler. Böyle bir sendika işçiler için sığınılacak bir ev, emeğine karşı saldırılara karşı da çok güçlü bir duvar olacaktır. Bu açıdan Türkiye’de neden 1980’den sonra ağır bir ‘sendikasızlaştırma’ yapıldığını anlayabiliriz. Meraklısı 1980 öncesi ve sonrasını karşılaştıran DİSK’in “Emeğe Karşı Sermaye Darbesi-12 Eylül İşçi Haklarını Nasıl Yok Etti?” başlıklı raporuna bakabilir… Bu kısmı uzatmayacağım, Türkiye’de sendikal hayat yerlerde, süründürülüyor…

SALDIRMASI EN KOLAY MESLEK: GAZETECİLİK

Tezcan Galvaniz’de 11 Mart’tan beri işçiler grevde. Bugün grevin 7. gününe giriliyor, neredeyse her gün grev sürecini takip ediyorum. Konuyla alakalı bir yazı yazacaktım, geciktiriyordum fakat kıymetli muhabir Süriye Çatak Tek’in Özçelik İş Sendikası Başkanı Arif Çolak tarafından saldırıya uğraması bu yazıyı öne çekti. Saldırması en kolay meslek grubu gazeteciler biliyorsunuz, Süriye Çatak Tek’e geçmiş olsun diyorum. Çolak’tan kamuoyunu bilgilendirecek bir özür bekliyorum. Biz gazeteciler sert yazılar yazabiliriz ama karşılığı sözlü ya da fiziksel saldırı olamaz, iyi gazeteciler her zaman muhataplarının cevap hakkını savunur. Sözün karşılığı sözdür…

SEVKİYAT OLACAK MI OLMAYACAK MI?

Tezcan Galvaniz’de direnişin 4. gününde tamamen tesadüfen, Özçelik İş Sendikası Başkanı Arif Çolak’ın Kocaeli Valisi İlhami Aktaş’ı ziyaretten geldiği an işçilerle ilk konuştuğu yerde biz de vardık. Gazetemizin muhabirleri Eren Demirtürk ve Serhat Güneş’le o anlara tanıklık ettik. Duyduğum şeyleri işçilerin lehine kullanmak üzere süreci takip ederken, ‘gri’ denilebilecek ‘Tezcan Galvaniz’de grev sürerken sevkiyat olacak mı, olmayacak mı?’ diye bir haber yaptım. Peki orada ne konuşuldu? Sendika yetkilileri Vali Aktaş’la konuştuklarını ve Aktaş’ın sevkiyatın olması gerektiğine dair kesin bir görüş bildirdiğini anlattılar.

KOCAELİ VALİSİ İLHAMİ AKTAŞ NE SÖYLEDİ?

Bu neden önemli? Kocaeli’de anlamadığım bir durum var. Sendikal hareketlerde, grev kararı alınan bir fabrikada valiyi araya sokmak tam olarak neyi çözecek? Bu eleştiriyi sadece Özçelik İş Sendikası Başkanı Arif Çolak’la sınırlı tutmayacağım, grev çadırına ziyarete gelen CHP Kocaeli İl Başkanı Bülent Sarı ve İyi Parti Kocaeli İl Başkanı Kamil Şirinoğlu da dahil ediyorum çünkü onlar da Kocaeli Valisi İlhami Aktaş’ın devreye girmesini istedi… Eğer valiyi devreye sokarsanız, vali de her sorumlu bürokrat gibi ‘devletin’ çıkarlarını düşünmez mi? Peki her durumda devletin çıkarıyla, işçinin çıkarı uzlaşır mı? Sanmıyorum. Hepinizin hatırındadır Kocaeli’de en son 14 Aralık 2024’te gece vakti Grid Solutions, Scheneider Endüstri, Arıtaş Kriyojenik fabrikalarındaki grev ‘cumhurbaşkanlığı kararnamesi’ ile ‘milli güvenliği’ bozdukları gerekçesiyle yasaklanmadı mı bu şehirde? Yasaklandı. Şimdi merak ediyorum, Arif Çolak ile Kocaeli Valisi İlhami Aktaş ne konuştu? Vali sevkiyata dair ne söyledi? Eğer sevkiyat olacaksa, fabrikadan grev esnasında mal çıkacaksa bu grevin gücünü azaltır. İşverenin süngüsünün düşmesi için fabrikada çelişkilerin artması gerekmiyor mu? Eğer sevkiyat gerçekleşirse işverenin işi zorlaşır mı, kolaylaşır mı? Grev işçilerin işverenin işini zorlaştırıp, üretimden gelen gücünü kullanmasından başka nedir ki?

TEZCAN GALVANİZ İŞÇİSİ EN İYİYİ HAK EDİYOR

Tezcan Galvaniz işçisi her şeyin en iyisini hak ediyor. Öyle bir patrona ve çalışma ortamına rağmen evlerine ekmek götürmek için direniyorlar, direnmeye devam edecekler. Biz de gazeteciler olarak sahada onları takip etmeye devam edeceğiz, umarım istediklerini alabilirler.

Süreci takip etmeye devam edeceğim…