Furkan Çalışkan

Furkan Çalışkan

Biz de bir şeyler eksik

Bugün gencecik, 15 yaşındaki bir lise öğrencisinin ölüm haberi ile sarsıldık.

Ve bu ölüm haberinin ardından çokça düşünce geçti zihnimden.

Ne ailesini ne de arkadaşlarını ne de çevresindeki herhangi birini suçladım.

Yazının Devamı

Sezer Hürriyet’i çürüttü. Büyükakın’ı salladı

Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, PKK/KCK üyeliği nedeniyle tutuklanan CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer ve FETÖ tartışmalarının damga vurduğu kasım ayı meclis toplantısında çok önemli bir hukuki konuşma gerçekleştirdi.

Meclisten bir gün önceki Nokta Atışı programında, AK Parti İl eski Başkanı Şemsettin Ceyhan, terör iltisaklı kayyum atamalarının gerekçelerini hukuki zeminde çok iyi ifade etmişti.

Başkan Yıldırım da zaten bir avukat. Öncelikle yaptığı açıklamada, kayyumların neden atandığını, neden meclisten bir üyenin belediye başkanı seçilmediğini çok net bir şekilde açıkladı.

Yazının Devamı

Minelkadim Kocaeli: Hereke Pudingi ve İpekböcekçiliği

Yaklaşık 10-11 gün önce Kocaeli siyasetinin etkili isimlerinden, kimileri onu zaman zaman, ‘kibirli’ olarak konumlandırsa da en azından benim öyle görmediğim ve dahası ‘başı dik ve eyvallahı pek olmayan’ bir siyasetçi olarak tanımladığım, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Siyasi Danışmanı İsmail Yıldırım’ı ziyaret ettim.

Birçok konu başlığı altında sohbet ettik Sayın Yıldırım ile. Ki yine verdiği demeçlerle gündem olmayı başardı.

Hakikaten keyifliydi. Tekrarı olur inşallah.

Yazının Devamı

Ezber bozdu, gürül gürüldü!

Bugün çok sevdiğim, tertemiz, pırıl pırıl, hak ettiği değeri görmemiş, ancak çamurun içine düşen altın değerinden hiçbir şey kaybetmez misali bir şimdilik kenarda duran bir isim ile görüştüm.Biraz sohbet ettikten sonra, “İnsanlara anlatacak bir şeyin kalmadı mı?” dedim.“Var ama konuşturmuyorlar ki…” deyince…“Sana bir kalem hediye etmek istiyorum” dedim.Gülüştük, telefonu kapattık.

**

Nokta Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Cansu Kızılkaya’nın, “Şehrin İçinden” programını çok önemsiyoruz kurum olarak. Çünkü kent ve ilçe gündemi adına, yerinde ve akılcı, sorulması gerekenleri soruluyor programda.Cansu’nun bugünkü konuğu ise AK Parti Gölcük İlçe Başkanı Kemal Yavuz’du.AK Partili isimleri evvel dönemlerde konuk almak, onlara canlı yayında soru sormak, yönetemeyecekleri soruları yöneltmek zordu. Belki de hala zordur.Ancak Kemal Yavuz bir delikanlılık timsali göstererek, “Bana istediğiniz her soruyu lütfen sorun. Ağırlarını da sorun. Ben bu kentte açıklayamadığım hiçbir şeye bulaşmamışım ki, yayında gelecek sorudan endişe edeyim” dedi.Ezber bozdu Kemal Yavuz. Cumhur İttifakı’nda bozulması gereken bir ezberi bozdu.Altını çizerek söylüyorum:BOZULMASI GEREKEN BİR EZBERİ BOZDU.Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam.Hem siyaset adına hem de zaten yaptığımız bu formattaki programın önemi adına.Ve sağ olsun, Cansu da sordu…

Yazının Devamı

Şayet utanmıyorsan, dilediğini yap!

Şöyle bir kafamızı kaldıralım, hem yerel hem de genel bir gündeme bakalım…Neler yaşanıyor?Hangi olaylara karşı insanlar nasıl reaksiyonlar veriyor?Kim yanlışa dur diyor?Kim yumuşatıyor?Garip. Çelişiyoruz varlık nedenlerimizle.

**

Merhum Alev Alatlı’yı hatırlatmak istiyorum bugün size. Mekanı cennet olsun.“Asıl olan hakkın helal edilmesi olmalıdır.Asıl olan helalleşmek olmalıdır.Helalleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır.Çünkü her yasal hak helal değildir ve olamaz.Suruç ile Kobani’nin arasında çizgi çekmek, Birinci Dünya Savaşı galiplerinin yasal/kılıç hakkıdır belki; ama helâl değildir.Keza, iflas eden kardeşinizin haraç-mezat satışa çıkarılan evini satın almanız yasal hakkınız olabilir; ama helâl değildir.Oysa tarihin bu noktasında yasal haklardan feragat, kişisel çıkarlardan fedakârlık, kamu yararına gönüllü özveri, zekâ geriliği değilse beceriksizlik sayılır.İmar ruhsatı olan bir müteahhit, şehrin ufkuna tecavüz ederken yasal olarak suçsuzdur; ama yaptığı iş, helal değildir.Yeni ve çok daha ucuz bir enerji türünün pazara/piyasaya girmesini önlemek üzere üretim haklarını satın alıp sümenaltı eden bir petrol şirketi de yasal olarak suçsuzdur; ama yaptığı iş, helal değildir.Keza raf ömrünü uzatmak için ekmeğin hamuruna kanserojen madde katan gıda üreticisi, formülü ambalajın üstünde yazdığı sürece suçsuzdur; ama helal değildir.Bir kalem darbesiyle atar ergenleri sokağa döken yazar, alevler afakı sardığında suç mahallinde değilse, olayları evinden izliyorsa, suçsuz sayılacaktır; ama helal değildir. Şimdi buradan, şöyle bir öngörüde bulunuyorum: 21.yüzyılın en yaman toplumsal projesi; helâl olanı, yasal olanla örtüştürmek olsa gerektir. Kadim değerlerle rabıtası zedelenen özgürlüklerin, şerden yana bükülmelerini önlemenin yollarını bulmak zorundayız. Yasaların tanıdığı haklardan insanlık veya Allah adına feragat etmenin garipsenmeyeceği bir yeni düzen, dünya yaratmak zorundayız.”Ne muhteşem bir tirad değil mi?Belki bir alimdi göremediğimiz, belki derin bir irfan sahibiydi.Ruhuna Fatiha…

Yazının Devamı

“Onlar aynı masada nasıl oturdu?”

Nokta Atışı…Meslek yaşamımda en önemsediğim işlerden biri kuşkusuz.Anımsıyorum; zamanında sevgili Mehmet Ümit Küçükkaya ile sohbet ederken, bu konseptteki bir programa kentin ne kadar ihtiyacı olduğundan bahsediyorduk.Belki 3-4 yıl öncesini konuşuyorum.Bugün geldiğimiz nokta ile övünmüyorum, koltuklarım kabarmıyor. Fakat mutluyum. Sadece kendi adıma ya da Nokta TV adına değil, Kocaeli adına mutluyum.

**

Nokta Atışı yaklaşık 2 yıl önce başladı.Hayalini Mehmet Ümit Küçükkaya ile kurduğum için, CHP kanadından ilk teklifi ona götürdüm haliyle. Hemen kabul etti.AK Parti’den bir ismi karşısına oturtacaktık. E zorlandık tabi.Çünkü insanlar konuşmaya alışık değil.Canlı yayında partisini tartışmaya hiç mi hiç alışık değil.Neredeyse ümitsizliğe düşecekken, AK Parti İzmit Belediye Meclis Grup Başkan Vekili Muharrem Tutuş… Sağ olsun, kırmadı bizi. Aldı o riski ve Nokta Atışı başladı.Tutuş ilçe başkanı oldu. Ve yine stres başladı.

Yazının Devamı

Haftanın kazananları: Büyükakın ve İmamoğlu

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, AK Parti’nin kentimizdeki ilçe kongrelerinde vites yükseltti.

Şöyle bir hatırlayalım:

Başkan Büyükakın son 15 zaman diliminde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ı hedef aldı, ‘Beceriksiz’ dedi.

Yazının Devamı

İlçe sınırına Trump gibi duvar örecek!

Başiskele Belediye Başkanı Yasin Özlü dün Nokta Medya’yı ziyaret etti.

Nokta TV Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine başlayarak gücümüze güç katan Ahmet Akçaalan’a ‘hayırlı olsun’ ziyareti yapan Özlü, neşeli ve bir miktarda Yuvacıklı idi.

Nokta Medya Yönetim Kurulu Başkanı Cezmi Çiçek, Başiskele Belediyesi Özel Kalemi Sevcan Kutlu Aydemir, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü İbrahim Çelikiz’le birlikte uzun bir sohbet oldu, dünkü sohbet.

Yazının Devamı

Gençlik kollarına darbe yapıyorlar!

CHP Genel Merkez Gençlik Kolları, partili gençlerin iradesine darbe yapma hazırlığında gördüğüm ve anladığım kadarıyla.

CHP’de mevcut Gençlik Kolları Genel Başkanı Gençosman Killik.

Gençlik kolları bir kurultay sürecinde.

Yazının Devamı

Mehmet Ceran’ım. Israr ettin, kıramadım!

Sevgili Mehmet Ceran ve ismini anmaya gerek duymadığım, fikirsiz, kurmalı bir saat gibi çalışan arkadaş. Bu yazıyı siz istediğiniz için yazıyorum. Çünkü sağda solda çok konuştunuz annemi be.Okurlar, farkındayım. AK Parti’nin adını kullanan hatırlı iş bitirici, Gençlik Kolları MKYK üyesi, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin personeli ve Saye Medya’nın sahibi Mehmet Ceran, bu kadar yazılmaya değer bir karakter değil.Buradaki mesele asla AK Parti değil.Bir yerden sökmeye başlayınca, belki gerisi yavaş yavaş sökülecek. Ceran ve birkaç bezirgan. Tüm teşkilat tanıyor onları. Saçılır belki yavaş yavaş ortaya. Bilemeyiz. Bize düşen hakkı konuşma gayreti. E haydi, Bismillah diyelim o zaman.

**Sevgili Mehmet Ceran.Sizin talebinizi yerine getiriyorum.Her yerde fiskos yapıyorsunuz ya, “Furkan önce annesini yazsın” diye. Ulan görün ince ruhumu artık be mübarekler. Annemi yazıyorum bugün. Başiskele Belediyesi’nde çalışan annemi.Dipnot vererek başlayayım: Annem Başiskele Belediyesi’ne 2014 yılında girdi yanlış hatırlamıyorsam. Belki 2013’tür. Tam emin değilim.2003 yılında Yeniköy Belde Kadın Kolları Başkanlığı yaptı.Babam işçi emeklisi. Kiradayız falan, tek gelir babamın fabrika maaşı ve gittiği ek işler.Ek işler de Mehmet Ceran senin şirket gibi değil, ya da aganın kurduğu yüklü miktarda faturalar kestiği şirketler gibi değil, taksicilik, sanayide ekstra bobinaj ustalığını barındıran işleri vesaire.Mesela 2008 yılında annem telefon faturalarını ödemek için yüzüğünü satmıştı. Babamdan habersiz.Ceran, tıpkı İlimtepe’de 3-4 defa otobüslere çarpan ailene akbil verilmesi gibi. Nereden geldiyse aklıma. Neyse…Sonra senin hikayen bayağı bir değişmiş. Eee, sözde gençlerin kahramanı aganı örnek alıyorsun ne de olsa. Sen şimdi İlimtepe’den İzmit’te lüks bir siteye göçmüşsün. Saye Medya ise Gebze’de. Zor olmuyor mu kardeş?Dün akşam beni kahkahalara boğduğun telefon konuşmasında, 6 dakika boyunca nefes almadan konuştun ve annemi yazmamı istedin. Bu yüzden yazıyorum. Ve pek de sağlıklı değildin dün gece anladığım kadarıyla. Bir insan hiç karşısındakinin konuşmasına müsaade etmez mi yahu? Vıdı, vıdı, vıdı.Rica ediyorum, partini kalkan yapma lütfen. Rica ediyorum. Adam ol yahu. Adam gibi davranalım birbirimize. Defalarca dedin ya bana adam değilsin. Bak adamlık turnusolu. Partini bulaştırmaya çalışma. Yoksa onurunu bulmana yardım etmekten vazgeçeceğim.Sen, senin agaların ve o çantacı. Titirsiz. Sizin terbiye sınırlarını defaatle çiğnediğiniz bu meydanda, fikirler çarpışsın.Tabi mertseniz. Mertlik önemli.

**

Yazının Devamı

Gör artık ince ruhumu Sevgili Mehmet Ceran

Sevgili Mehmet Ceran.

Öncelikle ben Nokta Gazetesi’nin muhabiri değil, Genel Yayın Yönetmeniyim.

Muhabirlik mesleğini de şerefimle ve severek yaptım. Genel Yayın Yönetmeni olduğumu bilmene, muhataplarımızın da bilmesine rağmen beni ‘muhabir’ olarak itham edip kendince aşağılamaya çalışman, muhabir arkadaşlarına da arkadaşlarıma da hakarettir güzel kardeşim. Ayıp ediyorsun meslektaşlarıma.

Yazının Devamı

Zamanın ruhunu yakalayamamış olabilir miyiz?

Zaman zaman dünyada yaşanan vahşeti seyrederken, ülke gündeminden haberleri okurken kaybolup gidiyorum.Boş boş bakıyorum bilgisayar ekranına.Öyle hadiselere şahitlik ediyoruz ki; anlamak mümkün değil. Karşımızdakilerin insan olduğunu düşünmek mümkün değil. Ama sureti insan işte.Biri çıkıyor mesela, 45 bıçak darbesiyle öldürüyor hasmını. Hasmı bile değil bazen, sokakta yan baktın kavgası. Sonuç 45 bıçak darbesi, biri öldü, biri hapiste çürüyecek. Gerçi çürümeyecek. Çıkar 15 yıla. Ne de olsa bu halk eşek. Bakarız katile hapiste. Karnı tok, sırtı pek. 15 sene sonra çıkar, kader mahkumu olur. Acırız sonra, tüh ya deriz. Demiyor muyuz sanki? Oysa ki… Kısasa kısas. Ah ne güzel şey! AYKIRI SORULAR REHBERİ Bir eğitimciyle sohbet ettim bir zaman.Kendisi din öğretmeni. Bazen öğrencilerin çok aykırı, cevaplanması zor sorular sorduğunu anlatıyor. Ve bu sadece din dersi için de geçerli değil. İnternet ile büyüyen çocukların dünyaları çok daha farklı. Klasik bilgi aktarma yöntemleri onlarda zayıf kalıyor belli ki. Farklı şeyler söylemek gerek belki. Ya da onları yakalayacak, farklı cümleler, hedefe giden yeni bir yol lazım belki de.Öğretmen ise o aykırı soruya, hemen yanıt vermek istiyor. Belki bu nedenle eksik yanıt veriyor, yanlış ifade ediyor kendini.Halbuki dese ki, “Senin sorunun bende cevabı var. Ama bu cevap beni tam manasıyla tatmin etmiyor. Yarın soruna tam cevabımı vereceğim.” Ne olur ki? O an cevap vermesek, geçiştirmesek, sonrasında ise tam ve etkili bir şekilde o genci yakalasak. Ne kaybederiz?Ya da mesela…Her öğrencinin meselelerle ilgili aykırı soruları geliyor bu dönemde.Acaba biraz bu sorular üzerine mi kafa yorsak?Toplasak o aykırı soruları bir yerde.Eğitim camiamız belki yeni bir şey söyleyerek çok daha derinden yakalar o çocukları…Ne bileyim, esiyor işte böyle bana bazı zamanlarda. ZAMANIN RUHUNU DÜŞÜNDÜM Kaldırıyorum kafamı, bakıyorum etrafıma.Bir mahallede 5 tane cami. Cemaat cumadan cumaya. O da dolarsa. Artık cumada dahi dolmayan camiler var. Hem de çok var.Camilerde iki haftada bir Kur’an kursları için yardım topluyoruz mesela.Allah kabul etsin, asla eleştirmiyorum.Hafızlar yetiştiriyoruz, Allah razı olsun emek verenlerden.19 yaşında bir hafız ile sohbet ettim geçenlerde.7 yıl hafızlık eğitimi almış, hafız olunca da hayatına geri dönmüş.“Zorlanıyorum abi” dedi.“Neden?” dedim.“Düzgün yaşamazsam eğer, bana değil temsil ettiğim camiaya laf söylüyorlar. Bende gizliyorum hafız olduğumu. Öyle yaşayamıyorum çünkü” dedi.7 yıl boyunca ne yaptıklarını sordum.Kur’an-ı Kerim ezberi, hadis ezberi ve Arapça dersi aldıklarını söyledi.“Başka?” dedim.“Bu kadar” dedi.Sonra zamanın ruhunu düşündüm.Mesela bir gün sabah namazında bir camiye gitmiştim.Namazın önemini anlatıyordu. Yahu zaten biz oraya namazın önemini bildiğimiz için gelmemiş miydik?” diye geçirdim içimden.Namaz bitti, bu kez dersimiz huşu idi.Huşu bir sır olsa gerek. Biz de o sırra sahip değiliz. Bir an düşündüm, “Bizim namazlar sakata geldi galiba” diye geçirdim içimden.Oysa ki bir tarafım hep, “En zor yapılan ibadet aslında en kıymetlisidir” mottosunu düşünüyordu.Belki de o yüzden farz olmamasına rağmen İsra 79’da teheccüd namazı kılınmasını istiyordu Allah bizden.Ne bileyim işte. Zamanın ruhunu düşünmeye devam ettim. EZBERLEMEK YERİNE KONUŞSAK MI ACABA? Şunlar geçti gönlümden…Acaba biz 100 hafıza harcayacağımız enerjiyi artık Kur’an-ı Kerim’i hakikaten anlamaya, o mana derinliğine dalmaya mı ayırmalıyız?Hafız yine yetiştirelim. Ama artık biraz da Kur’an’ın bize anlattığına mı odaklanmalıyız acaba?Benim dedem ahırlarda Kur’an ezberi yaparak hafız oldu.1940’lı yıllardan 2005’li yıllara kadar biz muhafaza dönemindeydik bence.Ezberle, aktar. Üzerine konuşma. Konuşacak ortam kursan o yıllarda, 1 aya pakettin zaten. Adamlar ezanı bile Türkçe okutmuş sonuçta. Kamalizm üzerine bir din inşa etmeye çalışmış. Şapka takmayanı asmış yahu. Şaka değil. Gerçek bunlar.Ama artık muhafaza dönemi bitti. Bitti bitti. Anlamamız lazım. Bitti!Yeterince rahat değil miyiz?Yine ezberleyelim, itirazım yok. Ama biraz da İnsan Suresini mi konuşsak acaba?Ne anlatıyor, ne diyor, ne mesaj veriyor…Muhafaza dönemi geride kaldı bence.Zamanın ruhunu hala yakalayabilmiş değiliz.Hakikaten okuyup anlattığımızda, yakalarız belki.Belki de önce insani değerler üzerinden bir çatı oluşturup; sonra bu değerin tam karşılığı İslam’ın felsefesini aktarmamız gerekiyordur.Dünya üzerinde dalga dalga İslam’a giriyor. Farkındasınız değil mi?Çıkış noktaları İslam olmadan İslam’a giriyorlar.İnsani değerlerden yola çıkıp, İslam’ı buluyorlar.Belki bizim de anlayışımızı değiştirmemiz gerekiyordur.Tabi ki; bu çerçevede hizmet veren çok önemli isimler var. Ama bir eleştiri değil zaten bu yazı. Bir dertleşme. BİR DE SİYASİ ÖRNEK 1990’lı yılları düşünün.Muhafazaker kesim baskı altında. Sesleri kısık. Öcü gibiler. Sindirilmeye çalışıyorlar. Yok sayılıyorlar.Bence tam da o zor dönemlerde doğdu bu, “Kol kırılır yen içinde kalır” anlayışı.Belki o yüzden bazı hataları tolere ediyorlardı kendi içlerinde.Azdılar çünkü.Kaybetmemelilerdi yol arkadaşlarını.O yolu yürümek zordu.Peki ya şimdi?O kadar çoklar ki…Türkiye’nin büyük bir bölümü milli ve muhafazakar çizgide.Yani zamanın ruhunu yakalamak istiyorsak ne yapmamız lazım?Kötüleri ayıklamamız lazım.Yanlışları haykırmamız lazım.Kral çıplak deme cesareti gösterebilmemiz lazım.Kafa kumda, göz menfaatte olmaması lazım.Belki kınarsak, hayır dersek, eleştirir ve yanlışı haykırırsak bir şeyler değişir he?Ne dersiniz?Ümitsizlik yok.Doğruyu konuşmaya çalıştığı için son günlerin popüler öcülerinden biri olan ben; yanımdan selamsız geçenlere de, cenazemde de beni görmezden gelenlere de darılmıyorum.. Bazen, “Delirdim mi acaba?” diye düşünsem de, fikir dünyasına çok kıymet verdiğim Kocaeli siyasetinin önemli figürlerinden biri bu düşüncelerimdeki tek deliliğin, “Bazen” kısmı olduğunu ifade etmişti.Dediğim gibi… Umursamıyorum. Ben gittiğim yola bakarım. Ve bu yolun hastasıyım.Gerisi Allah’a kalmış. İpucu Kainatta bir yer kaplayan, zamanın ve mekanın içindeki herhangi bir nedene bağlıyken ve onu öncelemişken, özgürlükten söz edemeyiz.Kusursuz bir döngünün içinde misafirken, varlığı var edenle kendimizi bir tutamayız. Hayvanlar kadar işitir ve görürken, bizi onlardan ayıran sebebi merak etmeden de bir adım yol almış sayılmayız. Son olarak…Milyarlarca yıllık geçmişe sahip evrenin tüm ince ve konunun konuyu doğurduğu birbirinden sırlı cevaplarını, hadi 80 yıllık kısacık mühletinde anlayıp ikna olma peşine düşmek, eşsiz bir kibir örneği değil de nedir?Amaan... Öylesine işte.

Yazının Devamı

Anahtar önemli. Çilingir de öyle

Siyasi adımların zamanlamasının çok önemli olduğunu geçmişe baktığımız zaman anlayabiliyoruz.Yavuz Ağıralioğlu, bir yola çıktı. Dün de çıkılan yol nihayete erdi, parti kuruldu. Şimdi ise görev zor ve ağır. Yol çok daha dikenli çünkü, Anahtar Parti dün itibarı ile resmen kuruluşunu ilan etti. Artık varlar. Var olmak, sancılanmak demek. Yormak, yorulmak, hiç durmamak…Bir siyasi parti kurmak için doğru bir zaman mıdır? Bilemem.Ancak birçok partinin sırtında yükler var. Her konuştuklarına karşı kendi içerisinden bir antitez var. Bu da siyaseti kısırlaştırıyor.Yerele dönün mesela; kaç siyasetçi kent üzerine hayıflanıyor, siyaset dışı konuları gündeme getiriyor ya da tamamen vatandaş odaklı meselelere yaklaşıyor?Çok az isim sayabileceğinizi biliyorum.Anahtar Parti kuruldu, eyvallah.Şimdi mesele; dert sahipleriyle yeni bir oluşum kurabilmekte.Siyasette ağırlığı olan isimler sloganının yavaş yavaş çöktüğü bir süreçteyiz.Sosyal medya, siyasetçilerin özgül ağırlıklarını da yavaş yavaş hafifletmeye başladı.Anahtar Parti’nin bu değişken sürece ilişkin hamleler yapması, dertlilerle yol yürümesi gerekiyor. NOKTA MEDYA ORADAYDI Dün tarihi bir güne tanıklık ettik.Nokta TV Genel Yayın Yönetmeni Gülşah Yücel ve Nokta TV kameramanı Eren Demirtürk ile birlikte ATO Congresium’daki yerimizi aldık.Kocaeli’de ilişkin birçok önemli detayı Nokta Medya’da buldunuz.Kocaeli’nin partide önde gelen isimleriyle özel röportajlar yaptık.AK Genç Kocaeli’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan için hafızalara kazınan sloganlarının Yavuz Ağıralioğlu için atıldığını duydunuz. Yine Ağıralioğlu’nun tanıtım videosundaki Kocaeli detayı, MKYK’da yer alan Kocaelili isimler ve kurucular kurulu üyeleri… Hepsini ilk bizden duydunuz. Bunun için de mutluyuz.Bizim açımızdan da son derece verimli ve keyifli bir gün oldu.İşimizi yapmamızın mutluluğunu yaşadık.Ankara’nın göbeğinde binlerce insanın katıldığı bir parti kuruluşu programındaydık.Ne iktidara yakın ne de muhalif gözüken medyadan yayın yapan yoktu.Mikrofon koyan yoktu.Bu da bir kez daha bizim gibi kurumların önemini gözler önüne seren bir detaydı açıkçası. HER ŞEHİRDEN İNSAN Anahtar Parti’nin ismini beğenmeyenlerin çoğunlukta olduğunu gördüm.Buna da bir anlam veremedim.Bence güzel bir isim Anahtar.ATO Congresium’da dolaşırken birçok insanla diyalog kurdum.Kalabalığın doyurucu olduğunu söylemek hayalcilik değil.En önemlisi ise Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden, renklerinden çok insan vardı ATO’da.Her şehirden insan vardı desek abartmayız.Ciddi bir kalabalık vardı. Şöyle ki; ben Gülşah ve Eren’i ATO Congresium’un önünde indirdikten sonra 1,5 kilometre mesafede bir yere aracı park ettim.Heyecanlıydı Ankara’daki Amahtar Partililer. Umutlulardı. İnanmışlardı. “A” AÇILIMI Yavuz Ağıralioğlu’nun programın başında kürsüden Atatürk dahil birçok isme dua okutması önemliydi. “Atatürk ile bir kavgamız yok” mesajı siyasi hayatlarının başlangıcı için kıymetliydi.Ağıralioğlu, uzun bir kürsü konuşması yaptı. İyi bir hatip, bunu söylemeye gerek yok.A harfinin açılımını da güzel yaptı. Akılda kalıcıydı. Bütünleştiriciydi.Bir de partiyle ilgili gözlemim şu:Özellikle 23-30 yaş arası grup, Yavuz Ağıralioğlu’nu ilgiyle takip ediyor.Üniversite mezunu, siyasete biraz ilgili, milli hassasiyetleri olan gençler, Ağıralioğlu’nun adımlarını bir süre takip edecektir.Hal böyleyken teşkilatlara büyük yük düşüyor.Eski usul siyasetin yerine, yeni şeyler söylemeleri gerekiyor.Başarılı olacaklar mı… Bunu ancak süreç gösterebilir. MKYK’DA İKİ İSİM Anahtar Parti’nin MKYK’sında kurucular kurulu listesinde bulunan Kocaelili iki isim kendine yer buldu. Sedat Ayhan asil MKYK’da, Sezin Türkkal ise yedek MKYK listesinde yer aldı.Anahtar Parti’nin Kocaeli İl Başkanı Nurettin Bulut da ekibiyle birlikte tam gaz sahadaydı.Ancak Nurettin Bulut ile ilgili şu uyarıyı yapmam gerekiyor…Kendisi il başkanlığına atanalı sanıyorum 10 gün kadar oldu.Sosyal medya hesabı; yeni bir partinin il başkanı olmuş bir isme göre çok donuk.Bir müdahale etmesi gerekiyor.Bir şeyler söylemesi gerekiyor.Sosyal medyayı ve vereceği mesajları, tüm yönetim ve ilçe teşkilatları iş yüküne rağmen es geçmemesi, hele ki bu zamanda çok daha fazla görünür olması gerekiyor. KOCAELİ’DEN KATILIM Anahtar Parti’nin kuruluşuna Kocaeli’den yaklaşık 700 kişi katıldığı ifade ediliyor. Kıymetli bir sayı.Diyanet Birlik Sen Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Karadaşlı, Murat Batmaz, Erdoğan Şentürk gibi isimler de Ankara’daydı.Bunun yanı sıra ben Ali Korkmaz’ı da orada görmeyi bekliyordum.Ancak yoktu. Oğlu Ömer Faruk Korkmaz Ankara’ya gelmişti.Ali Korkmaz’ı arayıp neden gelmediğini ve oğlunu sorduğumda şu yanıtları verdi:“Bir sebebim yok. Şu an için aktif bir siyasi hayat zaten düşünmüyorum. Oğlum meselesine gelince… orası ayrı bir dünya. Kendisi 26 yaşında bir avukat. Siyaset yapmak isteyebilir. Oğlumun kararlarına saygılıyım.”Aslında Ali Korkmaz’ın aktif siyasete gireceğini zaten düşünmüyordum. Evvelde de ifade etmiştim. Fakat 17 Ekim’de sosyal medyada yaptığı, “Yine, yeniden yollarda” paylaşımı bana ilginç gelmişti ve bir şeyler olabileceğini düşünmüştüm. Ama en nihayetinde olmadı. HİKAYE GÜZEL BAŞLADI Ez cümle… Anahtar Parti, güçlü bir fotoğraf verdi. Kalabalık bir kuruluşa imza attı. Umutlu insanlar vardı alanda. Özetle… Hikaye güzel başladı.Ancak bundan sonrası, hikayenin nasıl başladığından çok daha önemli.Genel başkanın karizmasının dışında, ilçe teşkilatlarının, il teşkilatının hangi meselelere nasıl yaklaşacağı, toplum nezdinde kendilerini nasıl kabul ettirecekleri, izleyecekleri yol ve yöntemler belirleyici olacak.İnsanların siyasetten sıkıldığı bu dönemde, siyasetçi olduklarını hissettirmeden atılmalı adımlar.Kolay değil. Herkesin olduğu gibi onların da işi zor.En büyük zorluk ise çilingirler.Çilingire kapı kilit tutmaz.O yüzden çilingirlere çok dikkat etmek gerek.En fiyakalı anahtar da olsan, bir çilingir alıverir aklını. Kardeş biz size nasıl güveneceğiz? Bugün Kocaeli’deki gazetelerde manşetler benzerdi:“Dört kişi tarafından öldüresiye dövüldü, serbest bırakıldılar”Ve bunlar hayatımızın bir rutini.Ülke genelinde sık sık benzer asayiş olayları yaşanıyor.Şiddet, cezasız kalıyor.Katile verilen cezalar, caydırmıyor.Tecavüzcüler verilecek cezaları umursamıyor.Kimse yargıdan korkmuyor.Fakat biz burada birine ileri geri konuşsak, savcı başımıza asker kesiliyor.Bıktık artık bu düzenden, bu faydasız yasalardan.Bıktık artık suçlulara verilen ödüllerden.Bıktık. Yenidoğan çetesine hapis cezası verilecek olması…Yahu yargılasan ne, yargılamasan ne.Sonuç olarak hapse atacaksın.Üç-dört günlük bebekleri öldürenler, öldürdükleri için aldıkları paralarla geceleri alem yapacak.Bu yavşaklara da benim vergilerimle hapishanelerde bakılacak.Böyle düzenin köküne kibrit suyu.Kısasa kısas, kısasa kısas, kısasa kısas! Ben 101’den büyüğüm! 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.101 yıl, dile kolay. Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kararıyla, Türk devletinin yönetim şekli değişti. Allah rahmet etsin hepsine. Vatan mücadelesinde var güçleriyle var olmak için savaştılar.Benim kavgam yok cumhuriyetle.Ancak beni 101 yıla sıkıştırmaya ve bana bunu dayatmaya çalışanlarla kavgam var.Bundan öncesi yokmuş gibi davrananlarla kavgam var.Geçmişi yerin dibine geçiren zihniyetle kavgam var.Gazi Mustafa Kemal ile değil, Kamalizm dini (harf hatası yoktur, bilinçli yazılmıştır) ile kavgam var.Kendini tanımayıp ceddine sövenle kavgam var.Biz şuradayız: 101 yıllık cumhuriyet, 3000 yıllık devlet.Farkında olmasan da sen; senin o küçük dünyandan çok daha büyüksün.Kendini küçük görsen de büyüksün işte.İster fark et, ister fark etme. Benim için mesele değil.İstesen de istemesen de…Bu böyle. İpucu Beş Akif bir saat kulesiİki kule bir FatihBeş Fatih bir Mevlanaİki Mevlana bir Sinan Düşün taşın bütün geceBenim kalbim bir bilmeceKalbimin bir kilidi varİşte sana anahtar Bu kadar anahtardan bahsetmişken, rahmetli Barış Manço’nun Anahtar şarkısını hatırlatmak istedim. Ruhuna Fatiha..

Yazının Devamı

Bırak başkanı, muhtar bile olamaz!

Nokta Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdürü Cansu Kızılkaya, çok güzel işler çıkarıyor. Cansu bu dönem televizyona da el attı. Şehrin İçinden programında her hafta iki konuğu stüdyolarımızda misafir ederek gündemi belirlemeye başladı bile.

Kandıra’nın gelecek vaadeden siyasetçilerinden biri kuşkusuz Yeniden Refah Partisi Kandıra İlçe Başkanı Levent Gödek.

Gödek genç yaşında milletvekili adayı oldu, partisini sırtladı. Belki de Mehmet Aşıla’yı Kocaeli’den meclise yollanmasında en büyük katkıyı veren isimlerden biriydi.

Yazının Devamı

Belki de bir çağ başlar

Belki de bir çağ başlar Şöyle son 15 günü zihninizde canlandırmaya çalışın.

15 gün öncesine bir çentik atın, dönün bugüne kadar.

Toplumun sinir uçlarını kaşıyan, birbirinden bağımsız ne kadar çok hadise gerçekleştiğini göreceksiniz.

Yazının Devamı

Bu kapı sana da açık. Gel anlat

AK Parti Gençlik Kolları MKYK üyesi Mehmet Ceran’ın, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi çalışanı olduğu aynı zamanda da Saye Medya Reklam Şirketi’nin sahibi olduğunu ifade etmiştim.

2021 yılının sonundan bu yana KBB çalışanı olan Mehmet Ceran’ın işe gidip gitmediğini bilemem. Sadece şunu ifade ettim aslında: Mehmet Ceran AK Partili gençlerin hakkını yemez. Şirketi para kazanmaya başlasın, bırakır herhalde belediyeyi dedim. Fena mı ettim?

DERDİM SEVİLMEK DEĞİL. AMA

Yazının Devamı

Edep, gerektiğinde o boynu vurdurmaktır!

Fikirlerine, sözlerine ve uyarılarına çok kıymet verdiğim, sevdiğim bir büyüğüm ile shilde çay yudumluyorduk.

Aniden bana, “Edep ile ilgili bir yazı yaz” diye çıkıştı.

Şaşırdım. Neydi ki yani bu… Edep. Bir anda…

Yazının Devamı

Fuar muhteşem. Ama bu çok büyük ayıp!

Pazar günü 14. Kocaeli Kitap Fuarındaydım. Saat 15:00’te AK Parti Kocaeli Milletvekili Sami Çakır’ın Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa temalı “Şiir Dilinde Acı” söyleşisine katılmayı çok istedim. Günümü saat 15:00’te orada olacakmış gibi planladım ancak kul kurdu, kader bozdu.Amcam, yengem ve minik yavrularıyla birlikte bir trafik kazası geçirdi.Bende planladığım saatte fuarda olamadım. Söyleşiyi kaçırdık.

DİJİTAL DÜNYADA EBEVEYN OLMAK

Saat 16:00’da Yazar Orhan Toker’in “Dijital Dünyanın Ebeveyni Olmak” söyleşisine katıldım. Bu konu da hayli ilgimi çekiyordu. Selim Sırrı Paşa Salonu ağzına kadar doluydu.Orhan Toker ebeveynlere özellikle; çocuklarıyla karşılıklı güven, değerli hissettirme, sevgiyi hissettirme, aileye aidiyet duygusu, takdir edilme ve kıyas noktasında önemli tavsiyelerde bulundu.Oyun bağımlısı çocuklar ya da oyun bağımlılığına meyleden çocuklar için, “Kuru kuruya bıraktıramazsınız. Çocuğun işi çok zor. Binlerce yazılımcı online oyunları çocuklar bırakamasın diye çeşitli tuzaklar hazırlıyor. Bu nedenle yerine bir şey koyun ve o koyduğunuz etkinlikte siz de olun” notunu düştü ebeveynler için.Ve ekledi:Çocuğunuz K-Pop dinliyorsa, sıkı bir şekilde Manga okuyor ve Anime izliyorsa çocuk: “Ben değersizim. Bana yardım edin. Ben kendime bir yer arıyorum” diye çığlık atıyor çocuğunuz.”

Yazının Devamı

Daha iyi bir seçim olamazdı

“Dostlarım.

Başkaldırmıyorsa, neye yarar şiir?

Azgınları ve azgınlıkları yıkmıyorsa, neye yarar şiir?

Yazının Devamı

Türk’ü Türk’e düşman ettiler

Öncelikle bazı hususları hatırlatarak yazıya başlamak istiyorum.

Biri bizden zengin gözüküyor ise ona düşman olmak zorunda değiliz.

Bizim hayatımız görece kalitesiz ise, kaliteli olduğunu düşündüklerimize haset etmemeliyiz.

Yazının Devamı

Bosna notları

Eşim Şeyda ile birlikte 26 Eylül Perşembe ile 30 Eylül Pazartesi günleri arası, üç kültürün harman olduğu ancak birbirine asla karışmadığı, Avrupa’nın en yeşil ülkesi Bosna Hersek’teydik.

Her bir köşesinde Devlet-i Aliyye’den hatıralar taşıyan Bosna Hersek’i keşfetmek muhteşem bir deneyimdi.

Kısaca gördüklerimi aktarmak istiyorum. Yazıyı birkaç güne bölmeden tek seferde yazdığım için biraz uzayabilir. Meraklısına...

Yazının Devamı

Kısa bir mola

Öncelikle bugünümüze şükürler olsun demek istiyorum.

Öyle bir 15 gün geçirdim ki; hayattan 30 yılda öğrenemediğimi, şu kısacık zaman diliminde öğrendim. Daha doğrusu öğrenmiş olmayı diliyorum.

Duam şudur; edindiğimi düşündüğüm bu kıymetli tecrübeleri hayatımın her alanına uygulayabilmek. Her an, her dakika. Şuurla, umutla, sabırla.

Yazının Devamı

Hürriyet’in yeni endişesi

İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’i siyasi olarak sıkıntılı günler bekliyor.

Hemen anlatalım…

Başkan Hürriyet, özellikle MHP İl Başkanı Yunus Emre Kurt dönemindeki MHP’yi çok severdi.

Yazının Devamı

MHP, Tuncay Batı ve tarihi fırsat

Kısa bir süre önce de yazdım. MHP uzun zamandan bu yana Kocaeli’de kamuoyu oluşturma gücünü kaybetmiş, güçlü gözüken ancak pek de öyle olmadığını düşündüğüm bir rüzgarın peşinde savruluyordu.

Genel merkez düğmeye bastı, tam yetkili olarak göreve İl Başkanı olarak Tuncay Batı atandı.

Hayırlı uğurlu olsun.

Yazının Devamı