Bu bir skandal! Sanmayın ki devlet sizden habersiz!
Bunun adı skandal, bunun adı zorbalık.
Bunun adı, devleti kendinden bilmek, vatandaşın malına devlet eliyle çöreklenmeye çalışmak.
Yalnız hikayeye geçmeden önce; şunu sakın unutmayın.
Sanmayın ki devlet, sizin gibi kıblesizlerden habersiz!
Sanmayın ki devlet, sizi serbest bıraktı, artık takip edilmiyorsunuz!
Sanmayın ki devlet, bu adice hamleleri bir kenarda not etmiyor.
Bilin sadece; bir akıl gelecek, akıllar gelecek.
Bir zaman gelecek; devleti kendinden bilenler Esad’ın Rusya’ya kaçtığı gibi girecek delik arayacak.
Bugün; Suriye için iki gün önce, “Biz bu Esad’ı nasıl yaşatırız?” toplantısı yapan ABD, İran, İsrail ve Rusya’dan habersizce, Esad’ı indirmeyi başarmış devlettir. Düşün ki; adamlar iki gün önce masada, Türk devleti nerede…
3 bin yıllık Türk devlet aklı, sanmayın ki içindeki eşkıyalardan habersizdir. Bir mühlet dairesi içindesiniz, bilin.
Bu bir hatırlatma sadece.
Buyurun, meseleye geçelim…
**
Vatandaşın biri; Maşukiye’de bulunan bir arsayı 2-B kapsamında satın alıyor. Kocaeli İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’nden satın alınan arsanın ardından vatandaşa buranın kullanım ve yararlanma hakkı veriliyor.
Bu arada bence ilgili arsanın satış bedeli son derece uygun. Bu ayrı bir konu. Sonuçta miktarı devlet belirlemiş. Satın alma gerçekleşmiş, hak vatandaşa verilmiş.
İlgili vatandaş; yaklaşık 600 metrekarelik bu parseli arıcılık faaliyetleri kapsamında kullanıyor. Bir sundurma yapıyor.
Zeminle bağlantısı olmayan, tuğlaların üzerine bir de konteyner konduruyor.
**
Fi bir tarihte bu vatandaş 0 262’li bir numaradan aranarak, valiliğe çağırılıyor.
Bu arsanın iade edilmesi gerektiğiyle ilgili vatandaşa sözlü bir beyanda bulunuyor.
Tabi iade etmek falan yok. Neden etsin ki? Devlet vermiş hakkı.
Daha sonra Allah’ın işine bakın ki; bu vatandaşın arı kovanları yanıyor, elektrik saatleri kırılıyor.
Hadise de faili meçhul olarak kalıyor.
Ve bu kez yeni bir perde açılıyor.
**
Yeni perde şu şekilde cereyan ediyor:
Anonim bir vatandaş; valiliğe bir şikayet dilekçesi veriyor.
İddiaya göre arı kovanındaki kovanındaki sundurmalar; imar kirliliği oluşturuyor.
Bu anonim vatandaş öyle bir ihbar dilekçesi oluşturuyor ki; arsası elinden alınmak istenen vatandaşın yapı kayıt belge numarasına kadar dilekçede ifade ediliyor.
Anonim diyorum çünkü bu vatandaşın ne bir telefon numarası, ne adresi ne de TC kimlik numarası var ihbarda.
Tabi davalı taraf bu dilekçeden kıllanıyor çünkü, ya E Devlet üzerinden erişimi olan biri bu dilekçeyi doldurabilir ya da içeriden oluşturulmuş olabilir şüphesi var.
Bunun üzerine anonim vatandaş aranmaya başlıyor.
Emniyet de bu adamı bulamıyor. İlgili isme “Daimi Arama Kararı” çıkıyor.
Ara ki bulasın, kaç yıldır kayıp o vatandaş.
Belki de hiç yoktur, kim bilir?Özetle kim ihbar etmişse, bilinmiyor.
İhbar eden var mı yok, belli değil.
**
Ve şikayet öyle veya böyle oluştu nasılsa…
İkinci perde başlıyor hikayede.
İlgili müdürlük tarafından Maşukiye’de arsayı alan şahıs 8 defa şikayet ediliyor.
İmar kirliliğinden şikayet ediliyor, beraat ediyor.
Hatta bu vatandaş bir yapı kayıt belgesi oluşturuyor arsasındaki yeri için, sonra yine Allah’ın bir hikmeti, bu yapı kayıt belgesi iptal ediliyor.
Tövbe estağfurullah! İyi saate olsunlar yahu…
Devamında müdürlük geri adım atıyor, yeni bir yapı kayıt belgesi numarası verilerek, zaten alınmış olan hak canlandırılıyor.
Ne kadar ilginç işler ya! Var bu işte bir hikmet, bana öyle geliyor.
Devam edelim…
8 defa şikayet ediliyor ilgili vatandaş, tam 8 defa.
Öyle ki; örneğin imar kirliliği suçundan dava başlamış, ilgili kurum aynı suç ile yeniden şikayette bulunuyor.
Ne garip değil mi?
**
8 şikayette bir tek vatandaşa, orman işgali suçundan ceza veriliyor.
Arı kovanı koymuş çünkü vatandaş, 2-B ile aldığı arazisinden taşmış bu da.
Ceza oradan geliyor.
Ki vatandaşın arı yetiştiriciliğiyle ilgili belgesi dahi var.
Şimdi ise ilgili müdürlük bu arsa, “Sit Alanı” kapsamında diyerek bir başka şikayet ile davayı birleştiriyor.
Sanırım 9’uncu şikayet ediyor bu.
Kartepe Belediyesi bile davada, arsayı alan vatandaş lehinde görüş bildiriyor.
Görünen o ki; birileri adamın arsasına kafayı takmış, istiyor.
Geri almak istiyor.
Eminim ki; İl Çevre ve Şehircilik Müdürü Ahmet Kırılmaz’ın dahi haberi yoktur, aşağıda yaşanan bu garip hadiselerden.
Kim arkadaş bu memurlar?
Bu memurlar, kimlerin memurları?
Yok mu hesap soracak, hizaya çekecek?
Burada AK Parti Kocaeli İl Başkanı Şahin Talus’a dahi çok büyük görev düşüyor!
Şu yaşanan hadisede devlete, hükümete gelen zararı tahmin edebiliyor musunuz?
Birileri kendini devlet biliyor, elinde kırbaç vuruyor da vuruyor!
Olacak iş mi?
**
Bir tanesi ile telefonda görüştük geçen gün.
Bir işletmenin sahibi, kendisine ceza geliyor bir kurumdan.
İptal ettirmek istiyor, diyorlar ki, “Falanca kişi çözer senin işini.”
Bu da düşüyor falancanın ağına.
Cezası iptal ediliyor, eyvallah. Belki cezayı gerektirecek bir şey dahi yoktu.
Sonra bu falanca, cezasını iptal ettirdiğinden özel bir işini yapmasını istiyor ücreti mukabilinde.
Yapıyor işletme sahibi.
Parayı istiyor bir süre sonra, tak bir ceza daha!
Arıyor falancayı, ceza iptal ediliyor.
Günler geçiyor, parayı istiyor bir kez daha.
Haydaaaa!
Allah’ın işine bak! Yine bir ceza.
Anlıyor bizimki de durumu.
**
Aradım, sordum. Dedikodu falan değil bu yazılanlar. HTS kayıtlarımda çıkar mesela şu aşağıda geçen diyalog!
-Konuşur musun?
+Olmaz.
-Neden?
+Zarar görürüm.
-Ama sen geçmiş dönemin siyasetçilerindensin. Sen böyle geri duracaksan, gariban vatandaşa inim inim inletmez mi bunlar?
+Bende en çok ona üzülüyorum, ama beyanat vermemiz mümkün değil.
-Sen gördüğün işin parasını aldın mı?
+Bir şey söylemem, beyanat veremeyiz.
-Peki…
**
Sanırım söyleyecek bir şey yok.
Ben tüm olumsuzluklara rağmen, ümitsiz değilim.
Allah’ın vaadi var bir kere!
İslam nurunu tamamlayacak.
Ya biz bataklığa daha da saplanırken, “Bakın, biz böyle yaptıkça batıyoruz” diye haykırmış olacağız.
Ya da bizlerin itirazlarıyla, bu adaletten yoksun anlayışta kim varsa, onlara kim yol açıyorsa, kim onları el üstünde tutuyorsa… Temizlenecek.
Fetret Devrinden çıkmış bu millet.
Daha dün bir şah çekmiş, Suriye’de tüm devleri devirmiş bu devlet.
İçindeki eşkıyadan habersiz mi olacak sanıyorsunuz?
Muhtemeldir ki; bir mühlet içerisinde azdıkça azıyorsunuz.
Tatlı tatlı yemenin, acı acı… Olacaktır inşallah.
İpucu
Efendimizin (a.s) devlet malını yiyenin cenazesinin kılınmayacağını rivayet ettiği biliniyor.
Bir hatırlatma sadece. Şu kısacık mühletimizde; ya iyilerden olacağız, ya kötülerden.
Başka yol yok ki gidesin!
Bakma Google’ın mail açarken cinsiyet seçeneği olarak, “özel” gibi bir seçenek sunmasına.
Ya kadınsındır, ya erkek.
Ya iyisindir, ya kötü. Ortası yok bunun.