Bugün yormayacağım. Çok konu, az yorum
Sevgili okurlar, kent ve ülke gündemini hızlı bir şekilde hatırlattığımız ve minik yorumlar eklediğimiz, “Bugün yormayacağım. Çok konu, az yorum” bölümümüze hoşgeldiniz.
Hazırsanız, başlayalım…
**
“Yönetimin fotoğrafı ve Talus’un stratejik hamleleri” başlıklı köşe yazımı yazarken, çok sayıda telefon görüşmesi yaparak bilgi topladım. Hatta aynı akşam eşimin arkadaşının nişanı vardı. Zaten gecikmeli olarak 9.30’da gidecektim, saat 11’i buluyordu vardığımda. Bu nedenle unuttuğum bazı isimler vardı yönetimden.
İzmit kontenjanından yazılan zaten mevcut yönetimde bulunan Alper Doğan, Ahmet Sönmez, Abdullah Binbay, Abdullah Saburlu isimlerini unutmuşum.
Ayrıca Kandıra’dan Erkan Alkan ile Karamürsel’den Süleyman Kızılkaya isimleri de yazımda yok.
Asla kasti değildi, tamamen telaş ve geç kalmışlığın verdiği eş korkusu…
**
Cansu Kızılkaya Nokta TV’de Şehrin İçinden programında harika konuları gündeme getiriyor.
Mesela Dilovası’nda DEM Parti, CHP’ye, “Dilovası adayınızı çekin. 11 ilçe ve büyükşehir adayımızı çekip sizi destekleyelim” çağrısı yapmış. Aday Yakup Törk kabul etmiş. Ancak CHP İl Örgütü meseleyle ilgilenmemiş. Kocaeli’de de bir Kent Uzlaşısı olacakmış ki… Yarım kalmış.
**
Cansu Kızılkaya’nın konuğu olan İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Ali Akgün, kentsel dönüşümde daha aceleci davranmamız gerektiğine dair açıklama yaptı. Sonra bende düşündüm: Ne oldu bizim Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kentsel Dönüşüm Ofisi? Ali Haydar Bulut’un istifasının ardından oraya hala bir görevlendirme yapılmadı sanırım.
**
Ben AK Parti İzmit’in yerinde olsam, İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’in her söylemi üzerinden açıklama yaptırtmam. Bir hafta beklerim, tezat ve eleştiri içeren maddeleri, “Haftanın fıkraları” gibi bir başlıkla, dikkat çeken bir görsel ile ilan ederim.
**
Ben CHP İzmit’in yerinde olsam, savunma ve gol siyasetinden öte, kontra atak oynarım. Bir sürü kamu kurumu var İzmit’te. Onların eksiklerini dile getirir, ilçenin bakış açısını genişletirim.
**
İstanbul’da Kent Lokantalarında yemek 40 lira. Ama belediyeye ait İSPARK’ta bir saat parklanmak 150 lira. Ne düşünmeliyim?
Ayrıca Kocaeli BB’nin otoparklarında saat ücreti 30 lira.
Ya bir de, çorba çeşmeleri vardı İzmit Belediyesi’nin. Ne oldu onlara?
**
Suriyeliler gitsin gündemini sizde abesle iştigal buluyor musunuz? Allah aşkına bir düşünelim: An itibarı ile ne derdimiz var? Biz bu insanların neden bir taraftan gönüllerini fethetmişken, bir taraftan gönüllerini yerle yeksan ediyoruz? Gerek var mı böyle üstten üstten konuşmaya?
**
Google’a Darıca Belediyesi sosyal tesisler yazın. Belediyenin kafeterya ve restoranlarını inceleyin, fiyatlarına bir bakın. Bilmiyordum, bugün öğrendim. Hakikaten bir gün gitmek gerek.
**
Avrupa, Suriye’de Türkiye kazandı diyor. Donald Trump Suriye’de Türkiye kazandı diyor. Biz Suriye’de Amerika ve İsrail kazandı diyoruz.
Benim gerçekten ciddi bir şekilde kafam karışıyor…
**
Emevi Camii’nde kılınan namazın ardından bir ev sahibi edasıyla MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın arabasını sürmekte HTŞ Lideri Colani, sizce emniyet kemeri takmış mıdır? Bence muhalif medya en çok bu konu üzerinden Colani’ye yürümeli.
**
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Avrupa Komisyonu Başkanı Von der Leyen’e yaptığı, “Burada Türkiye’nin yerel seçimde birinci olmuş partisi var” çıkışında aşırı sempatik bir çocuğun muzipliği yok muydu?
Yine Sayın Özel’in ABD Başkanı Donald Trump’a verdiği ayarda, mahalle maçında kaleye geçirilen bir çocuğun mutsuzluğu yok muydu?
**
İsrail’in Suriye’deki Esad rejiminin devrilmesinin ardından oluşan boşlukta Golan Tepelerine yürümesi üzerinden Türkiye’yi BOP’un uygulayıcısı ilan etmek normal değil bana kalırsa.
İsrail BaşkasabıNetenyahu, varlığını savaşa borçlu. Ki Esad, onun için asla bir tehlike değildi. Canı istediğinde bombalıyordu zaten. Bu basit ve net gerçekleri görmeden, böyle riskli analizlerden kaçınmalıyız.
**
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Somali ve Etiyopya liderleri ile dünyanın karşısına çıkarak çözdüğü kriz, beni çok mutlu etti. Sırada Sudan var.
Bir dakika.
Bizim ne işimiz var ya Afrika’da?
**
Hatırlıyor musunuz? Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ 1 Temmuz 2024’te çıkıp, “Türk askeri Suriye’den çekilsin” diye veryansın etmişti. Hehe
**
Bugün 32. Gün’ün 2001’i özetlediği belgeseli izledim: yaklaşık yarım saatti. Birkaç hatırlatmayı şuraya bırakayım; biraz zamanda yolculuk yapın siz de. Bakın o günler gündemimiz neler imiş…
-Petrol Ofisi 1 Milyar 260 Milyon Dolar’a satıldı. Aynı yıl açık arttırma ile Çin’e 20 Milyon Dolara satılan Varyag Uçak Gemisi, İstanbul Boğazı’ndan geçti. Uçak gemisi olmayan biz de,” Ne muhteşem bir gösteri” diyerek izlemişiz.
-24 Ocak 2001’de Gaffar Okan, Hizbullahçılar tarafından şehit edildi.
-31 Ocak 2001’de Guinnes Rekorlar Kitabına girdik: Türk Lirası en değersiz para seçildi.
-19 Şubat 2001’de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Counter Strike’ta bomba atar gibi rahmetli Ecevit’in suratına anayasa kitapçığı fırlattı. Sonra şarampolden aşağı yuvarlandık. Adamsın Ahmet Necdet Sezer, Fire in the Hole!
-4,9 Milyar Dolar krizle beraber Merkez Bankası’ndan buharlaştı. (20 Milyon Dolara uçak gemisi kaçırmıştık) 1 Mart’ta da kurtarıcı Derviş geldi.
-Ekonomi yüzde 9,3 küçüldü, 400 bin iş yeri kapandı.
-5 Nisan 2001’de Ecevit’e yazarkasa fırlatıldı.
-Etibank’tan 500 Milyon Dolar çıktı, nereye gitti bilen yok.
-Ölüm oruçları.
-Eski Devlet Bakanı Cavit Çağlar Amerika’da tutuklanarak Kartal Cezaevine konuldu.
-14 Ağustos 2001: AK Parti kuruldu.
-Her haber doları ve borsayı oynatıyor. En sonunda rahmetli Ecevit 6 Temmuz 2001’de çıkıyor, “Yahu ben ölmedim. Her insan gibi hasta olma hakkım yok mu?” diye açıklama yapıyor.
-11 Temmuz 2001: Telekom’un satış krizi. IMF de veriyor bize ayarı. Bağımsız değilmişiz hissi uyandırdı bana bu detay.
-AK Parti’nin kuruluşundan sonra 20 Ağustos’ta kanallarda gelecekte cumhurbaşkanı olarak Erdoğan’ın şu sözleri ‘skandal’ ifadeleriyle yankılanıyor:
“Bu düzen zalim. Bu düzen inkarcı. Bu düzen uşak. Bu düzen köle!
-Koray Aydın, yine gündemde. Bayındırlık Bakanlığı’ndan istifa ediyor. Medyaya veriyor ayarı. İddia: Yolsuzluk ve yakınlara ihale peşkeşi.
2001 yılının anlatan belgeseli izlerken, kendimi parya gibi hissettim.
Ne günler yaşamışız.
Ayakta kalmışız.
Yetmemiş, devlet bugün bir şah çekmiş, 3 devi Suriye’de mat etmiş.
İsrail ise şahını kareler arasında kaçırıyor yalnızca.
Onun da zamanı yaklaşıyor Allah’ın izniyle.
Ümitsizlik yok.
İpucu
Bazen insanlarla samimi bir sohbet içerisinde anlattıklarımı duyunca çok şaşırıyorlar. İnanamıyorlar. Aklıma şu cümle düşüyor çokça:
Doğru sessizdir, yanlış açıklama gerektirir.